Shelley, bir hızla arabasına atlayıp Dylan'ın evinin önüne geldiğinde içinde bir korku oluştu.
O zamandan sonra Dylan'ı hiç görmemişti. Evinin önüne gelmişti, kapıya çıkmamıştı; aramıştı ama açmamıştı. Sadece mesajlaşmışlardı.
Kapının zilini çaldı. Derin bir nefes alıp kafasını eğdi.
Korkuyordu, çekiniyordu, heyecanlanıyordu. İçeriden gelen ayak seslerini duydukça nefesi hızlandı.
Kapı açıldığında bir anlığına nefesi kesildi.
-"Shelley?"
Britt'in yorgun sesi ile kafasını kaldırdı. Karşılaştığı mavi gözler ona merakla bakıyordu.
İkisinin de birbirlerini görmeyi beklemediği aşikardı.
-"Ben... Haberleri gördüm. Ardından Dylan'a mesaj attım, gördü ama cevap vermedi. Merak edip geldim."
Britt'in gözlerinden sönen merak ifadesi yerini rahatlamaya bıraktı.
-"Sen gelmeden beş ya da on dakika önce bir adam getirdi Dylan'ın telefonunu. Dün gece bardaymış. O bakmıştır mesajlara... Kim bilir başka nelere bakmıştır?.."
Britt hafifçe kıkırdarken Shelley de zoraki bir biçimde güldü.
-"Anladım..."
Birden aralarında oluşan sessizlik üzerine Britt geri çekildi.
-"İçeri gelmek ister misin?"
Zoraki bir biçimde yutkundu. Britt ona sevgiyle bakarken kendini yerin dibinde hissediyordu.
-"Hayır... Sen varsın, bana gerek yok... Görüşürüz..."
Britt kafasını sallayıp içeri geçerken Shelley kalbi kırık bir şekilde gitti.
Bu bölüm texting değildi ama olsun :)
Bu arada... Yorum atsanız fena olmaz hani...
Multimedia *-*
-Cerre
