Onu düşünmek ve onu hayal etmekle geçen günlerime bir son veremiyordum. Aslinda kendime güvensizliğin bir sonucuydu galiba...
Aslında belki söylesem daha güzel olabilir diye düşünüyordum ama kalbim bu düşünceyi yalanliyordu. Aslinda tek tarafli sewmeye alışmıştı veya ben alıştırdım.Artik günler geçmek bilmiyordu. Ve korkularima da niceleri eklendi. Onu daha kazanmamisken kaybetme korkusu, baska biriyle olmasinin ihtimali , benliğimi yiyip bitiriyordu. Mart, nisan ve mayis aylari gelip geçti. Artik koskaca bir yilin sonuna geldigimin farkindaydim ama elimde hicbir kazancim yoktu. Sadece kalbimde cvbini bulamadigim ve sormaya korktugum sorularla tatile başlayacaktım. Sınavlar bitmişti artik yavaş yavaş sene sonuna yaklaşıtık. Haliyle karne günü gelip çatmisti.
İlk defa o gün onu bu kadar güzel görmüştüm ve Prensesler gibiydi. Dalgali sirma saçları ve güzel kiyafetleriyle beni bi kez daha kendisine aşık ettiriyordu. Aslinda ona olan duygularimi hic bilmiyordu. Bende ona bile bile yaklasmiyordum. Çünkü korkuyordum , ya beni de arkadaşı gibi görürse, hatta kardeşim derse o zaman ben ne yapardim.
Bu yüzden sinifta hep arkada oturur ve sessiz sedasiz onu izlemeyi meslek olarak edinmiştim. Konuşması , telaffuzu ve herşeyiyle mükemmel biri gibi görünüyordu aslında belkide sadece benim gözümde böyleydi.
Okullar kapanmış ve her yıl dört gözle beklediğim tatil artik sıkıcı ve bunaltıcı gelmişti. O yıl yaz boyunca hep çalışmıştım. Çoğu kişi tatil yerlerinde gezip eglenirken ben çalışmalıydım. Çünkü ailenin tek erkek çocuğu olduğum ve 12 yil önce trafik kazasinda kaybettigim babamin olmayışı üzerime ağır sorumluluklar yüklüyodu.Daha ilk yılım böyle sessiz sedasiz geçmişti. Peki diğer yıllarımı nasil geçirecektim? Daha üç yılım daha vardi. İlk yıldan bu kadar üzülme sütüne diğer yıllarda ne çekeceğinmi bilemiyordum. Yaz bitmeye yüz tutarken ben artik çalıştığım işten ayrılmış okul hazırlığını yapiyodum.