Aşk Üzerine: Kadınlar, Adamlar ve Sokak Arası Yalanlar

3 0 0
                                    

Nedense sevgi denen zıkkım, cümlelerde kullanılmaktan öteye geçmedi. Kadınlar sevdi, adamlar sevdi, hiç biri mutlu olamadı. Ne menem bir boktu ki bu duygu; kimse beceremiyordu. Tek ayağı üstünde, ipte yürüyen cambazı getirsen, tepe taklak düşerdi aşkın üstünden.


Korkularımız vardı mesela her birimizin. Kaybetmeye dair korkularımız. Daha kazanmadan kaybediveriyorduk bu yüzden. Aldatılmak üstüne kurduğumuz fanteziler... Biz aslında kendimizi aldatıyorduk.


Yalnızlığı mesken belleyip, açıyorduk avuçlarımızı dilenci misali. Avuçlarımıza bedava sevgi bırakacak bonkör yürekli insanlar bekliyorduk. Derinden bedavacılık yapıyoruk anlayacağınız. Belki, aşkın beleş olmadığını bilmemekti ayıbımız. Bu yüzdendi geride bıraktığımız, dağlar misali kayıbımız.


Sevmeyi çok kolay zannettik defalarca. Çünkü hep masallarla büyütülüyorduk. Sen, ben, o, siz, biz, onlar. Hepimize aynı teraneyi yutturuyorlardı. Kolayca yutuyorduk da zokayı. Çünkü insanlar yalnızdı. Koca kainatta binlerce yalnız insan. Sevmek ve sevilmek çok kolay olmalıydı buna göre.


Sonra bununla da yetinemedi zibidi yüreklerimiz. Zil takıp oynayarak, sevişmelere yeltendi. İki beden bir olsun diye hallendik uçkurumuzu elimize alıp. Sevişmek... Kan ter içinde. Bir bedenden diğer bedene akarak. O kadar ki, birbirimize sırtımızı dönüp uyumalarımızla noktalandı hepsi de.


Ve kavgalar. Aşkın tuzu, biberi diye saçmaladığımız detaylar. Birbirimizi yağmalayan korsanlar misali, acımasızca indirdiğimiz darbeler. Yıkılmalar ve parçalanmalarla süslü aşkları yarattık. Öyle pisliğimize buladık ki sevgiyi, arsızlaştıkça parçaladık, parçaladıkça mahvettik.


Bu yüzden yalnızlığımıza ekmek banıyoruz, günün hiç ağarmadığı sabahlarımızda. Vedalar ve elvedalarla süsledik duvarlarımızı. Tek başımıza, kör karanlık odamızda, onlara bakıp bakıp iç çekiyoruz.


Hayaletlere MektuplarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin