Multimedia ; Metinde bahsettiğim şarkıdır. (Emre Aydın - Sen Gitme )
Hakan'ın eski kaldığım evde bana şarkı söylemesi ve hem de ben orda yokmuşum gibi davranmama rağmen beni fark etmesi... Ya da daha önce her şeyi planlamış olması... Bilmiyorum aslında şu an hayatımda neler dönüyor. Hani okulda kim kiminle çıkıyor dedikodusu yaparız kızlarla , sonra bir kızın birden fazla erkekle konuştuğu ve ayrıca çıktığı erkeği aslında sevmediği gerçeği olur ya , her şeyin arap saçına dönmesi gibi konular karışır. Sonra bir bakarız "vurur yüze ifadesi , a biz ne konuşuyorduk bitanesi" olur olay.
Aynı benim hayatımda öyle işte... Arap saçı gibi.
Bir yandan Kaan'la tartışmış olmam , bir yandan da Hakan'ın bana "Gitme , sana muhtacım" demesi... Hafızamın tam yerinde olmaması olayları karmaşık yere doğru sürüklüyor. Bir yandan ailemin yanımda olmaması.. Ah şu kaza her şeyi mahvetti ! Artık anne diyebileceğim , baba deyip sarılabileceğim veya kardeşim deyip arkasından koşturacağım bir ailem yok. Teyzemler bana bir ev tuttu sağ olsunlar ama sonra yok oldular. Halamlar hastaneden ayrılmamdan sonra bir kere bile aramadılar. Bu ne biçim hayat !
Her gece yatağıma uzandığımda beynimde dolaşan bu koyu karanlık beni başka diyarlara götürüyor. Kendimi düşünüyorum. O kadar çirkin değilim be diyorum ya da şişman değilim diyorum. Ya da çok şükür bir hastalığım da yoktu ama kalbim acıyor be ! Ailesiz olmak var ya , ha işte o çok koyuyor insana. İhtiyacım olduğunda sağıma , soluma , çevreme bakıyorum ve yok ! Kimse yok ! Hayat beni böyle sınıyordu ve ben hep dik durmalıydım. Başımı öne eğdirmemeliydim. 'Bu kızın mı ailesi ölmüş ay yazık' cümlelerine maruz kalmak hiç ama hiç istemiyorum.
Dünkü Hakan vakasından sonra yatağımdan hiç çıkmamıştım. Duşumu alıp , yumuşacık yatağıma kafamı koyduğum gibi uyumuştum. Böyle dünya dursun , kıyametler kopsun umurumda değildi , öyle huzurluydum ki ! Ama saat öğlene geliyordu , millet işlerine koyulmuştu. Bende artık şu yataktan kalkıp hayatıma bakmalıydım.
Güzelce kalktım yatağımdan ve direkt banyoya yöneldim. Saçlarımı düzleştirip kıyafet dolabımdan bir kort şort ve üzerine bol bir beyaz t-shirt giydim. Azıcık parfüm sıktım ve gidip kahvaltımı hazırlamaya koyuldum. Evde kimse yoktu. Böyle çok sessiz olması içimi huzursuz ediyordu. Sanki böyle her an biri çıkacakmış gibi. O yüzden bir şarkı açayım dedim ve Emre Aydın - Bu Kez Anladım parçasını açtım. Kendi kendime mırıldanırken bir yandan da domates , salatalık doğradım kendime. Peynir , zeytin çıkardım dolaptan. Güzelce tepsiye koyup salonun yolunu tuttum. Müziği kapatıp , televizyonu açtım. Yine şu saçma moda programları vardı. Hep kavga var , bu ne ya böyle ?! Ben daha çok stres oluyorum yahu.
Kahvaltımı bitirdikten sonra , ortalığı toplayıp dışarı çıktım. Biraz kafamın dağılması gerekti kesinlikle. Şu sıralar yaşadığım olayları belki de hiçbir kimse yaşamamıştır ya da daha kötülerini de görmüş olabilirler. Neyse şimdi hayat felsefesi yapmama gerek yok.
Ben şimdi nereye gideceğim peki ?
Hiçbir arkadaşım da yok. Daha doğrusu samimi bir arkadaşım yok.
Bunları düşünürken evimin anahtarıyla kapımı kilitleyip kendimi dışarı attım. Apartmanın dış kapısından çıktıktan sonra kafama göre bir yol belirleyip öyle gitmeye karar verdim. Gözümü kapatıp çevremde dönecektim ve gözümü açıp durduğumda hangi yöne doğru durduysam o tarafa doğru gidecektim. Gözlerimi kapattım ve dönmeye başladım. Ay başım dönüyor bende bir döneyim dedim fırıldağa döndüm ayol.. Ha evet durdum şu an. Gözümü açtım ve.. !
"Hakan ?!"
"Ahah Lora ne yapıyorsun ??"
"Şey , ımm , şey ya ben öyle bir yere gidecektim de öyle işte saçma sapan şeyler yapıyordum."
"Hım peki anladım. E şey... Dün gece Lora...?"
Evet arkadaşlar önemli yere gelmiştik. Keşke şu an bunları konuşmasak diye dua ediyorum. Keşke şu an gökten piyano falan düşse tam Hakan'ın kafasına da , yerin dibine girse ve bizde bu konuyu konuşmasak , ne güzel olurdu değil mi ha ?!
"Dün gece Lora ne yaptın , yani artık yalnızsın ve ben seni açıkçası merak ediyorum."
Alın işte , ağzımdan laf almaya çalışıyor. Ben anlamıyorum sanki. Hem düşünüyorum da Hakan'ı sırf başka birini öptü diye terk etmişim. Kaan'ı da en yakın arkadaşım öpmüş ve onu da terk etmişim aynı sebeple. Yani kısacası aslında ikisi de eşit durumdaymışlar ama ben Kaan'ı affetmişim , Hakan'ı neden affetmemişim ? Yoksa , Hakan'ı daha çok mu sevmişim ben ? Belki de Kaan'a hissettiğim şey , sadece hayranlıktır , aşk değildir belki de...
"Hey , Lora ! Sana diyorum , daldın gittin ne düşünüyorsun öyle ?!"
"Ha Hakan , ha ben , şey ya yok dün bir şey yapmadım. Biraz dışarıdaydım da gezdim de biraz , o yorgunlukla uyuyup gitmişim öyle. E sen ne yaptın peki dün ?"
Evet , şimdi sıra bende sayın seyirciler...
"Bende dün kafa dağıtmak için bir bara gittim. Anlarsın ya şu sıralar pek iyi değilim.."
"Anlamadım , neden iyi değilsin ki ? Bir şey mi oldu yoksa ?!"
"Bilmem. Sen daha iyi bilirsin Lora." Dedi ve arkasına bile bakmadan çekti gitti Hakan.
Galiba dün gece orada olduğumu bildiğimi ima etti. Bu erkeklerde neden böyleler hiç anlamıyorum ben ?! Açık açık söyle işte be adam , dün gece sana şarkı söyledim ve sende duydun de. Değil mi ama ? İlla peşinden koşturacak. Kaçan kovalanır taktiği yapmaya çalışıyor ama fazla kaçarsa ve ben yakalayamazsam görür o kaçmayı. Bir daha o ve beni hayalinde bile göremez bu gidişle.
Neyse ben en son dönüp bir yol belirlemeye çalışıyordum o da yalan oldu. En iyisi ben Hakan'ın gittiği yoldan gideyim.
Yaklaşık 10 dakika yürüdükten sonra tam sağa doğru dönecekken kaldırımda "Lora =>" yazısını gördüm. İşaretleri takip mi etmeliydim , yok ya korkarım ben ileride bir şey falan çıkar Belki de şakadır. Ama ben tabiî ki de meraklı Melahat olaraktan işaretleri takip etmeye koyuldum. Yahu bu işaretlerde bir bitmiyor kardeşim , tam 1 saat oldu. Yürü anam yürü , oh oh !
İşaretlerin en sonuncusuna gelmiştim. Burası bir kafeydi. Canlı müzik yapan kafelerden hani. O kadar güzeldi ki... Kafenin dışı pembe ve lila renkleriyle süslenmiş içi de turkuvaz ve açık yeşil renkleriydi. İçeri yavaş ve nazik adımlarla girdim. Ben tam kafenin ortasına gelmiştim ki birden bir şarkı çalmaya başladı. Bu şarkı... Çok tanıdık geliyordu. Hem de çok...
"Gece çoktan basıp gitmişti,
Toplamıştım dökülen parçalarımı,
Görmeseydim bugün seni,
Umurumda değildi bunca yokluğun.
Düşürmezdim kendimi kendi ellerimden,
"Eskiden" demezdim, ne güzeldik eskiden.
Yanımdan geçip öyle gitme,
İnsanlar gitti, yıllar... Sen gitme!
Sen gitme, yanımda kalsın korktuklarım,
Şehirler düşsün, sen gitme!"Bunu söyleyen Kaan'dı. Bu şarkıyı söylerken benim göz bebeklerim en derinine kadar iniyordu. Ne desem , ne yapsam bilemiyordum. Oradan kaçıp gitmek de istiyordum ama bir yandan Kaan'a öyle çok sarılma ihtiyacı hissetmiştim ki !
Ah Kaan ! Ah Hakan !
Resmen ikiz gibisiniz siz. Ben hanginizi seçip diğerine diğer yolu göstereceğim hiç bilmiyorum. İnanın hiç ama hiç bilmiyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YEŞİL MAVİ (askıya alındı)
ChickLit“Bulamamışlığın verdiği arayışla seviyorum seni.. Her dakika , her saniye seni arıyorum. Gözlerinde kaybolmuş , göz bebeklerinde bulmuşum kendimi. Hiç düşündün mü yok olmayı ? Ben düşündüm sanırım. O yeşil gözlerinde hapsolmuşum ben." "Eğer bir gün...