Her güne yenidem başlıyordum. Doğan güneşle beraber içimde kelebekler uçuyor, yanaklarım gözlerimi sıkıştıyor, musmutlu uyanıyordum. Ta ki o karanlık güne kadar!
Sabaha karşı 6 sularıydı. Güneş henüz doğmamıştı fakat pencereden bakınca dışarısı az çok seçilebiliyordu. Dışarıda sanki fırtınalar kavga ediyordu. Hemen çıktım yataktan. Montumu giydim. Beremi taktım. Dışarı çıktım. Fırtına sesinden başka hiç bir ses yoktu.
Yürüdüm.. Yürüdüm.. Durdum.. Arkama baktım.. Yürümeye devam ettim.. Fısıltılar duyuyordum.. Sola döndüm.. Hemen ardından sağa.. Etrafımda döndüm.. Fısıltılar .. Fısıltılar.. yapraklar dönüyordu.. Rüzgardan düşmemek için zor duruyorum.. Dimdik , güçlü şekilde..
Yapraklar birleşti ve gobline dönüştü..Noluyor lan?! Dedim.. Rüyadaydım . Gözlerimi kapattım.. Açtım.. Yok gerçekçi bir rüyaydaydım demekki. Koşmaya başladım. Arkamı döndüm . Bana bakıyordu. Usulca, kararlıca, sabırlıca... Durdum.. Geri döndüm . Ona doğru .. Aynı kararlılıkla . Gözlerine baktım.. Ve sordum. Kimsin sen?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karisto
Science FictionHayalinizin alamayacağı muhteşem bir dünyanın sıradan bireyi Karisto