Phil okuldan çıktı, eve gidiyordu. Duvarlar boylu boyunca grip afişleriyle doluydu. Yeni vir virüs ülkeyi sarmıştı. Bazı yerlerde ayaklanmalar çıkmaya başlamış, hükümet bu konuda çaresiz kalmıştı. Phil eve gittiğinde evde kimse yoktu. Üstüne en sevdiği tişört ve caprisini geçirdi. Televizyon izlemeye başladı. Şanslıydı çünkü televizyonda Supernatural vardı. Hemen izlemeye başladı. Aradan saatler geçti ailesinden geleb giden olmadı. Telefonla önce babası sonrada annesini aradı, ikisininde telefonu kapalıydı. Artık meraklanmaya başladı. Karnından gelen sesler onu rahatsız ediyordu. Saat 11.25 de annesi arabayla eve geldi. Yanında babasının cesedi vardı. Phil'in gözleri yerinden fırlayacak gibiydi. Annesi Susan'a bağırarak bınun nasıl olduğunu sordu. Susan konuşamayacak haldeydi, önce yutkundu ve anlatmaya başladı: "Arabayı parkederken oldu" dedi. Fakat bir detayı atlamışlardı. Phil'in babası Frank'de salgına yakalanmıştı. Phil annesine bağırmaya devam ederken polisi aradı. Polis gelene kadar annesine bağırmaya devam etti. Sonunda polis departmanından iki polis geldi. Zile bastılar, Phil hızlı adımlarla kapıya yöneldi, hararetli ve ağlayarak anlatmaya başladı. Susan, Frank'in yanında kendinden geçmiş bir şekilde oturuyordu. Polisler ve Phil salona geldiğinde korkunç bir manzarayla karşılaştılar. Frank'in ölü bedeni ayaktaydı...
.......To be Continued.......
