DF-1

76 4 6
                                    

Medya'da: Cemre Çisem

----------

Nefret duygum hiç bu kadar baskın olmamıştı. Hayal kırıklığı ve hüzünde nefretime eşlik ediyordu. Yağmurlu havada giyindiğim kısa elbisemden dolayı üşüyordüm. Elbisem ıslandığından dolağı ağırlaşmış kırmızı rengi dahada koyu olmuştu. Telefonum ıslandığından dolayı muhtemelen çalışmıyordu. Siyah göz makyajlarım hem ağlamaktan hemde yağmurdan dolayı yüzümden akmıştı. Sert adımlarım topuklu ayakkabı giyindiğim için yerde tok sesler bırakıyordu.

Yağmur, nefret duygum arttığı her saniye sanki dahada hozlanıyor fırtına ise denizin dalgalarını sahile taşırıyordu.

Neredeyse sahilin sonlarındaydım. Saat gece yarısını çoktan geçtiği için taksi bulmam imkansızdı ayrıca telefonumda ıslandığından tekside çağıramazdım. Ailem beni red etmişti. Ne yapacağımı bilmemek beni çıldırtıyor ve nefretimin çoğalmasına yol açıyordu.

Sahilin sonuna gelmiştim. İlerideki Deniz Feneri denizi ışığıyla aydınlatıyor gemilere yol gösteriyordu. Yağmurdan kaçmak için iyi bir seçim olabilirdi belki.

Adımlarımı hızlandırarak Deniz Fenerine yaklaştım. Taşların üzerindeyken ayakkabılarımı çıkartarak elime aldım. Demir kapısının kulpuna elimi koydum.

Kapının kulpunu aşağı indirdim tok bir ses ve gıcırtı eşliğinde açılan kapı kaşlarımın hayretle kalkmasına yol açtı. Oysa açılmasını hiç ummuyordum.

İçeriye adımımı attığım anda rutubet ve toz kokusu etrafımı sardı. Karanlık ortamda elimi duvara götürdüm. Düğmeyi bulunca açtım ve loş sarı ışığın ortamı aydınlatmasını izledim. Beyaz örtüler etraftaki bütün eşyaların üzerini örtüyordu. Kapıyı arkamdan kapattım ve hala akmakta olan göz yaşlarımı elimin tersiyle sildim. Adımlarımı koltuklara yönelttim.

Elimdeki cüzdanı komidinin üzerine bıraktım. Telefonumu parçalarına ayırdım ve neminin gitmesi için küçük pencerenin yakınına koydum.

Beyaz örtülerden en büyük olanını tozlar eşliğinde çektim ve öksürükler eşliğinde katladım.

Topladığım diğer örtüleri de katlayarak boş bulduğum bir dolabın içine topladım.

Şuan tek umudum buranın sahibinin uzun bir süre daha buraya uğramamasıydı.

Etrafa tekrardan bakındım ve köşedeki temizlik aletlerine gözleri ilişti. Hızla malzemeleri alarak kaba taslak temizledim etrafı. Nede olsa uzun bir süre daha burada kalacaktım.

İşim bitince lavabo olduğunu düşündüğüm kapıya yönledim ve içeri girdim. Sade bir küvet klozet ve lavabo vardı. Korkak adımlarla aynaya yaklaştım. Yüzümün halini düşünemiyorum.

Aynaya yaklaştığımda ağzımdan bir 'hiii!" nidası kaçtı.

Çökmüş ve mor halkalı göz altları. Gözlün akını kapatacak derecede kızarıklar. Pembe bir burun ve al al yanaklar. Bembeyaz bir ten akmış ve uzun bir yol çizerek çeneme inen göz kalemi. Dağınık kırmızı bir ruj ve çatık kaşlarla kendimi bir an cidden tanıyamadım.

Hızla musluğu açtım ve sert bur şekilde yüzümü yıkadım. Kızaran yüzüme soğuk su çok iyi gelmişti. Üzerimdekilerdende kurtulup bir süre uyursam kendimi toparlayabilirim diye düşünerek çıktım ve dönen merdivenlerden yukarı kata çıktım.

Sadece geniş bir yatak ve gardırop vardı. Gardurobu açınca erkek kıyafetleri ve deniz kokusu ile karşılaştım.

Cidden inşallah buranın sahibi buraya bir süre daha uğramasın bence.Siyah sade bir tşört ve eşofman altını kaparak aşağı indim.

Deniz FeneriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin