Melek'ten
Gözlerimi açtığım da kendimi gergin hissediyordum. Bu kesinlikle gördüğüm bir kabustan kaynaklanmıyor du. Bunun nedeni bu gün yapacağım bilinmeyene olan yolculuğumdu. Gece geç saatlere kadar ( ki normalde 11 olmadan uyuyan biriyim) endişe içinde kıvranmaktan uyuyamadım. Pekala dedi iç sesim belki de abin haklıdır. Bu kadar gerilmeye gerek yok. Tam iç sesime başımı sallayıp onay verecekken komidinin üzerindeki saati görüp sessizce küfür etmekten kendimi alamadım. Kesinlikle küfür eden biri değildim ama bu görmezden gelebileceğim bir şey değildi.
Ne demek 06:30 ya ne demek? Nasıl bu kadar geç kalkabilirim. Kızım sen malmısın? Elalem bu saatte kalkınca "Allah ım ne günahım vardı da bu saatte uyanarak cezalandırıldım"der ama sen... sus iç ses. Konuşma iç ses. Sen de biliyorsun ki geç kaldım. Ah bu saatten sonra koşuya çıkmam imkansız. Duş alıp okula gitmeme vakit kalmıyor. Ahh hepsi şu ölüm meleği nin suçu. Haha çok uyumlu oldu. Sadece melekleri öldüren bir ölüm meleği ki bura da ölecek olan da sen oluyorsun melek çim. Ya bir sussana sen. Hah seninle tartışmaya gitmeyeceğim ben gidiyorum. Sen de bu saatte kalktığın için yakınmaya devam et. Ya bir bu eksik ti. Iç sesim bile trip atabiliyor yaa.
Iptal etmek zorunda kaldığım sabah koşum için hayıflanarak duş aldım. Hava bu gün olması gerektiğinden soğuk olduğu için saçlarımı kurutma makinası ile kurutma kararı aldım. Aynanın karşısında saçlarımı kurularken de bir yandan kendimi süzdüm. Uzun sayılmayan omuzlarıma dek uzanan düz siyah saçlarım var dı. Gülünce ve güneşte kısılan hafif ela ya çalan yeşil gözlere ve beyaz bir tane sahiptim. Bu sebeb ile zaten ne güneşi severdim ne de gülümsemeyi. Gözlerimin kısılmasından nefret ediyordum. Ya da güneşten suratımın kızarmısından.
- Bakıyorum bu gün hızlısın.
Evet kapı tıklatılmadan açılıyor sa içeri giren abim dir.
-Dün o kadar itiraz ettikten sonra bu gün böyle heyecanlı bir şekilde hazırlandığını görmek... Ah kesinlikle gözlerim doldu.
Ve benim heyecanla hazırlandığımı sanacak kadar kör olacak kişi de abim dir.
- Pekala bu heyecanın ödülü olarak bu gün okula ben bırakacağım seni.
- HAYIR!
-Hı
- Heyecanlı falan değilim. Sabah koşumu yapmadığım için sinirliyim ve bu yeni okula hala gitmek istemiyorum.
- Ama...
- Şimdi odamdam çıkta o lanet okul formasını giyebileyim.Bağırarak konuştuğum için iri mavi gözlerini üzerimden çekmiş ve usulca kapıyı çekmiş ti. Ah lanet olsun kalbini kırdım. Bu okul işi onun da suçu sayılmaz dı sonuçta. Pekala kahvaltı da gönlünü alayım en iyisi.
Formamı giydikten sonra hem sevgili abiciğimin gönlünü en kısa süre de almak hem de aç olduğum için seri bir şekilde yemek salonuna yöneldim.
Aish pek sevgili ölüm meleğimiz de masanın baş köşesine kurulmuş. Ya sen yaşlı başlı kadısın bu saatte uyanmak senin neyine.
Olüm meleginden bakışlarımı alıp abime yöneldiğim de ise tabağındakilerle oynuyordu. Ondan özür dilemeliydim ama yaşlı cadının önünde değil. Arabada konuşabilirdik pek âlâ.
Masaya oturur oturmaz Elmas abla önüme portakal suyumu ve peynirli tostumu koydu. Allah'ım sinir insanı kesinlikle acıktırıyor. Harika görünen tostumdan daha ilk ısırığımı alacakken
- Yemeye başlamadan önce masadakilere afiyet olsun demelisin. Yoksa böyle küçük bir şeyi bile yapamayacak kadar aciz misin?
Kızarmıştım. Ve evet haklı olduğunu biliyordum.
- Afiyet olsun.
Yüzüne gayet belli olacak bir gülümseme yerleştirerek daima içtiği ( yani hiç değilse buraya geldiğinden beri her sabah içtiği) bitki çayından bir yudum daha aldı. Sinir oluyorum bu yaşlı ölüm meleğine.- Ben çıkıyorum sizlere afiyet olsun, diyerek kalkan abime alık alık bakmaktan kendimi alamadım. Hala dümdüz bir ifade ile bakıyordu bana.
- Beni okula bırakacağını sanıyordum
- Bu günlük taksiye bin. Başka bir gün bırakırım seni.Gözlerimin dolmasına engel olamadım. Evden çıkıncaya dek beni bu şekilde bırakacağına inanamadım. Ilk kez böyle oluyor du.
- Ben de gideyim diyerek kalktım masadan. Hafifçe başını sağlamakla yetindi yaşlı cadı.
Zaten önemsemesini beklemiyordum. Okul pek te uzak olmadığı için taksiye binmek yerine yürümeye karar verdim. Hem bu şekilde bu sabah yapmadığım sabah koşumu da yapmış olurdum. Hava bozuk olduğu için montumu ve şemsiyemi alıp öyle çıktım evden. Aklım biraz abim de biraz da yeni bir ortam olacağı için zorluk çekeceğimden emin olduğum okulumdaydı.Dalgın bir şekilde büyük bahçemize ilk adımımı attığım da gözlerimi gördüğüm şeyi doğrulamak istercesine bir kaç sefer kırptım. Fakat bu kesinlikle gerçekti ve bana bu sabah boyunca yaşadığım her şeyi unutturmaya yetmiş ti.
Evet belki de bu gün o kadar da kötü olmaz dı.
~ ~ ~
Notumsu bölüm: medyaya ileride fikrim değişmediği sürece kafama göre resim koymak istiyorum. Hayalimdeki karakterleri karşılayacak bir resim koymayı şimdilik düşünmüyorum...
Muhabbet ile...