Ve kendisi fazla kalem araken kendisine fazladan getirdigim kalemi uzattim. Ama birşey diyemedim , çünkü nedenini bilmedigim bi şekilde kalbim oldugundan hizli atmaya başladı. Ne olduğunun farkinda degil dim. Teşekkür etti ama ben bisey diyemedim aslında içime haykırırcasına cvb vermiştim ama sözcüklere dökülmemişti bu haykirişlarim.
Sinavlarimiz bitmeye yüz tutarken ilk dönemin artik sonlarina geldigimin farkindaydim. Artik bu duygunun adini koymuştum. Heves veya merak değildi. İçten içe bir sewgiydi tek tarafli beslenen...
Ama söyleyemedigim bir sewgiydi. Artik her düşünceme ve her kurdugum hayallere konuk olan o kız , gerçekte neler yaşatacaktı bana bilinmez...
Hergün sabah erkenden gelirdim okula çünkü sabah babasi arabiyla okula bırakırdı ve belki görürüm diye hep erken gelenler arasındaydım. Ne zaman konuşmaya fırsat bulsam dilim tutuluyodu veya konuştuğum her kelime saçmaydı. İlk karnelerimizi aldiktan sonra 15 günlük tatilin sanki 3 ay mış gibi gelmesi onu içten içe sewdigim anlamina geliyordu
Çünkü ondan uzak olmak istemiyordum , yakin olmadigimi bildigim halde...
Hergunum ailemle geçiyordu, arada bir arkadaşlarla buluşur gezerdik.Hergün bi aktivite yapma edasiyla geçse de , çoğu günüm sadece evde tv izlemeyle geçiyor. Aklımdan çıkmak bilmeyen o , tüm beyinsel aktivitelerimi durdurmuş gibiydi...
Hergün , her dakika onunla geçiyor gibiydi , halbuki birbirimize uzak kutuplardik. Onun ilk gördüğüm günden yaklaşık 5-6 ay geçmişti. Her günüm onu düşünmekle , ona olan sewgimi açıklama korkusuyla geçiyordu. Peki neden bu korku veya ne korkusu , tahmin edebiliyordum.
Ayri dünyaların insani gibiydik, belkide sadece benim icin böyleydi. Ve başlı başınca reddedilme korkusu vardi içimde.