Mucize Oyunu 2

19 2 0
                                    

BÖLÜM 2 - Her Şeyin Başladığı Yer

*** 6 SENE ÖNCE ***

Herkesin bir hikayesi vardır. Benimki umut dolu, bela dolu bir hikaye. Biraz kitap, biraz film gibi. Her şeyin başlangıcının ve bitişinin sebebi benim olmam ise tam bir muamma. Bazen hayatınızın film gibi olmasını dilersiniz ama kesinlikle ne tür film olacağını siz seçemezsiniz. Korku da olabilir, aşkta, macera da olabilir ya da sadece sessiz geçen o sıkıcı sanat filmlerinden... Ama tek bildiğim bir şey var, dileklerin sonunu düşünmeden tutmak bazen çok sıkıntılı olur. Siz kafanızdan ne geçirirseniz onun çok uzağını yaşarsınız...

Ömür denilen şey, bize kısa süreliğine emanet edilmiş mucizelerdir. Evet, bu hayatta birçok insan mucizelere ve kadere inanmaz. Bunun yerine tesadüf ya da şans demeyi tercih ederler. Ama ben biliyorum. Mucizeler ve kader gerçek. Tabii bu Allah 'a olan inancımdan da kaynaklanıyor olabilir ama konumuz şuan din değil. Her neyse, mucizelere geri dönelim. Ömür de bu mucizelerden biri. Sadece gözümüzü iyice açıp bakmamız gerekiyor. Mucizeler her yerde... Mesela bir kelebeğin kanat çırpışında, mesela yeni doğan bir bebeğin nefes almasında, mesela iki kişinin aynı anda birbirlerine aşık olmalarında... Çünkü bu mucizeler sadece bir kere bizim olan bir şey ve asla telafisi olmayacak. Ya üzüleceğiz bu kısa sürelik mucizede ya da mutluluğu tadacağız.

Ben bu mutluluğu tatmak için çok uğraştım hayatta. Belki çok uzun süreden beri yaşamıyorum ya da öyle yaşlıların dediği gibi çok şey yaşamadım ama mutlu gözükmek için çok uğraştım. Dıştan yabani, sessiz, umursamaz bir kızdım. Genellikle huysuz gibi gözükebilirdim. Aslında içimde peri masallarının, beyaz atlı prenslerin ve o peri tozlarının gerçek olabileceğine inandığım bir hayatım vardı. Zaten bunlara inanan bir insan için gerçek dünya ne kadar mutlu edebilirse bir insanı o kadar mutluydum. Ne kadar çocukça gözüküyor değil mi? Ama hayat çok çocukça değil mi zaten. Bazen gözümüzün önündeki mutluluğu çocuklar kadar basit düşünüp bulamıyoruz. Bu yüzden de mutsuz bir şekilde dolaşıyoruz etrafta. Sonra da mutluluğu bulunca "Ben bu mutluluk için çok uğraştım, çok çaba sarf ettim, çok acılar çektim" diyerek kendimizi üzüyoruz. Oysaki basit düşünüp kolay ulaşılabilecek bir şeyi zorlaştırıyoruz ve zor bir şeymiş gibi gösteriyoruz. Saçmalık.

Garip. Hayat, ufak gariplikler denizi değil mi zaten? Biz de bu gariplikler denizinde bata çıka yüzen balıklarız. Ya büyük balıklara yem oluyoruz ya da kendi hakimiyetimizi kuruyoruz koca denizde.

Ben hep büyük balıklardan kaçan küçük bir balıktım. Ama artık kendi hakimiyetimi kurmaya gidiyorum. Gittiğim yer de artık farklı bir insan olarak mutlu olacağım. Kendime ait mucizemle... Hem kendimi hem de insanları mutlu edeceğim.

Adım Asya. Öyle ismimin pek bir anlamlı hikayesi yok. Annem Asya kıtasına aşık bir kadın olduğu için ve kıtadaki tüm ülkeleri gezdiği için ismimi Asya koymuş. Bende Asya gibiyim zaten. Dünya 'ya öyle pek sesim çıkmaz ama bu alttan alttan iş yapmadığım anlamına gelmiyor tabii. Melek görünümlü bir şeytan değilim. Meleklik yaptığım zaman melek gibi, şeytanlık yaptığım zaman şeytan gibi gözükürüm. Biraz zıt karakterli olduğum için çok arkadaşım olmaz. Zaten insanlarla pek ilgilenen bir insanda değilim. Sadece onları izlemeyi severim nasıl biri olduklarını anlamak için, kaynaşmak pek işim değil. Yorumlamayı ve sonra haklı çıkmayı severim. Sınıfta kimsenin arkadaşlık yapmadığı kızım.

Lisede arkadaş edinme kuralları bir, ne kadar anlatacak şeyin varsa o kadar arkadaşın olur.

Benimse anlatacak hiçbir şeyim yok. Bu yüzden tek tabanca takılıp, ders çalışan insanlardanım. Sınıfın planlar yapıp davet etmediği tek kişiyim ben. Beden eğitiminde oyunlara alınmayan kız. Bir nevi inekten çok ezik denilen kişiydim. Şöyle bir bakınca pek üzüldüğüm söylenemez. Birbirlerinin arkasından laflar söyleyip yüzlerine kardeşim diyen yalancılardan olmaktansa yalnız kalırım ve ikiyüzlü olmamayı tercih ederim.

Mucize OyunuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin