Adını hatırlamadığım Bir Günde (son zamanlarda günleri ve saati hatırlamaz olmuştum) .Soğuk Şehrin soğuk caddesinde bilinçsizce yürüyordum.arabaların bağırlamaları ve motorların çığlıkları arasında kendimi kaybetmiştim.Özenle döşenmiş marketlerin arasından geçerken burnuma anason kokusu geldi.Evet sağ tarafımda meyhane vardı.Hızlı adımlarla içeri girdim .İnsanların anlamsız bağırmaları, kadeh tokuşturma sesleri, sigara dumanından zor görünen insanların arasında sanki boğuluyordum.Kendimi hemen dışarıya attım.Aslında hep geldiğim yerlerdi neden böyle rahatsız oldum doktor? -Gerçekleri görmeye başladın ve acıyı acıyla çözemeyeceğini anladın belkide.Belkide ... Ölümü beklemek neden bu kadar zor? İnsanların çığlıkları beni neden bu kadar rahatsız ediyor doktor? -İyice saçmaladın ... Hep onlar mı saçmalayacak? Bir kere de ben saçmalayayım.Hep onlar mı beni rahatsız edecek? Hep onlar mı sevecek? -Evet.Peki doktor bende susarım o zaman.Peki doktor kim duyacak beni ve saçmalıklarımı? Kim nerden bilecek, nerden duyacak içimdeki çığlıkları sorarım size kim anlayacak beni? çok yoruldum.İnsanların; kinleri, saçma sapan dedikoduları, cahillikleri ve kalp kırmaları beni yordu.Müsadenizle ben ölmek istiyorum , ölmek ...
Sessizce odama geçtim ve kendimi yatağa attım.Uyandığımda yine o anlamsız mide bulantısı vardı içimde. Sanki yarım bırakılmış bir roman gibi hissediyorum kendimi. Bu mide bulantısı nasıl geçecek Allah'ım ? Yanlış bir yerde yanlış bir zamandayım sanki. 35 yıldır yaşadığım evin duvar rengi, eşyaların konumu, gelip giden yalancı komşular, insanın ömrünü kısaltan saat, çok sevdiğim müzikler, hiç hoşuma gitmiyor artık. Çünkü hepsi geçmiş kokuyor. Sanki yaşlandın diyorlar. Hayat basit ve uzun bir rüyadan ibaret diyorlar.
Ömründe hiç kitap okumamış insanların bilgeliği, anlamsız kin tutmaya bayılan insanları, birbirlerinin kalbini kırmak için yarışan insanları (insan demeye bin şahit ister.), gösteriş meraklılarını kalbim kaldırmıyor artık.
Neden ufak bir hata yaptığımda bu mide bulantıları çoğalıyor? Çıkıp dışarıya herkesin ortasında bağırsam; "Hepiniz nefretinizde boğulun, ölün, geberin " desem rahatlar mıyım? Beni dinlerler mi ki? Sanki duygularımı şiire, müziğe aktarsam dönüp bakacaklar.!! En iyisi bu galiba ama nasıl yapacağım?Off.!! yine sıkıla sıkıla yaptığım acıları çekmeye gidiyorum. Nereye mi? İnsanların içine... Saat 08.00'da "kendiniönemlizannedenlerkervanına" gittim. İlk gördüğüm kişi İsmail Abi, selamlaştık ve oturduk. Yine garip düşüncelere daldım. Neden bazı insanların yanında cümleleri bir araya getiremiyorum. Onların bilgeliği mi yoksa cahilliği mi benim konuşmamı engelliyor? Bir an önce ömür sayar geçsede eve gitsem. Eve gider gitmez kitap okumaya dalacağım. Son zamanlarda haddinden fazla okuyorum. O dünyaların içinde kendimi kaybediyorum. Zaten yapacak başka bir işim yok. Sanki ölmem gerekiyor. Beni hayata bağlayan ne var ki? Bir akrabam mı var, yoksa bir eş, çocuk, mutlu olduğum bir işim. Hiçbiri yok. Ölsem kimsenin umurunda olmayacağım. Ne olurdu bende herkes gibi olabilsem. Sahi herkes gibi olmak için ne gerekiyor? Biraz yalaka olacaksın, herkes senin arkandan konuşacak "tabi sende herkesin arkasından konuşacaksın" sonra yüzüne karşı hiçbirşey olmamış gibi davranacaksın. Bununla biter mi herkes gibi olmak ? Bir an İsmail Abi nin sesiyle kendime geldim. Yine garip düşüncelere dalmışım. Zaten İsmail Abi ye göre garip bir insanmışım. Eğer gariplik bu ise yani fazla düşünmekse kabul ben GARİP bir insanım...