... AŞK SANDIĞINIZ APTALCA ŞEY
Hani şu senin deli gibi sevdiğin insan bir gün sana "Seni seviyorum." der de, çıkarsanız, anlatayım neler olacak.İlk önce sana seni sevdiğini söyleyecek, senin için uğraşacak, seni mutlu edecek, sana sarılacak, seni öpecek, sana istediğin herşeyi verecek. Hediyeler alacak, seninle uyuyacak, gezecek, birlikte kahkahalar atacaksınız. Sonra yemek, sonra resim, herşeyi birlikte yaşayacaksınız. Ayakların yerden kesilecek, herkese onu anlatacaksın, hatta ondan başka hiçbir şeyi konuşmayacaksın. Onun sonsuza dek yanında olacağını düşünüp, onun için herkesi karşına alacaksın. Hayatını, ondan ibaret gibi anlatacak ve yaşayacaksın. Gözlerinde kaybolacaksın, ellerini bırakmak istemeyeceksin, üşüdüğünde ona sarılacaksın, kalbinin atışını hissedeceksin, kokusunu ciğerlerine kadar ezberleyeceksin. Ne zaman ne yaptığını, mimiklerini, kirpiklerini, ellerini aklına gelecek ne varsa bir bir aklına işleyecek hepsinin şekli şemali. Herşey güzel gidiyor diyeceksin, sonra bir şey olacak. Bir soğukluk girecek araya, bir umursamama, bir takmama. İşte o zaman yerden kestiği ayaklarınla çakılacaksın yere. Bir şey olmayacak vücuduna ama kalbin parçalanacak. Öleceksin her gün. Çünkü o senden sıkılmış olacak. Çünkü o senden bıkmış, artık başka tatlar arıyor olacak. Çünkü o, çoktan bir başkasıyla konuşmaya başlamış, senden kurtulmanın yolunu arıyor olacak. Sen ne mi olacaksın? Hayatına giren her insana onun sana yaptığı bu şerefsizliği ödetmeye çalışacaksın. Canı yansın isteyeceksin, senin mutluluğunu duysun, kahrolsun diye dualar edeceksin. Onsuz mutlu olabileceğini kanıtlamaya çalışacaksın, nefret ede ede seveceksin. "Bir gün bana gelirse asla dönmeyeceğim." yalanına kendini inandıracak, ama hep gelmesini bekleyeceksin. Sen ne mi olacaksın?Sen, yaşarken öleceksin...Aşkın en kısa tanımı buydu. Hayatımızın kararmasını sağlayan o lanet şey, tam düzeldi derken tekradan karşına çıkan iğrenç şey di bu. Ve bunu birçok kez yaşayan birisi olarak " bekarlık sultanlıktır" cümlesinin vücut olmuş haline gelmek için çok uğraştım. Başardığıma da inanıyorum.Eskisi gibi olmamak için de çabalayacağım. Hatta çabalamak gibi şansım yok. Asla öyle olmayacağım!
Telefon olayının üstünden iki hafta geçmişti. Ne yapacağımı, nasıl düzeleceğimi bilmiyordum. Sanki aylardır ruhum çökmek için bahane arıyormuşta bulamıyormuş gibiydi. Oysaki en büyük bahane gecen olanlardı.
Güneş çoktan kaybolmuştu. Görevini ay ve yıldızlara bırakmıştı. Dertleşecek birisini bulamadığımda hep Ay'a anlatırdım derdimi. Saçma gelebilir yada dışardan gören birisi delirdiğimi sanabilir ama boş insanlara dert yanmaktan daha mantıklı aslında. Yıldızları hep insanlar olarak hayal ediyordum ay ise bir zirve gibiydi yada başaran insanları içine alan bir kara delik. Ben ise milyarlarca yıldızın arasında kaybolan bir gök taşı oluyordum.
Bir süre sonra yalnız olmaya alışıyordunuz. Hayatınızda saçma insanlar olmuyordu, kafanıza takıp boş yere moralinizi bozacak olaylardan uzak olmak zorunda deildiniz yada karşındakini düşünerek hareket etmiyordunuz çünkü rahatsınız. Sizi görenler işe soğuk biri olduğunuzu düşünüp uzak duruyorlardı ama bilmiyorlarki içimizde kocaman bir çocuk parkı olduğunu. Gülmekten dudakları acıyan, ne kadar acısada gülmeye bıkmadan devam eden, çıldırmışcasına eylenen, aslında soğuk biri olmayı deilde içimize kapanmayı seçtiğimizi anlamıyorlardı. Oysaki geçip içimize dokunsalar ne kadar sıcak kanlı olduğumuzu görebilirlerdi. Yapmadılar...Belkide ne ile karşılaşacaklarını bilmedikleri için uzak durdular. Haklılarda neden dışarıdan bakınca harabe olmuş bir eve girmeye çalışsınlar?
Kimin umrunda ne istiyorlarsa onu yapsınlar, umrumda deil.Aslında kötü olaylar yaşamak pekte içler acısı bir durum deil. taktığımız at gözlüğünün farkına varıyorsunuz. Tiksinircesine tutup uzağa fırlattığınız zaman, Azca olsa büyümüş sayılıyorsunuz. Artık etrafı daha geniş görmeye başlıyorsunuz ayrıyetten insanların sizin arkanızdan neler çevirdiğini öğreniyorsunuz. Buda sizin onlara karşı düşüncelerinizin veya tavırlarınızın değişmesinde rol oynuyor. Tıpkı onların oyun oynadığı gibi...
Yalan sevgi yaşamaktansa, sevgiye muhtaç yaşamayı tercih ederim. Oysa onca insan karşısındakinin onu sevmediğini bile bile kendini karşısındakinin onu sevdiğine inandırmaya çalışıyor. Çünkü APTALLAR, olmayan beyinlerini ne ile doldurcaklarını şaşıran kocaman bir aptal sürüsü ve bu sürünün başında ilk ben varım. Devamı umrumda deil.
Umarım beğenirsiniz
Yapacağınız olumlu yada olumsuz her türlü yoruma açığım.
Okuyan herkese şimididen sevgilerimi yolluyorum.
Öpüldünüz 👄💋💋