Bir gülümşeyiş bir ' Merhaba' ve hayatın değişimi..
Yine işe gideceğim bi sabahtı hezamanki sıradan bir gün tek farklılık vardı gün ilk defa güzel bir gündü..
Yine uykusuz bir gündü. Dükkan kahvaltılık kafe gibi biryerdi. Ben ise imalatçı olarak çalışıyordum ozamanlar. Dükkana geldim kapıdan yine uykulu gözlerle içeriye girdim. Girer girmez sag tarafta ürünlerin olduğu bir standın başında yeni işe başlamış olan Boncuğu (iste O) gördüm.
O anı nasıl anlatabilirim bilmiyorum, sanki ortalık birden aydınlandı uykulu olduğum gözlerim birden açıldı mavi parlaryan gözleri görünce. İnanılmaz birşeydi bu öylece bakakaldım dakikalarca. Vardiya müdürünün bana seslenmesiyle kendime geldim ve o tatlı mahsun gülümseyişinin karşısında sadece 'Merhaba' dökülebildi dudaklarımdan..
Ve kendime gelememiş halde imalathaneye attım kendimi ve oturup kaldım bir köşeye oysaki henüz adını bile bilmiyordum...
Üstümü değistirip hemen işimin başına geçtim hala aptalca bakışlarımla..
Tezgahın arkasındaydı. Eksik ürünlere bakmak için tezgahın önüne geçtiğimde vardiya müdürümüz geldi (aybüke abla) ve benim icin sihirli olanno sözcükleri söyleyerek bizi tanıştırdı. Adı da kendi gibiydi o an aklımdan hersey silinmişti sanki. Gözlerimi ondan alamıyor ama o merhaba dışında henüz birsey söylücek bir sözde bulamıyordum. Beni benden almıstı. Sanki yıllardır onu bekliyormuşum o gelince kalbim atmaya başlamış gibiydi. O gün akşama kadar ağzımı bile açamadım karşında. Aksam olmuş aybüke ablam üst kata ofise gitmiş hesapları bilgisayara girerken ben imalathanede ürün açıyordum. O mu ? Oda diger elemanlarla beraber ortalığı topluyordu. Samet (lobi personeli) yanıma geldi. Ve normal sohbet etmeye başladık. Konuşurken işimi bitirmiş içeriye girmiştim ve amansız sırf iki cümle daha kurabilmek için ' hadi pasta yiyelim' dedim. Ve o şaşkınlıkla güzel bir sohbet oluştu orda. Onunla konuşmak için terciğini sordum O da bana bıraktı ve ilk pastayı seçtim latte idi icerigini anlattım oda çok beğendiğini söyleyince mutluluguma mutluluk katmıştı sanki..
Yiyip ortalığı beraber toparladıktan sonra aybüke ablanın isi bitmis ve aşşağıya gelmisti. Çıkmaya hazırdık artık ve ben hala O nun nerde oturduğunu bilmiyordum nasıl? neyle? Gidecegini bilmiyordum. Aklım hala sadece ondaydı.. Ve babası arabayla almaya geldi. Arabaya binip giderken öylece bakakaldım. Binip gitti ve ben hala bakıyordum dalgın birşekilde. Tam o arada aybüke abla geldi koluma girdi ve beni ordan alıp götürdü. Hala bilmiyorum ama galiba neden dalgın olduğumu anlamıstı. Ama birsey söylemiyordu. Aybüke ablayı arabasına kadar eslik ettikten sonra bende kendi duragıma gecip arabamı beklemeye başladım. Beklerken hala O aklımdaydı. Gülümseyisi gözleri gözümün önünden bir türlü gitmiyordu. Şaşkındım kendime nasıl bir anda bu hale geldigime. Gecenin yarı olmus ben hala durakta aynı yerde oturuyordum. Sonra kalktım ve evime gittim. Gece boyunca onu düsündüm. Biran önce sabah olmasını bekliyordum. Tekrar O'nu görmeyi okadar çok istiyordum ki.. Ve gece öylece uyuya kalmışım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Askerin Günlüğü
RomanceEskiden yaşanmıs ve hala yaşanmakta olan Aşk, Cesaret ve maceranın geçtiği gercek bir hikayeydi aslında bu askerin hayatı sonra mı? Zaman hızlıca geçti..