Alarmım uzun bir süredir çalmıyor. Ufak bir telaş bedenimi ele geçiriyor ve telefonuma uzanıyorum. Gördüğüm rakamlar yüzünden dudaklarımdan gürültülü bir küfür dökülüyor ve üzerimdeki yorganı yere atıyorum. Uzun çabalamam sonucunda ayaklarım yere değiyor ve sandalyenin üzerindeki uçları yırtılmış eski -muhtemelen kirli- tshirtü üzerime geçiriyorum. Dolaptan siyah bir pantalon buluyorum ve kumaşın bacaklarımı sarmasına izin veriyorum. Telefonu dar pantalonun cebine sokuyorum. Aynı anda siyah converslerimi giymeye çabalıyorum.
Odanın köşesindeki gitarımı alıyorum ve sırtıma takıyorum.
Geç kalacağım.
Siktir.
Geç kaldım.
Merdivenleri üçerli üçerli iniyorum ve mutfaktaki seslere aldırmadan kendimi evden dışarı atıyorum. Koşmaya başlıyorum. Kaykayımı almadığım için homurdanıyorum ama geri dönmek için geç. Bir süre sonra nefessiz kalıyorum. Dinlenmek için vaktim yok. Ama vücudum benden kontrolsuz bir şekilde çalışıyor. Ellerimi dizlerime dayayıp hafif yere eğiliyorum ve biraz soluklanıyorum. Nefes alış verişlerim düzene girmeden tekrar koşmaya başlıyorum. İlerde gözüken okul yüzünden yüzüme ufak bir gülümseme yerleşiyor. Adımlarım daha hızlanıyor. Sonunda okula ulaşıyorum. Büyük kapıyı koşmaktan tükenmiş bedenimle zorlanarak itiyorum. İçeriden gelen gitar sesiyle geç olmadığını anlıyorum. Yüzümdeki gülümsemeyle yavaşlıyorum ve düzenli nefesler almaya başlıyorum. Şarkı sesi kesiliyor Ardından gür bir ses ile kendi ismimi duyuyorum."Sıradaki Luke Robert Hemmings."
Salonun kapısını açacağım sırada biri kolumu sıkıca sarıyor. Yorgun düşmüş bedenim yüzünden dudaklarımdan ufak bir inleme dökülüyor. Dişlerimi sıkarak arkamı dönüyorum. Yanlarını yeni kestirdiğin saçlarının görüş alanıma giriyor. Yüzümü aptal bir gülüş kaplıyor. Klişeler gibi şans felan dileyeceğini sanıyorum. Sırıtıyorsun ve kolumu çekiştiriyorsun. Salonun yanındaki personel odasına beni
sokuyorsun. İçimi bir heyecan kaplıyor. Ardından kapıyı üzerime kapatıyorsun. Kilit sesini duyunca kendime geliyorum. Klostrofobik biri olduğum için sırtımdaki gitarı yere sert bir şekilde bırakıyorum ve kapıyı tekmelemeye başlıyorum."Sikeyim beni buradan çıkar! Yalvarırım bu program benim için çok önemli."
Uzaktan gülüş sesin geliyor. Senden ümidimi kesiyorum ama kapıyı tekmelemeyi kesmiyorum.
"Luke Robert Hemmings. Buradasanız derhal sahneye gelin."
Sırtımı kapıya dayıyorum ve sürtülerek yere oturuyorum. Fobimi yenmeye çalışırken sıradaki kişiye geçtiklerine dair bir şeyler söylüyorlar. Dolmuş gözlerimi kapatıyorum ve iki damla yüzümden süzülüyor.
Benden hep nefret etmiştin Calum. Ben de kurtulman için sana yardım ettim.
Bu bölüm aslında finalden bir önceki bölüm olacaktı ama anlamazsınız diye yazmadım:-(
Ama yinede karışık bir bölüm sırası olacak