Okullar başlamıştı. Yeni okulumun ilk gününün heyecanıyla uyanmıştım. Hazırlandım, kahvaltımı yaptım. Bugün beni babam bırakıcaktı. İlk gün dolayısıyla çok trafik vardı. Okula vardık. Babam benim 2 yanağımı öptü. Yanaklarım kızarmıştı.''Babaa!''dedim sessizce.Ben utangaç bir çocuktum. Lisede herkesin arasında babamın beni öpmesi beni utandırmıştı. Sınıfımı öğrendim ve bulup girdim. Bir sürü yabancı arasında kaldığımdan kendimi yalnız hissediyodum. İlk ders zili çaldı. Öğretmen içeri girdi ve tüm öğrenciler ayağa kalktı. Öğretmen: "Hepiniz hoş geldiniz. Oturun lütfen"dedi. Tahtaya defter ebatları ve ders programını yazdı. Sorumsuzdum. Yanımda ne kalem ne kağıt vardı. Yanımdaki sırada Hazal adında bir kız oturuyodu. Ondan kalem, kağıt istedim. O zamandan hissetmiştim sıcak kanlılığını. Sıra tanışmaya gelmişti. Hoca sırayla herkesi ayağa kaldirmaya başladı. Sıra bana geldi. "Adım Onur. Tokatlıyım. Gastronomi okumak istiyorum." Herkesin yüzünde garip bir ifade vardı. Belkide gastronomi kelimesini ilk kez duymuşlardı. Sıra Hazal'a geldi ve avukat olmak istediğini söyledi. Dersler başlamıştı ve zor geliyodu. Kendi kendime asçı olmak isteyen biri neden sayısal işlerki diye düşünüyodum. Sınıftaki herkesin mimarlık, doktorluk, mühendislik isterken benim aşçı olmak istememi tabiki normal karşılamadılar. Aynı şekilde annemde normal karşılamıyordu. Nasılsa büyüyünce kararını değistirip daha mantıkli bi seçim yapıcak diye düşünerek yemek yapma, yeni yemekler yapmayı denememi istemiyordu. Bazen izin veriyodu ki oda herkesin yapabiliceği şeyler. Ben zor yemekler yapmak istiyodum. Kuzenim beni destekliyodu. "Sen boşver onları yaparsın sen."diyerek morallendiriyodu. Ben ise zaten çoktan kararımı vermiştim...