İki ayrı dünya ki birisi Gobi çölünde en son 8 ay önce yağmış yağmurun izini arayan ve susuzluktan ölmek üzere otobur cılız bir Asya antilopu, diğeri Amazon ormanlarının verimli sulak kuytularına semirmiş türlü türlü memeli su canlısıyla beslenmekten vitamin patlaması geçirerek tüyleri pırıl pırıl parlayan besin zincirinin en üstünde yer alan ve kasları atlayıp zıplayarak en uygun jimnastiği yapmaktan artık en güzel şekil ve şemali almış bir Güney Amerika Jaguarı gibi.
Birisi masmavi okyanusların, sapsarı çöllerin ve yemyeşil ormanların üzerini zarifçe saran bembeyaz ve dalgalı pamuksu bulut yığınlarıyla çevrili Yerküre, diğeri ortasından boylamasına derin bir yarık geçen ve etrafı delik deşik kraterlerle çevrili ve her tarafı kıpkırmızı pas tozlarıyla kaplı Mars gibi. Ehh evet biraz abartmış olabilirim. Ama aradaki fark bu kadar olmasa da böyle bir şey emin olun.
Beklemekten başka bir şey gelmiyor elimden. Bu Güney Amerika mı Kuzey Amerika mı her nereden odama kadar geldiyse bu çilli jaguarcığımı daha yakından tanımam lazım. O gece heyecan içinde uykuya dalıyorum. Bana çilli suratıyla gülen ve yabancı olduğu belli bir kızın fotoğrafını mailimde karşımda görmem sanki 1 yıl yapamadığı banyosunu dünyanın en güzel kaplıcalarından birinde masajcıların vücuduma sürülen yağlar ve köpüklerin içinde yapıyormuşçasına bir rahatlama yayıyor bütün vücuduma. Böyle olduğu zamanlar çok güzel rüyalar görürüm genelde. O gece gördüğüm rüyayı anlatmazsam sanırım daha iyi olur. Hayır korkunç bir rüya değildi.
Evet siz de korkunç olduğunu düşünmediniz zaten. Sadece şunu söyleyebilirim ki Cruise seferleri yapan büyük bir yolcu gemisine hiç binmemiştim. Böyle büyük yolcu gemilerine binmeden nasıl her yerini ve küçücük tuvaletlerine kadar her tarafını bu kadar ayrıntılı bilebiliyorum hayret edersiniz. Böyle bir gemi güya Afrika'nın doğu kıyılarında Madagaskar'a da uğrayan bir seferde miymiş neymiş. Oralarda tabi ki böyle yolcu gemilerinin seferleri falan olmaz. Rüyamda eğer gerçeğe aykırı bir şey varsa sizi temin ederim ki ancak bu kısmı olabilir.
Onun dışında çilli beyaz tenli düz sarı saçlı o kızı da daha önce hiçbir yerde görmüşlüğüm yok. Fakat üst kısmı arkadan çapraz bağlanmış bikinisi içinde güneş yağını vücuduna sürerken çok hoş göründüğünü itiraf etmeliyim. Bir de şu değişik şekilli Madagaskar'a özgü Boabab ağaçları. Gemideki dürbünle güya hepsini görebiliyoruz. Allah'ım ne saçma bir rüya. Boabab ağacı da ne yahu. Neyse en azından koşarken kaçmaya çalıştığım şeylerden uzaklaşamadığım veya küçüle küçüle elime alamadığım kalem gibi karabasan rüyalarından çok çok daha iyidir.
Bunun dışında da daha fazla ayrıntı falan istemeyin benden. Hikayeyi okuyun. Zaten bazı özel anlar dışında daha fazla da ayrıntı hatırladığım falan yok. Bazı şeyler de insanın sadece kendine anlattığı kendine anlatabileceği şeyler olarak kalmalı değil mi? Bunun aksi kişinin özelinin sınırının kalktığı bir durum olur ki insanoğlu şahsiyet sahibi bir varlık olduğundan bence pek uygun olmaz. İnsan her şeyin sonunda bazen de sadece kendi bildiği şeylerle kendine ait muhasebeyi yapabilmeli. Yani ben böyle düşünüyorum sevgili cancağazlarım.
Her şeyi zamanı gelince anlatacağım. Ama benim başıma gelenleri benim anlayış ve kavrayışımdan bile daha iyi kavrayacağınıza her şeyine iddiaya girerim. Çünkü hemen hemen hepinizin benden daha zeki ve akıllı olduğunuza eminim.
Sabah uyandığımda ilk iş olarak ne yapıyorum? Masaüstü bilgisayarımın düğmesine basıyorum. "Bip" sesi çok rahatlatıcı. İnterneti kontrol edelim. Evet çekim gücü iyi gözüküyor. Bu aralar internet sürekli gidip gelmekte. Yine de bu fiyata bize bu hizmeti getirenlerden Allah razı olsun diye sayıklıyorum. Cep telefonuna bilgisayarı bağlamasak ev telefonu ile konuşunca interneti kesmek diye bir şey de var. Mailimizi açalım yeni mailleriniz var Inbox sekmesindeki ( 2 New!) uyarısı ne kadar da güzel bir şey. Açıyorum. Evet bir tanesi dünkü Sila April Watson adresinden gelmiş. Öbürü de uyduruk bir şey işte.. Ah ne hoş...Mest oldum daha şimdiden... Bakalım bu çilli güzel yaratık neler yazmış. Okuyorum. Maili bana yanlışlıkla gönderdiğinden bahsediyor. (Nasıl yani?) Okumaya devam. Tamamı İngilizce yazılmış yalnız en sonunda ç ve ş harflerinin olmadığı "hoscakal" diye eklemiş. Eee... "sincerely yours" yazmayacaktı ya.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARIŞIN KANADALI
General FictionEvet, çikolata kabını açtığında içinden tuzlu kraker çıkmasını beklemezsin. Fakat tuzlu karaker çikolatayla kaplanmış olabilir. Hayat bir kutu çikolata gibidir. İçinden ne çıkacağını asla bilemezsin.