Her zaman geçtiğim o ıssız sokaktan tekrar geçiyordum.Ürkütücü bir görünümü vardı buranın.Terk edilmiş evlerin içinden görünen yırtık koltuklar,kırılmış camlar,evin duvarlarındaki yazı ve işaretler insanı germeye yetiyordu.Kulaklığı takıp en sevdiğim müziği açtım.
Eve geldiğimde aynanın karşısına geçip rüzgardan dağılan kahküllerimi düzelttim ve ıslak botlarımı bir kenara bıraktım.Annem ve babam yılbaşı için yemeğe çıkmışlardı.Zaten beni pek umursadıkları yoktur.Onlar için yaşıyor olmam yeterli.Odama geçip bilgisayarımı açtım.Kafa dağıtmak için biraz dizi izledim.Sanırım yılbaşına üzerimde Alien tişörtü ve dalmaçya desenli polarımla girecektim.Tabikide hayır.Dalmaçya desenli polarımı çıkarıp siyah taytımı giydim.,montumu ve beremi alıp evden çıktım.
Kartopu oynayan çocukların arasından geçip ıssız sokağıma girdim.Dediğim gibi burası her ne kadar "ürkütücü" olsa da beni rahatlatan yanlarıda vardı.Sessizliği mesela, kimse umrunda olmuyor.Geçen sene burada işlenen cinayet sonucunda kasabadaki neredeyse kimse buradan geçmez oldu.Kenarına poşet bağlanmış olan eski bir banka oturdum.Kollarımı kavuşturup arkama yaslandım.Burada öylece bekleyebilirim.Alışkınım.
Yağan kar beni rahatsız etmiyordu,ama hızlanmaya başlayınca iş değişti.Oturduğum banktan kalktım.Eski ve terk edilmiş evlerin arasından geçtim usulca.Saate baktığımda 23:59' du bir dakika sonra yeni yıla giricektik.Yeni yıla girmekten her zaman nefret ettim.Ablamı hatırlatıyor bana,kahverengi saçlarını aynanın karşısında yavaşca tararken bir taraftanda ağzında gevelediği şarkılar... Aklımdan hiç ama hiç gitmiyor.Onu kaybedişim öylesine acı olmuştuki.Herkesin gülüp eğlendiği yılbaşında ben ise,ablamın mezar taşına oturmuş,gözyaşlarımın yağmur ile karışmasını hissediyordum.Üvey annem iyi bir kadın fakat hiç ablamı önemsemiyor.Ve babamı da buna zorluyor.Bugün ablamın ölüm yıldönümü ve annemle babamın umrunda değil yaptıkları tek şey var.O da yılbaşı yemeğinde tıkınmak.Ben bunlar düşünürken ablamın mezarına gelmiştim bile.Mezar taşına oturdum "Abla,seninle ettiğimiz kavgaların her saniyesini özledim biliyor musun?Sen varken herşey daha güzeldi."Hayır,bu sefer ağlamayacağım.Ablam bundan hiç ama hiç hoşlanmazdı.
Bütün kan dudaklarıma toplanmış gibi hissediyordum.Buz gibiydi vücudum.Buna rağmen beremi çıkardım.Öylesine duruyordum orda gözüm uzakalra dalmıştı.En sonunda oturduğum mezar taşından kalkıp mezarlıktan çıktım.Eve doğru yürürken omzumda bir el hissettim.Arkamı döndüm.Siyah saçlı benim yaşlarımda bir çocuk elindeki şeyi işaretet ederek "Bunu unuttun." Dedi.Ah dalgınlıkla beremi orada unutmuşum."Çok teşekkür ederim." Önüme dönüp tekrar yürüyordum ki aklıma izlenildiğim geldi.Bereyi orada unuttuğumu nasıl ve nereden gördü? Mezarlıkta benden başka kimse yoktu ki.Tekrar arkama dönüp," Gece vakti mezarlıkta ne işi..." Cümlemi tamamlayamadım çünkü çocuk orada yoktu.
Eve geldiğimde aklıma odamı bir haftadır toplamadığım geldi.O yüzden direk odama geçip bilgisayardan müzik açtım.İlk önce kitaplarımdan başladım.Hepsini yatağımın üzerine koydum ve rafların tozunu alıp tekrardan kitapları yerleştirdim.Yerleri de süpürdükten sonra kiyafetlerimi yerleştirdim.Sıra aksesuarlardaydı.Kolyeler,bilezikler,yüzükler bir tarafa bere ve aksesuarlar bir tarafa.Tam son olarak beremi koyuyordum ki, içinden bir not düşüverdi.
"Ablanı özlüyor gibisin,merak etme bir dahaki bere
Unutuşuna orada olacağıma söz veriyorum."
-Düşündüğün gibi "Siyah saçlı çocuk"
Bu çocukta neydi şimdi böyle? Beni izleyen biri mi? Yoksa abazanın teki mi? Kapının açılma sesiyle acele edip notu berenin içine tekrar koydum.Gelenler üvey annem ve babamdı.Onlara merhaba deyip babama "İki dakika gelirmisin?Seninle birşey konuşmam gerekiyor." Bakışımı attıktan sonra odama geçtim.Babamda bakışlarımı anlamış olacak ki peşimden odaya girdi.
"Baba!"
"Efendim Meryem?"
"Artık fazla olmuyor musunuz?Bugün ablamın ölüm yıldönümü ve siz yılbaşı yemeğiyle meşgulsünüz."
" Evet kızım ama,ablan bizim mutlu olmamızı isterdi değilmi?"
Bu klasik laflardan bıktım artık.Her zaman aynı şeyi söylüyor.
"Baba, emin ol hayatta başka mutlu olunacak milyon tane şey var.Ama senin vicdanın nasıl elve..."
"Yeter bu kadar Meryem!Bu yaştan sonra ne yapacağımı sana soracak değilim.Kendine gel!"
"Sen böyle değildin baba ne oldu sana?Kim değiştirdi seni?Nedir seni bu kadar kibirli yapan?"
Deyip direk montumu alıp evden çıktım.Nereye gittiğimi az çok tahmin ediyorsunuzdur.Sessizliğiyle ünlü olan sokağıma tabiki.Banka oturdum.Buraların en asil kedisi gelip kucağıma oturdu başını okşadım sıcacıktı kediyle konuşmaya başladım "Benim duygularımda en az senin kadar sıcak kedicik, sende kendimi görüyorum."kulaklığımı telefonuma taktım ve en sevdiğim şarkıyı açtım. Kucağığımdaki kediyi yere,kendimide uykunun kollarına bıraktım.
