KY-3

33 7 2
                                    

'Bir Kurban'ın yoldaşı, o kurbandan daha çok acı çeker.'

Nietzsche

♠♠♠♠♠♠♠♠♠♠♠♠

Bazı anlar vardır. Siz onların hiç yaşanmamış olmasını dlersiniz. Olduğu güne lanet edersiniz. Keşke dersiniz, keşke yapmasaydım. Ama ben keşke demeyi 16 yaşında bırakmıştım. 16 yaşımdan beri kendimi cezalandırıyordum. 16 yaşımdan beri kendime dünyada cehennem hayatı yaşatıyordum. Çünkü ben bunu hak etmiştim. Benim umursamazlığım, olayların sonunu düşünmemem bana çok şey kaybettirmişti ve ben o kaybettiklerimin yerinde olmak için çok dua etmiştim onların yerine benim ölmemi ama ne demiş atalarımız; 'Köpeğin duası kabul olsaydı, gökten kemik yağardı.' diye işte benimkisi o hesap. Şimdi sanki doğa beni cezalandırıyordu ya da belki dualarım kabul oluyordu ha ne dersiniz. Ama bildğim bir şey var ki o da bu dünyadan cezamı çekip öyle gitmek. Belkide şans ayağıma gelmişti, belkide bu bir ceza değildi bir mükafattı Vuslat benim için ama nerden bilebilriz ki yaşamadan. Bazen bazı şeylerin ne olacağını, sonunu görebilirdim ama şimdi önüm karanlık, sonum karanlık hiçbir şey göremiyorum. Karanlığa çekilmeme ise 2 dakikam kalmıştı. Kalbim kadere boyun eğmemi istiyordu, mantığım ise buradan çabucak uzaklaşmamı kendimi en yakın uçurumdn atmamı bas bas bağırıyordu. Ama ben korkağın tekiydim öz kardeşinin ölümüne neden olan fakat ölümden korkan bir aptaldım. Ama bu sefer korkmayacaktım bu benim sonum olsa da artık bu karmaya bir son vermenin zamanı gelmişti. Aklımdan bu düşünceler geçerken ben de etrafa göz atmaya başlamıştım. Bu oyunu bitirmenin zamanı gelmişti. Düşüncelerimden Vuslat'ın sesiyle ayrıldım.

'Sen ne yapıyorsun? ' dedi şaşkın bir sesle

'Bu oyuna bir son vermem gerek, bu oyuna bir son vermem gerek... ' sürekli bunu tekrar ediyordum delirmiş gibiydim. Sanki pimi çekilmiş bir bomba gibi patlamaya hazırdım.

'Alin saçmalama sen delirdin mi? Şuan benim vücudumda olduğunun farkında mısın? ' söylediklerinin farkındaydım, aslına bakılırsa pek umrumda değildi, yapmadığım şey değildi sonuçta. Etrfa bakınırken sol tarafımda bir tabela gördüm, 'Dikkat uçurum' yazıyordu. İşte dedim kendi kendime, işte bu son şansın. Uçuruma doğru yürümeye başladım. Artık hiçbir şey umrumda değildi.

'Alin saçmalama şimdi gelecekler. Beni böyle görmemeleri lazım. Alin, lütfen...' o böyle söylerken ben çoktan çite tırmanmaya başlamıştım. Derken arkamızdan sert bir rüzgar esti. Rüzgarla beraber garip bir ses duydum. Eğer o an refleks olarak çitlere tutunmasaydım şuan uçurumun dibindeydim. İçmden relekslere lanet okurken o sert sesi duydum.

'Efendim, ne yapıyorsunuz?' hemen arkamı döndüm ve o sesin sahibine baktım. İri cüsseli bir adamdı ve komik bir şekilde eski çağ muhafızları gibi giyinmişti. Yanındaki adam da onun kopyası gibiydi. Onlara baktıktan sonra hemen çitlere tırmanmaya başladım. Çabuk olmam gerekiyordu.

'Efendim, saçmalamayın. Bizi zor kullanmak zorunda bırakıyorsunuz.' Onlar konuşurken ben çitin üzerine çıktım ve tam atlıyordum ki o iki kılıksız beni tuttular. Ölmeyi bile beceremiyordum.

'Bırakın beni, bırakın diyorum yoksa avazım çıktığı kadar bağırırım.' muhafızlar ise hem şaşkın hem de ne yapacağını bilemez bir şekilde beni zaptetmeye çalışıyorlardı. Sanırım şaşırdıkları şey benim bir kız gibi bağırmamdı fakat bu kadar hazırlıksız yakalanmalarını anlayamamıştım. Vuslat sanki onlara uymaya mecburmuş gibi. Hem Vuslat'a efendim diyorlardı, hem de zor kullanıyorlardı.

'Alin yalvarırım karşı çıkma ne olursun, lütfen.' Vuslat'ın ağlamaklı sesini duyunca bir an dondum kaldım fakat pes etmeye niyetim yoktu.

'Neden !! Niye karşı çıkmayayım ben.' diye sesimi yükselttim. Cevap gecikmedi.

'Çünkü onu öldürecekler tamam mı. Her yaptığım aykırı harekette ona zarar verecekler. Onu korumam lazım.' dedi sanki söylerken o koruması gereken kendi canıymış canının bir parçasıymış gibi söylemişti.

'O kim?' o sırada Vuslat tam bana cevap verecekti ki başımın arkasındaki acıyla gözlerim karardı ve bilincimi kaybettim.

♠♠♠♠♠♠♠♠♠♠♠♠

Gözlerimi açtığımda karanlık bir yerdeydim ,sadece pencereden gelen bir ışık aydınlatıyordu küçücük odayı ben ise yerde yatıyordum, yer buz gibiydi aniden ayağa kalktım ve kapıya doğru koştum. Demir kapıyı hem ellerimle hem de ayaklarımla sarsıyordum.

'Çıkarın beni buradan, size beni buradan çıkarın diyorum siz kim olduğunuzu sanıyorsunuz, ÇIKARIN!!!!' bağırmaktan boğazım ağrımıştı ve başım klktığımdan bei çok ağrıyordu, ensemden söz etmiyorum bile. Derken demir kapının üst sürgüsü açıldı ve bir adam konuşmaya başladı.

'Efendim, kralımızın kesin emri var sizin bir süre burada kalmanız konusunda ve size şunu iletmem istedi; 'Gereken kişi gereken cezayı alacak.' izninizle.' dedi ve gitti.Vuslat'ın bayağıdır sesi çıkmıyordu. Ona sormam gerekiyordu 'Gereken kişi gereken cezayı alacak.' da ne demekti.

'Vuslat neler oluyor bu ne demek?'

'Kapa çeneni! Şuan plan yapıyorum.'

'Ne planı?'

'Buradan kaçma planı, onlara kimse zarar veremez anlıyor musun buna izin vermem onlara bir şey olmayacak. Şimdi cebimden bıçağı al ve şu pencerenin etrafını kazmaya başla zaten 1-2 saate biter buraların duvarları dünyadakiler gibi kuvvetli değil.' dedi ve ben hemen bıçağı alıp kazmaya başladım. Vuslat'ın o hali beni etkilemişti birilerine bir şey olmasından korkuyordu. İçimden bir ses ona yardım etmemi söylüyordu ve ben bu sefer içimdeki esi dinledim. 1 buçuk saat sonra kazma işim bitmişti. Vuslat'ın dediği gibi bu duvarlar çok inceydi. Bu 1 buçuk saatlik sürede arada bir muhafızlar bizi kontrol etti, kahvaltı getirdi.Sonunda camı yerinden çıkardım ve dışarıya çıktım muhafızları Vuslat'ın verdiği taktiklerle atlattık en son duvarı tırmandım ve yere atladım fakat gördüğüm manzara yerimde donup kalmama neden oldu.


***

Merhaba arkadaşlar, bölüm biraz geç geldi farkındayım hatta bazılarınız beni kütüphanenizden bile kaldırmış olabilirsiniz, olsun. Bu aralar kendime hiç güvenim yok sanki yapamayacakmışım gibi geliyor. Ama bazılarınız beni okuma listesine ekliyor, bana yorum yapıyor ya dünyalar benim oluyor.Sürç-i lisan ettiysem affola. Sizi çok seviyorum. Saygılarla.


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 27, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KURBAN'IN YAŞAMI #Wattys2015Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin