"Sihirli Parmaklar."

80 8 5
                                    

-ŞEHRAZAT

"Sude düğüne gitmiyorum sadece iş görüşmesi.!" Sude'nin bilmem kaçıncı kıyafet denetiminden sonra artık pes etmiş ve yatağıma sırt üstü uzanmıştım.Telefonumu elime aldığım da saate bakmamla çığlık atmam bir oldu.

"Allah seni kahretmesin kızım 1 saatim kalmış ! " Sude kıkırdayarak dolabımdan kafasını çıkardı ve bir kalem etek,beyaz dökümlü gömlek ve siyah topuklu ayakkabı çıkardı.Gerçekten hoş bir kombin olurdu.

Klasik iş görüşmesi kıyafetiydi bu fakat daha iyi kıyafetim yoktu.En kısa zamanda alışverişe çıkmam gerektiğini kendime hatırlatarak kıyafetleri elime aldım ve hemen giymeye başladım.

"Saçını topuz mu yapsam yoksa açık mı bıraksak?" Sude'ye gözlerimi kısarak baktım ve bağırdım.

"Yap şu saçımı ! " Sude dudaklarını büzerek ellerini beline koydu ve bana tekrar çemkirmeye başladı.Sanırım kulaklarım kanamaya başlamıştı.

"Sabahtan beri senin için uğraşıyorum ve mızmızlanmaktan artık vazgeç.! Diz çök ! ."

"Oha Sude ne yapıcaksın?" Sude gözlerini devirdi ve omuzlarımdan bastırarak eğilmemi sağladı.

"Fesatsın kızım fesat.Evde kalıcaksın sen.Kimseler almıycak seni." Bana söylenmeye devam ederken aynadan baktığım kadarıyla saçlarımı taç örgü yapıyordu.En sevdiğim saç modeli buydu.

"Cansın kızım sen can!" Öpücük atarak aynadan ona gülümsedim.

-CİHANGİR

"Banane Fırat.Benim sorunum mu?" Fırat,iş görüşmesi için benim ona yardım etmemi istiyordu.Çünkü diğer elemanların ciddiyet konusunda sıkıntıları vardı ve buda şirketi zedeliyordu.Kolay kolay işe almazdım herkesi.Bu yüzden beni iş görüşmeleri için tercih ederlerdi.

Karşımda ki insanı sorularımla sıkıştırmayı çok severdim. Herkes bu şirkete girmek için can atıyordu fakat ben o canları havada kendi silahımla vurarak geri yolluyordum.Bu klasik Cihangir tavırlarımdı.

Sadece bu şirkette gerçekten kimliğimi saklıyordum.Eğer saklamazsam,olacakları çok iyi biliyordum.Ellerini gözümün önünde sallayan Fırat'a hafif bir tokat attıktan sonra elimde ki sigarayı söndürdüm.

"Yemin ederim başımın belasısın çocuk ! ." Fırat gülümseyerek sırtıma vurdu.

"Adamsın be Cihangir.Yine yalnız bırakmadın kardeşini.! " Gözlerimi devirdim ve kravatımı bağladım.Saat 15:00'da gelecek kurbanımız için İnsan Kaynakları ofisine indik.Kapıyı çalmadan içeri girdiğim de Zuhal saçını başını yapmakla meşguldü.

"Naber kız?" Ani sorum karşısın da dilini yutmuş gibi suratıma bakıyordu.Gerçekten bu kadar çok mu korkutmuştum ben insanları?Ah yapmayın ama.

"İ-iyi,sağolun Cihangir Bey." Kahkaha attım ve Fırat'a baktım.Telefonuyla uğraşıyordu.

"Kapat şu telefonu kırarım yoksa." Fırat hemen telefonu kapatıp yanıma geldi.

"Abi gelicek olan kız harbiden çok iyi." Gözlerimi kısarak Fırat'a baktım.

"Hayırdır çok mu güzel?" Fırat gözlerini kısarak arkasına yaslandı.

"Aşk olsun abi,değerlendirmem kızın yeteneğiyle ilgili."

Sırıttım ve cebimden yeni sardığım sigarayı çıkardım.Zuhal iki kere öksürünce kaşlarımı kaldırdım ve sorarcasına baktım.

"Burada sigara içilmesi pek uygun değil Cihangir Bey.İsterseniz teras katımıza çıkalım."

Sigarayı ağır çekimde yaktım ve içime çektim.Dışarı üflemeden önce Zuhal'in önüne geçtim ve suratına üfledim.

"Bu şirket,bu ofis,bu koltuk,bu teras benim.İstemiyorsan defol git." Zuhal'in gözleri dolmuş topuklularının üzerinde ters dönüp dışarı çıkmıştı.

"Ah be Cihangir.Ne yaptın şimdi kadına?İçmesene şu zıkkımı!"

"Sanane Fırat.Burası benim.Çok istiyorsa defolsun gitsin." Koltuğa oturdum ve rahat rahat sigaramı içmeye başladım.

-ŞEHRAZAT

"Allah yardımcın olsun canım kızım benim." Annem daha fazla göz yaşı dökmeden babama sarıldım.

"Hadi bakalım kızım,Allah yardımcın olsun." Babam'da annemin ağlamasına homurdanarak bana baktı.

"Hadi ağlatma şu ana'nı Şehrazat.Gülerek gidiyosun,gülerek gel kızım emi?" Kafamı salladım ve Sude'ye de sarıldıktan sonra kapının önünde bekleyen taksiye yavaş adımlarla gittim.

Kalbim ağzımda atıyordu gerçekten.Kendime güvenmediğimden değil.Kendime çok fazla güveniyordum ve bu konuda hiçbir zaman sıkıntım olmamıştı.Taksiye binerek adresi verdim ve yolu izlemeye devam ettim.

Hayallerim belki de gerçek olmaya başlamıştı.Yaptığım elbise tasarımları,çizimler,herşey gerçeğe dönüşmeye başlıyordu belki de.

Ya da sadece denemek için çağırmışlardı.Çizimlerimi beğenmeyip,geri yollarlardı.Ah be Şehrazat!Herşeyin kötüsünü düşünmekten vazgeç kızım.

Gözlerimi kapatarak dua etmeye başladım.Çantam da annemin verdiği okunmuş pirinçleri bulunca kıkırdadım.

"Hadi bakalım ." dedim ve hepsini yuttum.Şöför geldiğimizi belirtince cüzdanımdan parayı çıkardım ve üstünü almayarak indim.

Kafamı kaldırmamla nefesimin kesilmesi bir oldu.Simsiyah bir binanın karşısında duruyordum.

Gümüş renklerle FELIX HOLDING yazısına bakınca derin bir nefes aldım ve ilerlemeye başladım.Hadi kızım yaparsın sen!

Eteğimi düzelterek korumaların olduğu yerden geçtim.Herkes o kadar ciddiydi ki,kimse gülmüyordu.İnsanlar bu kadar soğuk olmak zorunda mıydı?Kendimi toparladım ve suratıma sıcak bir gülümseme yerleştirerek Danışma" kısmına yöneldim.

"Şehrazat Hanım?" Karşımda yirmili yaşlarında,o kadar tatlı bir kız vardı ki.Oturup sevesim geldi kızı.Sonradan kendime geldim ve gülümsedim.

"Evet." Adımı nereden biliyordu ve beni nasıl tanımıştı?

"Vesikalık fotoğrafınızdan tanıdım Şehrazat Hanım." Aklımı okudu sanki kız,hemen cevap verdi.Gülümsedim ve devam etmesini bekledim.

"Cihangir Bey sizi 9.katta bekliyor.İyi şanslar dilerim.Bu arada ben Pelin Cansoy."

"Memnun oldum Pelin hanım,teşekkür ederim." Gülümseyerek asansöre doğru adımlarımı hızlandırdım.İşte şimdi başlıyorduk.Hatırladığım şeyle asansörün içinde birden dona kaldım.

İş görüşmesini CİHANGİR AKSOY ile mi yapıcaktım?İşte şimdi şansım kalmamıştı.O,duyduğum kadarıyla kimseyi işe almazdı.Yani onun bulunduğu iş görüşmelerinde kimsenin şansı yoktu.Soğuk terler dökerek elimi 9.kat düğmesine getirdim ve bastım.

"Pirinçler lütfen bana yardım edin.!" kısık sesimle gözlerimi 9.kata kadar kapattım.Şansıma ara katlarda kimse binmemişti.Asansör'ün açılma sesiyle gözlerimi kırpıştırarak açtım.

"Allahım yardım et." Ofisin önüne geldiğim de her yerimi düzelttim ve beni zorlayan karın ağrımla beraber kapıya hafifçe 3 kere vurdum.

"Gel." kalın ve tok sesi işittiğim de gözlerimi kapatarak kapıyı açtım ve kirpiklerimin arasından içeriye baktım.

Böyle olmamalıydı.Ben korkak bir kız değildim.Kafamı dikleştirerek içeri girdim ve kapıyı kapattım.Kendimi masaya doğru çevirmemle Cihangir Bey'in suratında ki gülümseme kanımı dondurmaya yetmişti bile.

Bir insan gülerken nasıl bu kadar korkutucu olabilirdi?Gülüşünde daha çok alay,öfke yatıyordu.Yutkunarak adımımı attım.İşte şimdi başlıyorduk..(multıimedia,Cihangir'in gülme sahnesi)


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 02, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

CİHANGİR.-İstanbul Suskunu.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin