Dışarı çıkmadan önce görüntüsünden memnun kalıncaya kadar ayna karşısında saçlarıyla uğraşan kızlardan değilim. Uyuyakaldığım için gideceğim yere her zaman gecikir, kapı eşiğindeyken, saçımı aceleyle uyduruk bir topuz yaparım. İşte bugün de öyleydi. Dokuzuncu sınıfa geçmiştim ve okulun ilk gününden erken kalkmamıştım. Acaba bir gün üzerimde ki bu üşengeçliği uzaklara fırlatabilecek miydim?
İçinde sadece bir defterle, birkaç kalem olan siyah rengine sahip sırt çantamı tek koluma taktım. Binanın kapısını asılarak açtım ve durağa koşarken arkamda bıraktığım kapı gümbürdeyerek kapandı.
Cebimden Blackberry'mi çıkartıp saate baktım; 09:19. İlk ders başlamıştı ve şu yirmi dakikada bir gelen otobüsü bekliyordum. Kendimi bildim bileli sabretmeyi hiçbir zaman başaramadım.
Evden çıkmadan biraz önce otobüs geçmiş olmalıydı ki, yirmi dakikadan önce geldi. İçi şıkış tıkış olan otobüse zar zor bindim ve okulun önüne geldiğimde inemeyeceğimden korktum ama inmeyi başardım.
Bir yere giderken otobüsü pek tercih etmezdim. Çünkü inemeyeceğimden korkardım ya da içindeyken düşmeden ayakta kalmakta zorlanırdım. Bu yüzden taksiye binerdim ama bu seferlik öyle olmamıştı. Çünkü Trudy Bennet'ın, hayranı olduğum Jake Wethers'ıne sadece kitabın arka kapağında yazan yazıdan kapılmıştım ve onu almıştım. Aynı zamanda Lena Gray'in aşkı için yapabileceklerini merak ettiğim için içinde geçtiği kitabı da almıştım ve bütün param bunlara gitmişti.
Okulun etrafında hiç ev yoktu. Yalnızca bir market, bir kasap ve sürekli geçen arabalar dışında bomboştu. Dağın tepesinde herşeyden izole edilmiş okula doğru yürümeye başladım.
Etrafta benden başka kimse yoktu.
Yolun sol tarafından dört ya da beş köpek havlayarak çıktı ve korkudan çığlığı koyuverdim. Aslında köpeklerden korkmam, hatta çok severim de ama bunlar çok zayıflardı ve oldukça acıkmış görünüyolardı. Kimsenin olmadığı bir yerde, beni hamburger niyetine rahatça yiyebilirlerdi.
Okulun bahçesine doğru koşmaya başladım ve her adımımda çantam sırtımda zıplıyordu. Köpeklerin daha sık ve daha yüksek sesle havlamalarından peşimde olduklarını anladım. Arkama bile bakmadan koştuktan sonra kendimi okulun bahçesinde buldum. Adrealinden dolayı nefes nefese kalırken, uzun ve camlı kapıya sahip okulun tabelasını okudum; Tuzla Anadolu Meslek ve Meslek Lisesi. Ahmet Hacıoğlu Anadolu Lisesi ile yan yanaydı ve doğru okula geldiğimden emin olunca kendimi içeriye attım. Koridorun sağ tarafında oku takip eden 'Grafik ve Fotoğraf Alanı' yazısı okunuyordu.
Tercihler onuncu sınıfa geçerken yapılıyordu. Benim seçimim ise şimdiden belliydi. Çocuk Gelişimi ve Eğitimi Alanı'nı seçecektim. Aslında hayalim bir güzel sanatlar lisesinde resim bölümünde okumaktı ama maalesef bir kaç gün arayla sınavlarını kaçırmıştım.
Ben merdivenlerden yukarı çıkarken, aşağı bir çocuk iniyordu. Tural'dı. Hayır, dördüncü sınıftan beri karşılıksız sevdiğim, ilk ve son kez "Seni seviyorum" dediğim erkek değildi bu çocuk. Ancak gerçekten çok benziyorlardı. Esmer bir ten, kahverengi saçlar, küçük bir burun, dolgun dudaklar ve koyu kahverengi gözler. Yalnızca bu çocuk daha uzun boylu ve daha zayıftı. Ayrıca kesinlikle Tural'dan çok daha kendini beğenmiş ve egoist olduğu ilk bakışta bile belli oluyordu.
Orada dikilmiş onu incelemiyormuşum gibi, yokmuşum gibi yanımdan geçti gitti.Tural'ı çok uzun zaman görmemiştim ve özlemiştim. Şimdi ona benzeyen birini bulmuşken, bakmadan edemezdim. Arkama döndüm ve ona baktım. O da bana meraklı gözlerle bakıyordu. Biraz önce orada değilmişim gibi yanımdan geçen çocuk şimdi arkamdan bakıyordu öyle mi? Belki de ona tip tip baktığım için bana gıcık olmuştu ya da o sırada Tural'ı düşündüğüm için aşık gibi bakmıştım. Eğer ikinci seçenekse umrumda bile değildi. Bu yakışıklı ama çok sıska çocuk ona aşık olduğumu sansa bile ne olurdu ki? Ben Tural'a aşıktım ve ondan başkası benim için olmayacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneş Gözlü Adam
RomanceBana baktığı zaman kendimi canlı hissediyordum... Sanki yıllardır kışa mahkum kalmıştım da onun güneş gibi ısıtan bakışlarına ihtiyaç duyuyordum... Ona bu kadar bağlandığımı fark etmemiştim, yokluğu hayatıma davetsiz bir misafir olarak gelen...