" Babam..."
Hayattaki en değerlim... Seni çok özledim. Bir daha ne zaman görüşeceğiz? Sakın arayı açma ama olur mu? Kızın seni çok ama çok özledi ve bir o kadar da bekledi." Babacığım..." Sana bu kelimeyi söylemeyeli ne çok oldu. Sen gideli hasret kaldım 'Babacığım' demeye ve daha bir çok şeye... Bu hasretlik ne zaman bitecek artık baba? Ben çok yoruldum.
Seninle baba-kız, bir çok şey yapabilmeyi ve tecrübelerini benimle paylaşabilmeni isterdim biliyor musun? Zaten şu anda da seninle yapmadıklarımıza, yapamadıklarımıza hasretim ya. Mesela ilk uçurtma deneyimimi anlatayım sana. Kendi başıma yapmaya çabaladığım, uçmayan uçurtma deneyimimi... Zaten başka bir daha yapmadım. Anladım ki olmayacak, uçmayacak. Bu yüzden uçurtma yaparken yanımda, yanı başımda olmanı isterdim. Belki o zaman uçardı... Hayallerimden, beraber yapmak istediklerimden birisiydi bu, sadece. Diğerleri ise...
...Köydeyken diğer çocuklara özenirdim hep. Alırlardı ellerine kavaktan yapılma bir flüt sabah- akşam onunla oynarlardı. Gerçek bir müzik aleti ya da satın alınma oyuncak değildi elbet ama gördüğümde isterdim nedense hep. Çocukluk işte... Sorduğumda nerden aldın diye, aldığım cevap hep aynıydı: 'Babam yaptı'. Güle güle kullan, güzelmiş, der giderdim yine hayallere dalarak... Ben işte bunu da senden öğrenmek isterdim. Tıpkı diğer çocuklar gibi. Babamdan, benim ilk öğretmenimden öğrenmek isterdim.
Sonra okula seninle gelmek isterdim, arabamız olmasa bile. El ele... Sırf beni de koruyan birilerin olduğunu göstermek için. Doğum günlerimi de beraber geçirmek isterdim, kutlama yapamasak, kesecek bir pastam ve üfleyecek mumlarım dahi olmasa bile...
Gözyaşlarımı kendimin değil senin silmeni isterdim mesela... O incecik, uzun parmaklarınla... Ve biliyor musun, 'Ağlama bak, geçti korkma artık' deyişini tekrar duyabilmek için neler feda etmezdim...
Korkularımdan beni korumanı çok isterdim, gerçekten, özellikle de şu an da. Benim arkamda kapı gibi bir babam var, derdim sürekli arkadaşlarıma o zaman. Kimsecikler bir şey diyemezlerdi. Korkarlardı çünkü senden...
Küçükken karanlıktan korkardım da bana sarılırdın, ya hani... Hatırlıyor musun o geceleri baba? Ama artık korkmuyorum o kopkoyu gecelerden, biliyor musun? Hatta daha karanlıkta yıldızları sayabiliyorum. Sana şu an da benden de daha yakın o yıldızları... Sayabiliyorum... Şu an da görebildiğim kadarıyla 8 tane. Ve o yıldızlara anlatıyorum seni ne kadar çok özlediğimi ve nasıl hala umutla beklediğimi... Ve biliyor musun baba, bana sanki 'seni duyuyor, anlıyoruz' der gibi göz kırpıyorlar...
Yalnızım yine... Her zaman olduğu gibi. Okula hala alışamadım. Ailemden ayrı kalmak zor. Yılbaşı çok önemli değil belki ama yanlarına gitmek için iyi bir fırsattı. Tabi gidebilseydim eğer... Neyse 1 hafta kaldı artık, o kadar sabrettim biraz daha sabredebilirim sanırım.
" Babam..." " Babacığım..." Seni öylesine özledim ki, şu an da imkan olsa da seni arayıp telefondan o güven verici, tok sesini duyabilsem... Eve geldiğimde o güzel ellerinden öpebilsem... Ya da Haziran'da 'Babalar Günü'nde sana ne hediye alabilirim, diye tatlı heyecana kapılabilsem... Ama biliyorum dünya hayatında bunları yapamadık ama Rabbim bizim için daha iyi, daha güzel planlar yapmıştır eminim...
Neyse babacığım geç oldu. Kızının sana verdiği sözü tutması gerekli. Tabi bunun için de öncelikle yatması.
Unutma seni çok özlüyor, hala seviyorum. Ve asla hiç bitmeyecek ola umudumla bekliyorum...Senden bir ricam var babacığım:
Bu gece de rüyama gelir misin, lütfen?..
Biricik Kızın Fatma...# Dipnot geçeyim bu benim yazdığım ilk mektuptu o yüzden hatalarım olabilir, affınıza sığınıyorum... #