Hayat beş kelime,iki heceden oluşan ama sadece acı barındıran sınavdır.''Ne ekersen,onu biçersin'' diye Atasözü vardır ya hani.İşte bu hayatın sınav olduğunun kanıtıdır.Allah seni içinde kötü barındıran her şeyle,kazanamayacağın savaşlara sokup ektiğini biçtiriyor.Eğer karşı gelmezsen ve sınavı kazanırsan mutlu bir hayat yaşarsın.Ama kazanamazsan hayat sana zehir olur.Ben bu sınavı doğduğum doğduğum gün,saat kaybettim.Annem beni o hastaneye bırakıp gitmeseydi,belki sınavı kazanır ve mutlu olurdum.
Ben Toprak Kılıç.Babasının biricik orospu yapmaya çalıştığı kızı.Küçükken,daha 12 yaşındayken babamın söylediği söz geldi aklıma.''18 Toprak.18 yaşına kadar vaktin var.O zamana kadar kızımsın.18 yaşında ise orospu'' demişti.İnanmamıştım.Hangi baba kızına kıyardı ki? Ama bugün,yani doğum günümde eve adam getirip beni ona satmıştı.''Bundan sonra ya ölürsün,yada adamın yatağına gider onu memnun edersin'' demişti.Ölümü seçmiştim.Ama sadece gülüp beni bir hiçmişim gibi fırlatmıştı.Şimdi ise hiç tanımadığım bir adamın arabasındaydım.Ölmek istiyordum.Ölüp annemi bir kere görmek istiyordum.İsmimi niye Toprak koymuştu onu sormak istiyordum.Ona benziyor muydum onu bile bilmiyordum.Babam sadece '' Tek orospuluk yönleriniz benziyor'' derdi.Ağzımı açıp tek bir söz söyleyemezdim.Çünkü biliyordum söylersem döveceğini.Susuyordum.Her zaman ki gibi şimdide susuyordum.Konuşursam eğer canımın acımasından korkuyordum.Belki babamdan bile kötü döverdi.Çünkü mavi gözlerinde acımasızlığı,alayı görmüştüm.Babam ayaklarının önüne fırlattığında ki gülüşünü duymuştum.
Araba durduğunda etrafa göz gezdirdim.4 katlı krem ve bej villanın önünde durmuştuk.Başka hiç ev yoktu.Ormandı etrafı.Bu beni daha çok korkuttu.Kaçacak yerim yoktu.Bunu şimdi anlamıştım.
Mavi göz arabanın kapısını açıp kolumu tutup dışarı yere fırlattı.Yüzümü toprağa vurunca hissettiğim acı tarifsizdi.Elimi burnuma götürdüğümde hissettiğim ıslaklıkla kanadığını anladım.Saçlarımda hissettiğim acı ile dudaklarımın arasından acı dolu bir çığlık kaçtı.Salak herif saçımı çekiyordu.''Bırak'' diye bağırmamla '' Emir verme lan bana'' demesi bir oldu.Ölmek istiyordum.Bu dünyadan kurtulmak,hatta hiç var olmamış olmayı diliyordum.Bida o babam denilecek adamı görmemek istiyordum.
Saçımı bırakmış,kolumu-moraracağına eminim-sıkarak ayağa kaldırdı.
''Ben sana o kadar para ödedim.Bumu karşılığı?''demişti ama duymamazlıktan geldim.Ah baba hiç mi sevmedin beni? Hiç mi acımadın beni bu vicdansız adama satarken?
Zar-zor yürümeye çalışıyordum.Canım o kadar çok acıyordu ki her adım attığımda diz kapaklarım kırılmış gibi hissediyordum.Evden içeri girdiğimizde yanımıza bir adam geldi.''Hoş geldiniz efendim'' diyerek mavi gözlünün ceketini çıkardı ve gözden kayboldu.Mavi gözlü en fazla 25 yaşında olmalıydı ve adam ise 40 yaşlarında duruyordu.Kendinden yaşça büyük birine nasıl iş yaptırabilirdi? Hayatım boyunca hep iyi biri olmaya çalışmıştım.Babam okumama izin vermemişti.Liseyi açıktan okuyarak bitirmiştim.Zaten hiç okuma meraklısı da olmamıştım.Çünkü okuyamayacağımı bile bile heveslenmek istememiştim.Ağabeyim vardı bir tane ve 5 yıl önce trafik kazasında kaybetmiştim.Öz Ağabeyim değildi.Babamın annemi aldattığı kadınlardan olan birisiydi ama herkese öz ağabeyim derdim.Onu kaybettiğimde hissettiğim acı tarifsizdi.Onunla birlikte kalbimin yarısı da gitmişti.Ağabeyim olsa böyle olmazdı şimdi.Ben ilk ve son ağabeyim öldüğünde ağlamıştım.Bir dahada yemin etmiştim ağlamamaya.Güçsüzlük olarak görmezdim ağlamayı ama acılarımı hafifletmiyor ise niye ağlayayım?
Mavi gözlünün kolumdan tutup çekmesiyle düşüncelerimden sıyrıldım.Zorla merdivenlerden çıkarmaya çalışıyordu.Aslında ''çık'' dese kendimde çıkardım.Şuan direnecek halim yoktu çünkü.
Merdivenlerden çıktığımızda sağda ki ilk odaya girdik.Odada bir yatak,çalışma masası,gardolap ve deri bir koltuk vardı.Sırtımdan ittirerek yatağa oturmamı sağladı.''Benim adım Deniz Yücel.Bu evin sahibiyim.Bundan sonra bu evde ve benimle kalacaksın.Sözümden çıkarsan canını acıtmaktan çekinmem'' dedi ve odadan çıkıp gitti.Şaşkındım hemde çok.Ne yapmam gerekiyordu,ne demem gerekiyordu bilmiyordum.Ayağa kalkıp odanın içindeki kapıya doğru ilerledim.Kapıyı açtığımda banyo olduğunu anladım.Aynanın karşısına geçip yüzüme baktım.Ağlamama rağmen gözlerim kırp kırmızıydı.Burnumda kurumuş kan vardı.Çeşmeyi açarak silmeye başladım.Ardından avucuma bir miktar su alıp dizlerimi ıslattım.Kanın azda olsa gittiğinden emin olunca,musluğu kapatıp geri odaya döndüm.Yatağa oturup düşünmeye başladım.Ne olacaktı bundan sonra? daha önce hiç görmediğim birisinin evinde kalıyordum.Adını bile yeni öğrenmiştim.Deniz.Bir insanın ismi bu kadar mı uyardı kendisine.Gözleri de deniz gibiydi.Mavi.Ama aynı zamanda da deniz gibi derindi.Baktıkça boğuluyordu insan.İçine çekiyor,insana yalnız olduğunu hissettiriyordu.
Odadan dışarı çıktığımda içimi bir korku kapladı.Belki kimseye görünmeden kaçabilirdim.Yavaş ve sessiz adımlarla aşağıya inmeye başladım.Salondan sesler geliyordu.Merdivenin tam karşısında kapı vardı.Oraya varabilmem için salonun önünden geçmem gerekiyordu ve işim oldukça zordu.Derin bir nefes alıp kapıya doğru koşmaya başladım ama salonun kapısından çıkan ayağa takılıp yere düşene kadar.Dizlerim ve dirseklerim yere çarpınca çığlık attım.Canım çok acımıştı.''Kaçabileceğini mi sandın küçük fare? Babanın borcu ancak sen ile ödenirdi ve ödedi de.Bundan sonra sen benimsin ve 2 gün sonra nikah kıyılacak.Babanın ölmesini istemiyorsan uslu durur dediklerimi yaparsın Müstakbel karıcığım''dedi.Ayağa kalkarak bağırmaya başladım.''Hayır seninle evlenmeyeceğim.Seni istemiyorum tamam mı?'' dememle suratıma tokat yemem bir oldu.''Sana fikrini soran yok.Şimdi yukarı çık ve uyu.Yarın alışverişe gideceksin nikah için''dedi.Koşarak merdivenleri çıkmaya başladım.Odaya girince kapıyı sertçe kapattım.''Getirtme lan beni oraya!''diye bağırdı aşağıdan.Dağ ayısı ne olacak.Ah baba ah neler açtın başıma.Gidip yatağa yattım ve uyumaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TOPRAK KOKUSU
Fiksi RemajaBazen su olup buharlaşmak isterdim.Bazen ise ateş olup kor olabilmeyi.Ama o bana Toprak olmayı öğretmişti.Kendi benliğime sahip olabilmeyi ve suya da ateşe de dayanabilmeyi.