"1-Yıkılmışlık"

48 2 2
                                    

Bebekliğimden beri varlığına tutundunduğum . En mutlu anlarımda yanımda olan . Beni herkezden daha fazla seven ve benimde en sevdiğim insan. Annem ölmüştü . Varlığına tutunarak buraya kadar yaşamıştım . Sevginin anlamını öğreten , ailemdeki en büyük sırlarımı bilen kişi diğer yanım artık yoktu . Yarım kalmıştım. Odamda hıçkırıklarımdan başka ses yoktu . Etrafa baktığımda heryerde annemin bıraktıklarını görürdüm . Beyaz küçük kitaplığımdaki romanlar, şifonyerin üzerinde gümüş renkli çerçeve içinde olan mutlu aile fotoğrafımız. Annemin bana hediye ettiği takı kutum.
Annemin bundan sonra yanımda olmayışını kendime hatırlatıkça tekrarlanan hıçkırım ve yanıma aldığım peçete kutusu. Üç saattir odamdan çıkmadığım gerçeği vardı birde. En büyük Yaşam sebebim ölmüştü . Yoktu. Bundan sonra göremeyecektim . Sesini duyamayacak . Onunla konuşamayacak . Ufacık nedenlerle tartışamayacaktım. Kalbimde bir sancı , boğazıma oturmuş olan bir yumru vardı . Yan tarafıma
bakınca annemin bana aldığı altın kolye hıçkırıklarımın tekrarlanmasına sebep oldu. Boğuk ve kısık çıkan sesimle "anne" diyebildim sadece.
Hıçkırıklarımın arasımda kapıdan gelen tok bir ses ve ardından,
"Kızım" diye bir ses duydum.
Dağılmış olan kafamla sesin babama ait olduğunu anlayana kadar,
"Ada kızım?" diye tekrar etti.
"Efendim." diye cevap verdim.
"İyi misin?" diye sorduğunda
"Yalnız kalmak istiyorum." dedim.
"Ada kapıyı aç konuşalım." diye üsteledi ,
"Konuşmak istemiyorum." diye bağırdım.
Bir süre sonra ses kesildi. Yanlız kalmak annemle olan anılarımı hatırlamak kendime acı çektırmek istiyordum istiyordum . Annemsiz bir dünya istemiyordum . Yaşamak istemiyordum .Bunlar yetmezmiş gibi çocukluğumun şehri olan İstanbul'dan ayrılıp İzmir'e hiç bilmediğim bir şehire yerleşiyorduk.
Bunların hepsi babamın suçuydu . O gece içinde benimde olduğum arabayı babam kullanıyordu.

Arabanın içine yayılmış olan içki kokusu ve annemle babamın bağırışlarından başka hiçbir ses yoktu . Ben sadece onları izliyordum . Ters yönde ilerleyen araba ve karşısına çıkan büyük bir tır , gözlerimi alan ve farlardan gelen ışık, annemin çığlığı.

O gecenin bir kez daha aklıma gelmesi hıçkırıklarımın daha yüksek sesle çıkmasına sebep olmuştu . Göz yaşlarımı silmek için kutudan aldığım peçeteleri kullandıktan sonra. Yatağımın ayak ucundaki boşluğa atıyordum. Annem , yaşasaydı kimbilir ne derdi bu hâlime çok merak ediyordum . Merak ettiğim tek şey değildi bu aslında . Daha birlikte yapacağımız çok şey vardı ama ölmeseydi . Ben bunları düşürken kapıdan gelen tok sesi yeniden duydum.
"Ada?" ses babamdan gelmiyordu.
"Ada açar mısın kapıyı?" diye tekrar etti. Kim olduğunu şimdi anlamıştım . Emir'di . Kardeşim gibi sevdiğim bir arkadaşımdı.
Hemen arkasından
"Ada iyi misin?" bu sesin sahibide Cansu'ydu. O da kardeşim gibiydi benim için.Yattığım yerden doğrularak Yavaş adımlarla yere basıp ayağa kalktım başım döner gibi olsada aldırmayıp beyaz giysi dolabıma tutunarak kapıya ulaştım. Anahtarı çevirmemle çıkan sesi durdum altın rengindeki kulpu yavaşça indirirken ne kadar soğuk olduğunu farkettim . Kapıyı açtığımda sarı saçlarını topuz yapmış üzerinde siyah bir tunik ve siyah bir tayt giymiş olan Cansuyu gördüm. Beni biraz inceleyip ardından bana sarıldı. Arkasında duran Emir'i incelediğimde siyah tişört ve altınada lacivert pantolon vardı benim üzerimdeyse annemin aldığı ayıcıklı pijama takımım.

Emir ve Cansu çocukluk arkadaşlarımdı.Sokakta top oynarken düştüğüm zaman Emir bir abi gibi beni kucağına alıp soğuk kaldırıma oturtur . Cansu'ysa anneme haber verirdi. Birkaç sanıye sonra annem telaşlı adımlarla apartman kapısından çıkar hemen benim yanıma koşar ardından kucağına alır beni eve taşırdı . Birkaç saat sonrada Emir ve Cansu gelir nasıl. olduğuma bakarlardı.
Aldığı darbeyle kanayan bacağımın acısı o zamanlar en büyük acımdı peki yaş şimdi ki acı ?
Önceden annem vardı peki ben şimdi düşsem kim kaldırırdı beni?
Bunları düşünmem gözlerimin sulanmasına sebep olmustu.
Cansudan ayrılırken yerini hemen Emir doldurdu . Cansudan daha kısa olan bir sarılmadan sonra odaya girdim ikisininde peşimden geldigini hissedebiliyordum arkam kapıya dönük olduğundan kapının sesini duymamla kapının kapandığını anladım. Yatağımın üzerine oturduğum sırada Emirle cansu yatağımın yan tarafında olan kırmızı renkli ikili koltuğa oturdular. Yüzlerine bakmamama rağmen Beni izlediklerini hissedebiliyordum. Ne diyeceklerini bilemediklerinden bir şey söyleyemedikleri ortadaydı.
Annem onların teyzesi gibiydi. Gözlermi cansuya diktiğiminde onunda gözlerinin içi kanlanmış ve kızarmıştı.
"Ada gel elini yüzünü yıkayalım açılırsın".
Cansunun bu sorusuna ifadesiz. kalsamda. Cansu ayağa kaltığında bende kalktım. Yatağımın ucuna attığım peçetelerin üzerinden pecetelere basmamaya özen göstererek geçtim. Cansu kolumdan tutmuş beni yönlendiriyordu . Cansu Odanın olduğu koridorun sonundaki lavabonun kapısını açtığında aynaya bakmamaya dikkat ederek musluğu açtım suyun sesi cevrede başka bir ses olmadığından yüksek çıkmıştı. Ellerimi. yıkadıktan sonra yüzümü yıkyarak aynaya bakma isteğim bakmama isteğimden daha baskın çıkarak. Korkarakta olsada aynaya bakabildim. Gözlerimin içi kanlanmış ağlamaktan şişmişti eskisi gibi dolu değilde artık boş bir sekilde aynaya bakıyordum kahverengi. saçlarım birbirine girmiş ve dağılmıştı. Eskisi gibi güçlü değılde yıkılmış. gibi duruyordum. Eskisi. gibi kendinden emin bir aslan gibi değilde. küçük bir yavru kedi gibi duruyordum.

Çünkü varlığından güç almış olduğum kişi annem. ölmüştü. Beyaz meleğim ölmüştü. Yüzümü yıkadıktan sonra Cansunun yardımıyla odaya gelmiştim. Cansu "sen uyuyana kadar gitmeyeceğim" demişti .
Üsteleyecek gibi vir durumda olmadığımdan birşey demedim. Yatağımın içine girdikten sonra cenin pozisyonunu alarak. Uykuya dalmayı bekledim.
Uyuyordum ama bilincim daha uyanık olduğundan konuşulanları duyabiliyordum. Cansu'yla emir benim uyuduğumu zannederek sesizce odadan çıkmışlardı. Kapının kapanma sesini duyduktan sonra Cansu'yla Emir'in boğuk seslerini duyabiliyordum. Pek bir şey anlamasamda benimle ilgili konustuklarını farketmiştim.

"Emir böyle olmamalı , Ada'yı bırakmamalıyız. Faruk amcayı ikna etmeye çalışalım. Gitmesinler. "

Cansu'nun boğuk ve çağresiz gelen sesini duyabiliyordum. Bende gitmeyip burada kalmak istiyordum. Ama babam buna izin vermezdi. Gitmek zorundaydım. Cansu'yla Emir Normal bir zamanda babama bu soruyu sorsalar zaten izin vermeyip birde azarlardı. Ama normal bir zaman olmadığı için azarlamayı es geçer sadece izin vermezdi. Gitmek zorundaydım. Birkaç saniye sonra emirin sesi kulaklarımı doldurdu ;

"Ada'nın gitmemesini bende senin kadar çok istiyorum Cansu ama Faruk amcanın böyle bir şeye izin vermeyeceğini sende biliyorsun. Ama yapabileceğimiz bir şey yok ."

Emir'in çaresizliğide sesinden anlaşılıyordu.

"Keşke o gece hastaneye yetişebilselerdi. O tırın arkasından gelen araba durup bir baksaydı. İnsanlar ne acımasız. Ne duygusuz ."

Cansu'nun bahsettiği şeyden haberim yoktu. Ne yani biz tırla çarpıştığımızda yanımızdan bir araba geçti ve ambulans bile çağırmadı. Ve tır şöförü kendine gelene kadar ambulans yoktu.

Bu düşünce içimden bir parça daha kopmasına sebep olmuştu.

"Sen bunu nerden biliyorsun ?"
Emir'in sorusundan sonra ,

" O gece haberi duyar duymaz hastaneye gitmiştik. Tır şöförü polislere ifade verirken duydum."

Cansu'nun bu söylediklerinden Emir gibi benimde hiç haberim yoktu .

İnsanlar bu kadar acımasız mıydı ?
Annem kan kaybından ölmüştü. Nasıl olurda durup bakmazlardı.

"Neyse bunları şimdi konuşmayalım ." dedi Emir .
Ardından ayak seslerinden başka bir şey duymadım. Gitmişlerdi.

Her tarafım ağrıyordu vücudumun bazı yerlerinde morluklar vardı. Kaza anında başımı cama çarpmıştım ve şuan başım çok ağrıyordu. Gözlerimin içi yanıyordu çok yorgundum. Ve yorgunluğum beni dahada ele geçirerek uykuya daldım.

Arkadaşlar meraba. Bu benim ilk hikayem , ilk deneyimim. Başlangıç giriş bölümü olduğundan uzun yazmadım yani daha olaylara girmedim bile. İnşallah beğenilir.

Nefretimin büyüsüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin