(1) Başlangıç..

105 11 14
                                    

7.11.1971

Yurt odamın eskimiş ahşap penceresinde dışarıya bakarken bu yeni hayatın bana neler getireceğinin muhakemesini yapıyordum. Düşünecek o kadar çok şey vardı ki geride neleri bırakıp da gelmiştim.. Babam, evet onu düşünürken gözlerimden dökülen yaşlara engel olamıyordum. Annemin tüm baskılarına rağmen benim üniversitede okuyabilmem için ne büyük uğraş vermişti.Küçük evimizin yemek sofrasında annemin gözlerinin içine bakarak küçük kız kardeşim Ayşe'ye doğru konuşarak

-"Zeynep okuyup Nesrin gibi avukat olacak, sen de ablanı örnek alıp onun izinden gideceksin .Ben kızlarıma güveniyorum aslan gibi okuyacaklar " cümlesindeki hayali görebiliyordum içinde kalan hukuk okuma uktesini ben de yaşatmak istiyordu .Annem ise babamın tam aksine diktatör bir kadındı .Bizi avucunun içine alma arzusu onu her geçen gün daha da sert kişilikte biri yapmıştı ama o üzerinden çıkarmadığı kareli elbisesi ve saçlarını tam örtmeyen eşarbının altından görünen belli belirsiz beyazlamış saçları aklıma düştükçe özlem denilen şeyin insanın burnunu nasıl sızlattığını daha iyi anlıyordum .Özlüyordum ama dayanmak için bir sebebim vardı hem de çok büyük bir sebep ben artık hukuk fakültesinde okuyacaktım .

Altı yaşımdan bu yana komşumuz Neriman ablanın kızı Nesrin'i görüp özenirdim her daim giydiği döpiyes ve kahverengi çantası,suratından hiç eksik olmayan o gülüşü ile benim gibi küçük bir kız çocuğu için harika bir rolmodeldi...Sokakta onun gelişini görünce bütün çocuklar etrafına toplanır bize getirdiğini bildiğimiz şekerlemeleri afiyetle yerdik Nesrin'i sadece ben sevmiyordum tüm mahalle Nesrin gelince Neriman ablalara doluşur Neriman ablanın gururunu okşarcasına methiyeler düzerdi .Ne büyük gururdu erkek çocukların bile zar zor okutulduğu bir dönemde bir kızın avukat olup çıkması .

Zihnim bu düşüncelerle boğuşurken kapıdan sessiz adımlarla oda arkadaşım aynı zamanda üniversitedeki ilk arkadaşım olan Süreyya içeriye giriverdi ,yüzümdeki hüznü görmüş olacaktı ki hemen neden canımın sıkıldığını sordu.Süreyya idari bilimler fakültesindenin iktisat bölümünde okuyordu benim gibi ilk yılıydı onun da çömez olmamıza rağmen o benden daha dirayetli çıkmıştı neredeyse hiç ağladığını görmedim diyebilirim oysa o da İstanbul'a çok uzaklardan Muğla'nın küçük bir kasabasından gelmişti . Anne ve babası o daha üç yaşındayken ayrılmış onu babaannesi büyütmüştü ,anne ve babasından hiç bahsetmezdi özlem duygusunu daha küçük yaşlarda hızlıca yaşayıp tüketmişti .Süreyya'nin sorusunu geçiştirdiğimi anlayınca dolabımın açık olan kapısından eline tutuşturduğu ilk elbiseyi çıkarıverdi

- 'Hadi Zeynep hanım bugün biraz dışarıya çıkıp eğlenme günü'

yaptığı bu emrivakiye açıkçası kayıtsız kalamadım ,hızlı bir hazırlanma faslından sonra kendimizi dışarda bulduk. Süreyya'nin arkadaşları da bizimle gelmişlerdi çocukları daha önce hiç görmemiştim birlikte yürürken kampüsün çıkışında Süreyya ve Sinan bizden biraz önden ilerlemeye başlayınca Ahmet'le ben arkadan onları takip etmeye başladık .

Ahmet , bir çok kızın görünce beğeneceği cinsten yakışıklı bir çocuktu güneşe bakınca renk değiştiren ela gözleri ,ensesinde biten sarıya dönük kumral şaçları ve gülünce yanağında beliren gamzesiyle ondan hoşlanmamak elde değildi nitekim sohbet etmekten zamanın nasıl geçtiğini anlayamamıştık ve Deniz kenarında bir yere oturduk Süreyya buranın çayının üzerine bir yer tanımadığını söyleyince hepimiz ağız birliği yapıp çaylarımızı içmeye başladık Ahmet tam karşımda gözlerini uzerimden hiç ayırmadan beni seyrediyordu ,Sinan durumu fark etmiş olacaktı ki Ahmete dönüp
-'Memleket meselelerinden nihayet koparıp getirebildim oğlumuz ülkeyi kurtaracak '

diyince gülüşmeye başladılar.Ahmet hukuk fakültesi 3. Sınıftaydi ve öğrenci hareketinde aktif rol oynuyordu .Sinan'nin iğneleyici lafının ardından Ahmet sessizliğini bozup

-"Bu ülkenin laklak eden gençlere değil bizim gibi mücadele edenlere ihtiyacı var.Lakin bunu idrak etmeniz için bu davaya gönül vermeniz lazım senin gönül verdiğin genelde kızlar olduğu için bizi anlamani beklemiyoruz kardeşim"

Sinan buruşan alnını kaldırıp bize dönerek
-"iste bu hep böyledir kızlar asla başka mesele konuşamazsin bununla"

Konuşmanın sonunda Ahmet'in davasına olan inancina hayran kalmıştım ,sesindeki o kararlılığına,düşündüklerini savunurken o hiddetine .

İlerleyen saatlerde Sinan ve Süreyya bizi yalniz bırakıp dışarıya çıktılar .Ahmet'le yalniz kalmak beni istemsiz bir şekilde geriyordu ondan adeta bir çocuk gibi çekiniyorum yahut bakışlarındaki sert ifadeden korkuyordum birden bana dönüp

-"Yarin okulda bir toplantımız olacak gelmek ister misin ? "
Dedi .Ne diyeceği şaşırmışken ağzından

-'Gelirim '

kelimesi dökülüverdi ve o sözden sonra Ahmet'le artık daha çok görüşeceğimin de sözünü vermiştim.

Yurda döndüğümüzde saat bir hayli ilerlemisti yurt görevlisi Rüstem amca kulübesinden ikimize dönerek ,

-"Daha ilk haftada geç kalmalar başladı ,hadi bugün görmezden geliyorum ama kimseye görünmeden iceri girin "

koşarak yurdun arka girişinden ayak parmaklarimiza basarak usulca kimsenin bizi görmediğinden emin olarak içeriye girmeyi başarmıştık.Odaya geldiğimizde Süreyya ağzımı ararcasina ,

"Ahmet seninle cok ilgilendi o ve Sinan benim çocukluk arkadaşlarım ve Ahmet benim dışımda hiçbir kızla bu kadar uzun süre oturmamıştır , Sinan ve benim muhabbetimizinden sıkılır ama seninle konuşurken hiç öyle sıkılmış gibi görünmüyordu ,senden etkilendi Zeynep ki senden bu durumdan memnun gibiydin"

Sureyya bir konuda haklıydı galiba ben Ahmet'ten etkilenmiştim ama haksiz olduğu konu onun benden etkilenecegiydi o aşılamış zor bir duvar gibiydi sanki ne kadar çok tırmanmaya çalışsam da o duvarı asla aşamayacaktim .

Gece boyunca onun yeşil gözleriyle beni seyredisini düşündüm, onunla konuştuklarımi bir film gibi beynimde canlandırıyor ve yarın onu tekrar göreceğim için heyecanlaniyordum .Bu düşünceler içinde uykuya dalmistim sabah saat 7 civarı saati kontrol edip aniden yatagimdan fırlayıp Süreyya'nin kafasında dikildim

-"Hadi Süreyya derse geç kalacağız ki uyanmazsan sanırım tek gitmek zorunda kalacağım "

Sureyya bu ısrarıma dayanamayip mecburen yataktan kalmak zorunda kaldi. gözlerinin kenarında oluşan çapaklari temizleyerek bana söyleniyordu

-"Bu saatte daha karga bile uyanmadan gidip iktisat dinlemek ,geçen sene ne guzel kapatılmıştı üniversite bir karışıklık çıksa da okullar temelli kapansa "

Konuşurken hala yarım açılmış gözlerini ovuşturuyordu ve
onun bu sözleri aslında trajikomik olan ülke gerçeğini gözler önüne seriyordu ,

kahvaltiyi 10 dk bir sürede yapıp odaya döndük kiyafetlerimiz giyerken aklima Ahmet'le görüşeceğimiz geldi ve o an dolabimdaki kiyafetler gözüme çok kotu görünmeye başladı sanki hepsini yüz kez giymistim Süreyya'ya dönüp

-"Benim hiç düzgün bir kıyafetim yok ne giyeceğim ben ?"

diyip ellerim belimin kıvrımda dolabıma uzun uzun bakmaya başladım. Süreyya'nin sesiyle aniden irkildim

-'Zeynep giy şuradan bir kot, kazak
Kızım alt tarafı gidip sabahın köründe sıkıcı hukuk derslerini dinleyeksin hem gec kalmayalim diyen sendin ,acele etsen iyi olur "

Dolaptan istemsizce kırmızı beyaz bir kazak ve siyah bir kotu çıkarıp üzerime geçirdim saçlarımı da yukardan sıkıca topladım. Aynadan en az beş kez büründüğüm bu görüntüyü kontrol edip en sonunda da görüntüden memnun olmayarak okula doğru yola koyulduk ..

Kavga Günlerinde AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin