Kelimelerin lezzetini hatırlayarak.Belkide bu yüzden,ondan uzakta olduğum zamanlarda bile,bana verdiği rahatlık ve güven duygusunu hiç kaybetmedim.En çok da lowadaki tren yolu yapımında çalıştığı o yaz,kendisiyle kalamayacağımı söylediği zaman sesinde tattığım kaderi
anımsarım
Bir şeyler onu değiştirmişti .Her şey dizimi yaraladığım o gün başladı.Yara enfeksiyon kapınca daha kötüye gitti.Doktorlar ,iyileştiğim için şanslı olduğumu söylediler.Fakat sanki Gideon da benimle beraber yaralanmış gibiydi.Sadece ,o iyileşmedi.Ve sadece beni oradan uzaklaştırmak bile onun için yeterince acı vericiydi.Çuval bezinden sırt çantama uzandım .İçinde benim için özel anlamı olan bir kaç eşya vardı.Mavi bir elbise,meşrubat şişelerini toplayarak kazandığım iki gıcır onluk,Gideon'dan gelen ve içinde , Manifest garında Rahip Howard tarafından karşılanacağım yazılı bir mektup .Ve benim için çok çok özel bir şey daha.Bir kutu içerisine yerleştirilmiş 1917 tarihli Manifest haberleri gazetesine sarılı pusula:Babamın pusulası.
Altın bir kapağı vardı ve bu kapak onu bir cep saati gibi gösteriyordu.Ancak pusula biraz sorunluydu .Normal bir pusulanın ibresi sürekli kuzey yönünü gösterirken bunda ise ibre,en ufak sarsıntıda sağa sola kayıyor;her yönü gösteriyordu.Aslında o kadar da eski değildi .İçinde pusulayı yapan kişinin ismi ve yapıldığı tarih yazıyordu:St.Dizier,8 ekim 1918 . Gideon sürekli pusulayı tamir ettirmeyi düşünürdü ama ben ayrılınca buna gerek kalmadığını,çünkü artık kendisine tren raylarının rehberlik ettiğini söylüyordu.Yinede bu bozuk pusulanın zincirinin ta onun cebine uzanacak kadar uzun olduğunu düşünmek hoşuma gidiyordu;Bir ucunda o bir ucunda ben.
ARKADAŞLAR UMARIM BEĞENİRSİNİZ İYİ OKUMALAR :):D