Merhaba! Yeni bölüm ile karşınızdayım. İyi okumalar!
Dün gece başıma giren ağrının bıraktığı sersemlik ile uyandım. Kendime gelebilmem için soğuk bir duş almaya karar verdim. Küvetin içine girip suyu açtım. Buz gibi suyun tenime çarpışı ile rahatlıyor,kafamdaki sersemlik kayboluyordu. Her ne kadar duştan çıkmak istemesem de suyu kapatıp çıktım.
Odama geçip giyinmek için dolabıma yöneldim. Pijamalarımı alıp giydim. Evet! Evde pijama ile oturmaya bayılırım.
Bu gün günlerden pazartesi olduğu için evde kimse yok. Annem işte,Cenk ise gitar kursunda. Yani evde yalnızım. Kahvaltı hazırlamaya çok üşendiğim için kendime hızlı bir şekilde yoğurtlu meyve salatası yapıp salona geçtim. Tam büyük bir keyifle salatamı yiyeceğim sırada apartmandan matkap sesleri gelmeye başladı. Matkap sesini bastırması için kulaklığımı takıp son ses Şebnem Ferah'ın Girdap isimli şarkısını dinlemeye başladım. Şebnem Ferah'ın sesi bana huzur veriyordu.
Meyve salatamı bitirdiğimde şarkı daha bitmemişti. Bu kadar hızlı yediğime şaşırmadım aslında. Yemek yerken kendimi kaybettiğim doğrudur. Tabağımı mutfağa götürmek için koltuktan kalktığımda kapı çaldı. Tabağımı bırakıp kapıyı açmaya gittim. Umarım gelen kişi tanımadığım biri değildir. Çünkü tanımadığım birinin karşısına pijamalarım ile çıkmak isteyeceğim en son şey olurdu sanırım.
Kapıyı açtığımda karşımda uzun boylu,açık kumral renginde saçları ve yeşil gözleri olan bir kız ile karşılaştım. Kızın üzerinde benim aksime dar siyah bir tişört aynı renkte şort vardı. ''Merhaba! Ben Arya. Yan daireye taşınıyoruz. Eşyalar getirilirken bazı süs eşyalarımız kırılmış. Evinizde güçlü bir yapıştırıcı varsa kısa bir süreliğine ödünç alabilir miyim?'' diye sordu. Güler bir yüz ile '' Merhaba! Ben de Hayal memnun oldum. Sanırım yapıştırıcı var. Alıp geliyorum.'' Merdivenlerden odama çıkarken kendi kendime neden pijamayla oturduğumu sorguluyordum.
Odamda yapıştırıcıyı dağınıklık içinde büyük bir zorlukla bulduktan sonra aşağı indim. İsminin ''Arya'' olduğunu öğrendiğim kıza yapıştırıcıyı verdim. Teşekkür ettikten sonra gitti. Ben de üzerimi değiştirmek için tekrar odama çıktım. Evde canım sıkılmıştı. Sitenin bahçesinde yürümeye karar verdim. Tekrar odama çıkıp üzerime günlük,mini,mavi bir elbise giydim. Saçlarımı açık bıraktım. Renkli dudak nemlendiricisi sürdüm ve anahtarımı alıp evden çıktım.
Yaşadığımız sitede altı bina vardı. Büyük bir alandı. Sitede yüzme havuzu vardı. Onun haricinde her yer yemyeşildi çimenler, çiçekler vardı. O yeşilliklerin arasında yürümeye bayılıyordum. Tabii ben hazırlanıp aşağı inene kadar yarım saat geçmişti. On beş, yirmi dakika arası yürüdükten sonra her zaman oturduğum bir bank vardı. O banka gitmeye karar verdim.
Uzaktan bankta birisinin oturduğunu gördüm. O bank dolu olduğu için yanındakine oturmaya karar verdim. Tam oturmuştum ki yandaki bankta Arya'nın ağladığını gördüm. Önce şaşırdım. Daha yarım saat önce gayet mutluydu. Yanına gidip konuşmaya karar verdim.
''Arya. İyi misin?'' Kafasını kaldırıp bana baktı. ''Değilim. Hem de hiç iyi değilim. Bu hayattan,ailemden,herkesten nefret ediyorum!'' Böyle bir tepki alacağımı düşünmemiştim aslında. ''Biliyorum, beni tanımıyorsun ama belki derdini birilerine anlatmak sana iyi hissetirebilir.'' diye sordum. Olumlu cevap vereceğini düşünmediğim sırada bana her şeyi anlatmaya başladı. ''Sanırım sana bunları anlatmam gerekiyor. Lütfen aramızda kalsın. Buraya İstanbul'dan taşındık. Annem babamdan şiddet görüyordu. Bu yüzden 2 sene önce ayrıldılar. Sonra annem iş arkadaşı ile evlendi. Adam sanki ben evde pislikmişim gibi davranıyor. Kendimi evde fazlalık gibi hissediyorum. Nefret ediyorum ondan! Bu gün annem üst kattaki odaları düzenliyordu. Benim odam alt katta olacağı için ben de alt kattaydım. Eskiden babama her gün mektup yazardım. Mektupları göndermezdim. Sadece yazardım. Bu gün onları bulmuş. Bağırdı bana. Senin artık baban yok dedi. Yırttı attı hepsini. Onun bana bağırmaya hakkı yok Hayal. Sesleri duyunca annem geldi. Ne olduğunu sordu. Anneme yazdığım mektupları gösterdi. Babamı savunmuşum o mektuplarda. Anlattı hepsini. Sonra annem ile kavga ettik. Nefret ediyorum. İkisinden de nefret ediyorum!''
Ona hak verdim aslında. Aile içi problemler yaşamak çok zor gerçekten. Ama Arya'ya ne şekilde teselli verebilirim ki? ''Annenden ve üvey babandan nefret etmen hiçbir şey değiştirmez. Ancak bu sorunlarını onlarla oturup konuşarak halledebilirsin. Bak senin en azından bir baban var. Onu istediğin zaman arayabilirsin. Konuşabilirsin. Onun yanına gidip onu görebilirsin. Benim babam yok. Bana bağıracak bana kızacak bir babam yok.'' dedim. Babamın neden öldüğünü sordu. Anlattım. Ölümü ne zaman aklıma gelse o anı tekrar yaşıyormuşum gibi hissediyorum. Normalde herkesin yanında ağlayan biri değilim. Hep tek başımayken ağlarım. Eğer herkesin yanında ağlarsam benim güçsüz olduğumu düşünecekler diye korkuyorum. Aslında ağlamak güçsüzlük değildir. Ama bunu kendime bir türlü kabul ettiremiyorum.
Arya göz pınarımdan akan bir damla yaşı gördüğünde bana peçete uzattı. Teşekkür ederek aldım. '' Hayal, yeni tanıştık ama baksana ne çok ortak yönümüz var. Sana güvenebildiğim için çok mutluyum aslında. Ayrıca sorunlarımı dinlediğin için çok teşekkür ederim.'' Dedi Arya. Ben de bu dostça davranışına olumlu yaklaşarak onu evime davet etmek istedim. Davetimi seve seve kabul etti.
Eve geldiğimizde salonu dağınık bıraktığımı fark ettim ve apar topar koltuğun üzerine attığım battaniyeyi ve yastığı alıp odama götürdüm. Salona döndüğümde Arya'yı babamın resmine bakarken gördüm. Geldiğimi fark ettiğinde ''Hayal, baban babama gerçekten çok benziyormuş.'' Dedi. Ona gülümsemeyle karşılık verdikten sonra mutfağa kahve yapmaya yöneldim.
Normalde her tanıştığım insanla samimi olan biri değilim. Ama Arya diğer insanlardan çok farklı. Çünkü beni anladığını düşünüyorum. Sanırım bu gün tanıştığım kız benim yeni dostum olacak...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayal Dünyam
Ficção GeralHayal dünyasında yaşamak mı yoksa gerçek hayata dönmeye çalışmak mı? Yaşadıklarının,tanıdıklarının gerçekliğinden emin olmadığın bir dünyada yaşamak nasıl olurdu? Her şeye rağmen yaşar mıydınız? Yoksa... Peki Hayal adındaki genç kız ne yapacak?