✿-1

211 28 11
                                    

Bazen gün gelir saklanmak istersin ama saklanamazsın ya hani, işte o gün dikkat et, sakın saklanmaya çalışırken ruhunu uykuya bırakma.

Hazel hala bu yaşına kadar özel eşyaların karıştırılmaması gerektiğini öğrenememişti.
Abisi Sarp uyuyordu, Hazel bunu fırsat bilip Sarp ile paylaştıkları odaya fırlayıp abisinin olan, ilgisini çeken eşyalarını kurcalamaya başladı.
Eline aldığı cam parfüm şişesi , içerisindeki mavi sıvı küçüğün merakını arttırmıştı. Daha önce böyle büyülü bir şişe görmemişti. Annesinin gece yatmadan önce anlattığı masallar da bile yoktu.

Küçük elinde parfüm şişesi ile nasıl çıktığını hatırlamadığı masadan inmeye çalışırken elindeki büyülü gördüğü şişeyi yere düşürdü. Tüm evde yankılanan ses abisinin sinirli bir şekilde uyanmasına, anne ve babasının korku dolu bakışları ile odaya girmeleri bir olmuştu.

Hazel yaptığının yanlış olduğunu pembe çilli yanaklarının kızarmasından anladı. Ellerini arkasın da bağlayıp, ayağındaki kalpli çoraplarına çevirdi masum bakışlarını. Biraz utanmış, biraz da korkmuştu.

Sarp bir hışım ile uyuduğu yataktan kalkarak küçük kardeşine atıldı ve o pamuk yanaklara bir elin tüm parmaklarının izi kalacak şekilde vurdu.
Hazel'in küçük bedeni, yüzüne inen keskin acı ile birlikte yere savruldu. Annesi Nazan Hanım korku dolu çığlığını daha fazla tutamadı. Ev bir anda cehennemden bir çukura dönüşmüştü sanki.

Sarp'ın etrafına saldırıp herşeyi yakıp yıkması babası Vural beyin sabrını taşıracak son damla olmuştu.
O an zaman durdu!
Yaşam ile ölüm arasındaki o ince çizgideydi bu kaderi kötü aile. Ya yaşayacak o ince çizginin dışına çıkmayacaklardı yada bu gün biri...ölecekti.

Bunu belirleyen havaya hızla kalkan Sarp'ın yanağına inmesi bir olan tokatın belirleyeceği, akılların ucundan bile geçmiyordu. Sarp'ın yanağına yediği tokat ile savrulan suratı aileyi bir anlığına durgunlaştırdı.

Zaman duruldu, Vural Bey sakinleşmek adına derin nefesler alırken... ince çizgi koptu!

Sarp beklenmedik bir anda komidinin üzerindeki çakıyı eline alıp babasının boğazına sapladı.

Düşünmek ne güzel nimet öyle değil mi? Bunu kullanmak ise ne büyük marifet. Fakat keşke dedirten o sözcükler keşke, 'keşkeye' bağlı olmasa.

Evde birbirine girmiş acı ve korkulu çığlıklar Sarp'ı kendine getirdi. Ama artık çok geçti, beraber beğenip aldıkları beyaz halı, Vural Bey'in kanı ile renklenmişti. Halıdaki beyaz gül desenleri ise adeta canlanmıştı.

Nazan Hanım yerde yatan kocasının yanına çöküp kafasını kucağına koydu. Tek ve son aşkını kaybediyordu, bunu iyi biliyordu, o artık son saniyelerini yaşıyordu. Derinden hissediyordu acısını. Yapacak pek fazla bir şey kalmamıştı.
Sarp duvarın dibine çökmüş ellerindeki kandan temizlemeye çalışıyor ve kendi kendini avutuyordu. Başka çaresi varmıydı ki?

"Ben yapmadım, hayır! Ben yapmadım. B-baba ölmedin, hayır hayır b-ben öldürmedim. Ben yapmadım. Hayır ha-"

Nazan Hanım'ın kulaklarına inen uğultu tüm sesleri kesti. Şuan sadece onun için kocası vardı, ölmek üzere olan kocası. Yapması gereken son görevini yapıp kocasına elveda öpücüğünü verdi ve,

Tozlanmış AnılarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin