Ceren'e gelirsek gün boyunca hiç sırasından kalkmamış asık suratla oturup kalmıştı. Zil çalınca da çantasını alıp gitmişti.
Çıkışta Adnan geldi yanıma. Adnan, Ceren'in en yakınlarından ve benimde o grupta kendime en yakın hissettiğim insan. Sempatik bi duruşu olması onu cana yakın kılıyor. Otobüs durağına kadar benimle yürüdü. Nihayet durağa vardığımızda Ceren'in neden böyle olduğunu sordum. Bunu sorarken biraz çekinsem de iç sesim "sor, sor!" diye baskı yapıyordu ve ben bu baskıya yenik düşmüştüm. Hislerimi anlıyormuş gibi baktı bana Adnan. O an çok utandım. Sonra başladı anlatmaya.. Meğer Ceren'in erkek arkadaşı varmış ve bugün onu terk etmiş. Üstelik sebepsiz yere. "Kıyamam, nasıl da üzülmüştür şimdi" diye konuşan iç sesimi susturdum ve bakışlarımı Adnan'a çevirdim. Hiç yorum yapmadım ama o bakışlarımdan anladı ne demek istediğimi, ne hissettiğimi. Tam da o an hayal kırıklığına uğramış gibi hissediyordum kendimi. Demek benim Ceren'im, bu sabaha kadar başkasının Ceren'iydi öyle mi? Canım yanıyordu ve ben buna engel olamıyordum. Saçmalık!Otobüsün gelmesiyle, Adnan'ın bana acılı gözlerle bakışlarından kurtuldum. "Acımalıydı çünkü acınacak haldeydim. Tanışalı iki gün olsa da ondan hoşlanmış hatta düpedüz aşık olmuştum. Ama o başkasına aşıkmış." Ah ne zor şey sevdiğinin başkasını sevmesi.. Off kafamın içinde susmaları için yalvardığım sesler var. Susturamıyorum. NEDEN?!
O akşam çok düşündüm ve Cerenle konuşmaya karar verdim. Ertesi gün okula gider gitmez ilk işim onunla konuşmak olacaktı. Peki ya ne konuşacaktım? Belki hislerimi direk yüzüne söyler, belki de telefon numarasını isteyip mesaj olarak atardım. Nasıl olursa olsun bunu yapmalıydım..