- Dilârâ, dedi 28 Nisan'da Beyoğlu Evlendirme Dairesi'nin hem gelini, hem Yıldızı olacaksın.
Hande Nazan tanıştığı ilk günden beri genç kıza ismiyle hitap ediyordu. Dilârâ'yı görür görmez onun dürüstlüğünün yanı sıra ne kadar samimi olduğunu da hemen anlamıştı çünkü.
- Onbeş senedir bu işle meşgulüm, gelinliğin bir kimseye bu derece yakıştığını ilk defa görüyorum. Aslında bütün gelinler güzeldir pek tabii de Dilârâ çok başka. Elinde altın yaldızlı çubuk taşıyan, sisler arasında çıkmış egzotik bir masal güzelini andırıyor.Oya hanım koltuğuna yaslanıp ayak ayak üstüne atarken;
- Yerinde bir yakıştırma yaptım doğrusu; evet bizim gelin 20. Asırın Sinderella'sı, diye terzinin sözlerinin arasına girdi.
Dilârâ aniden can yakıcı, şiddetli bir tokat yemiş gibi irkildi ve sinirinden kıpkırmızı oldu. Bakışlarında donuklaştı. Genç kız öfkesinden kendine hakim olamayıp ters bir cevap verebilirdi. Ama yaşadığı zorlu hayat koşulları ona sabrı öğretmişti. Tek söz etmeden, bir an hiç kımıldamadan, heykelleşmişçesine durdu.
Oya Hanım'ın bu benzetmesi gerçekte, Dilârâ'nın nişanlısının bir sürü hala,amca, yeğen dolu kalabalık sülâlesinin aylardır bir türlü isimlendirilemediği kendi hakkındaki görüşlerinin bir ifadesiydi. Sinderella, ezilmişliğin sembolleşmiş genç kızıydı. Üvey annesi ve üvey kız kardeşleriyle beraber umutsuz ve çaresiz yaşantı içindeyken bir prens tarafından kurtuluşa kavuşturulmuş, mutluluğu öyle bulmuş bir zavallıcık...ll bölüm.!
![](https://img.wattpad.com/cover/53375108-288-k432116.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİLARA
Teen FictionBeyaz bir gelinlik içerisinde DİLARA... Her genç kızın hayalinde var olan şekliyle... Sosyete çevresine girmek için can atan onca insanın yanında o sihirli havaya girmekten korkan ve kaçınan kenar mahallenin genç ve güzel bir kızının örnek hayatı...