İnsan;dakikası dakikasına tutmayan bir mahluk.Ondan mutlusu yokken bir de bakmışsın ondan mutsuzu yok.Nasıl oluyor da bu kadar çabuk ruh hallerini değiştirebiliyorlar.Aslında birden değişmiyorlar.Önceden içlerinde biriktirdikleri bir hüzün kumsalı var.Her hüzün kumsala bir kum tanesi olarak düşüyor.Ve son hüzün ise bir fırtına.Kumsalda biriken kum taneleri son eklenen fırtınayla bir kasırga oluşturuyor.Buda insanda bir patlamaya sebep oluyor.Aslında insan psikolojisi pini çekilmiş bir bomba gibidir.Dakikası ve saniyesi vardır.İşlerin ters gitmesiyle her bir dakika aleğimize.İşte bunca birikmişlik o an patlıyor.Ama biz bunu ani iniş çıkış olarak görüyoruz.Oysaki herşeyin bir sebebi ve geçmişi vardır.Kimileri bu geçmişi farketmeden yaşarken kimilerimizde bu geçmiş birikintilerin her bir kum tanesini veya sanisesini acı ile biriktirmişizdir.Gerekse dinlediğimiz şarkılarla,gerekse izlediğimiz filmlerle,gerekse de okuduğumuz kitaplarla hep bunları dile getirmişizdir aslında.Ama bu o kadar yaygın olmuştur ki insanlar bunu farketmez.Beğeniyordur ki okuyordur,izliyordur,dinliyordur diyoruz.Ama öyle değil işte.Herşey o kadar basit değil...Olmamalı...Hiç düşündünüz mü insanlar neden acı çektikleri halde gülerler.Bazı önyargılı insanlar.!!!insanları küçük görmeyi,küçük düşürmeyi kendilerine hobi edinmiş insanlar yüzünden..Onlara bu mutluluğu yaşatmamak için gülüyorlar.Çok dertsiz duruyorlar dimi uzaktan.Ne kadar gamsız.Bir şairimizin de dediği gibi siz benim neler çektiğimi nereden bileceksiniz..Sizin gibi dedikoduya aç köpekler daha çok beklerler ben ve benim gibiler olduğu sürece kumsallarımızda kasırgalar kopsa da,bombamızın patlamasına ramak kalsa da size o zevki yaşatmayacağız.Herkese ve herşeye rağmen yüzümüzdeki tebessüm hiç gitmeyecek...