3.Bölüm ~teklif~

66 6 0
                                    

Medyada Miranda var. Karakterler yerinde Miranda için Kaya Scodelerio yazmıştım fakat yeni Miranda bu dikkate almayın , iyi okumalar ✌

"Ah," dedi kitabı incelerken. "İlk baskı.. bende de vardı.. tabii bendeki.."

Ne diyeceğini merak ettiğim için kaşlarımı kaldırmış ona bakarken yüzünü sarmış dehşet ifadesiyle bana döndü.

Bu yaptığı karşısında sorarcasına kaşlarımı kaldırdım.

"İmzalı," dedi şaşkınlıkla, bu kadar yakından incelediğim için kendime lanetler okuyacağım dudaklarını büzerek. "İmza kültürü olan bir Amerikan.."

O an aklıma en arka sayfadaki Amerikan Olmayan'a özel bırakılmış notlar geldi ve kitabı kaygıyla, apar topar elinden almaya çalıştım.

"İngiliz kibri işte," dedim gülümsemeye çalışarak. Kitabı alırken boşta kalan eline sadece beyaz ve mavilerin çözülmüş olduğu zeka küpünü bıraktım. "Bazen tüm Amerikanları tek bir insan saydığınızı düşünüyorum."

"Kendileri dışında bütün dünyayı," dedi arkamızdan gelen ses. "Tek bir insan sayıyorlar."

Gözümün önünden geçen platin sarısı rengin ardında Niall Horan karşımda duruyordu. Yeniden gülümsemeyi ve yurtta Katie ile her gece onlar hakkında fantezi kurmamışız gibi davranmayı denedim. Böyle daha kolay sayılırdı.

"Ben Niall," elini bana uzatırken yanında durduğu Harry'e dönmüş sırıtıyordu. Anlamasam da uzattığı ele karşılık verdim. "Miranda."

"Ve ben de-"

"Sen Louis'sin," diye kestim. "Ve sen de Zayn. Sen de Liam."

"32 yaş kesmeyince kendine bir kâhin bulmuş olmalı!" dedi Zayn gülerek. Başka bir şeyler de diyeceğini düşündüm ama Liam'ın geçirdiği dirsekten sonra kendisini toplaması zaman alacağa benziyordu.

Beklentiyle yüzüme baktıklarını gördüğümde şu nezaket kurallarıyla ilgili bir şeyler hatırlamaya çalıştım. Onlara teker teker adımı söylemedikçe bana adımla seslenmelerinin yakışık kalmayacağı gibi bir şeyler.

"Eee, ben de Miranda.." dedim yeniden. Her an yer ayaklarımın altından kayabilecekmiş gibi hissediyordum.

"Ve ben de Kurt," arkamızdan gelen sesle irkildik. Kurt yanıma geldi ve doğrudan çocuklara baktı. "Ve siz çocuklar, bir saat içinde hayranlarınızın içeri alınmaya başlanacağı konserin sahibisiniz."

Kurt'ü onaylayıp dağılan çocukların ardında Harry ile yalnız kalmıştık.

"Eee ben de.." sahne arkasına ilerleyen çocukları işaret etti.

"Evet," diye onayladım bakışlarımı görmemiş olmasını umarak. Yanaklarım alev almaya başladığı için dehşete düşerken, tek yaptığım burada dikilip konuşmakken neden kalp atışlarımın tüm bedenimi sarsabilecek kadar güçlü olduğunu düşünmeden edemedim.

Sakin ol, dedi iç sesim. O sadece sıradan bir çocuk. Ya da değil, Amerikan'ın dediklerini hatırla. O ukala, serseri, hem de bir İngiliz. O.. ee tipin değil.

Evet, görebiliyorum, diye düşünerek gözlerimi devirdim.

"Görüşürüz öyleyse," şüpheyle gözlerini kısmıştı. Delirdiğimi düşünüyor olmalıydı. Haklıydı.

"Evet," başımı abartıyla salladım. "Tabii."

O arkasını döndüğüm an parmaklarımı karnımda birleştirdim. "Kes mızmız bir çocuk gibi davranmayı," diye tısladım bir şeylerin uçuştuğunu hissettiğim mideme doğru. Sonra bu yaptığımın dışarıdan görülmesinin nelere yol açabileceğini düşünerek arkama döndüm.

|•MEKTUP•|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin