Günlerden Pazar. Son zamanlardaki acı hala yüreğimde. Nasıl başaracağım, annesiz nasıl yaşanır bilmiyorum. Hayatımdan bir kişi daha eksildi. Oysa ''seni asla bırakmayacağım'' diyen ilk kişiydi annem. Tutmadı sözünü tutamadı o acımasız hastalığı aldı onu elimden. Kanseri yenemedi yeterince zordu zaten hayatı, günden güne daha da eridi gözlerimin önünde ve beni tek başıma bıraktı. Şimdi yemek yiyemez, su içemez bir haldeyim. Günden güne kilo kaybediyorum bu şekilde giderse benimde hastalanacağım kesin. Ne yaparsam yapayım olmuyor, annemsiz hayata alışamıyorum. Ne zaman canım yansa sarıp sarmalayacak, derdimi kendi derdi gibi dinleyecek biri yok artık. Bir tek Ozan kaldı ''seni asla bırakmayacağım '' diyen. Bu söylediğine kendi bile inanmamıştır eminim.
Bu düşüncelerden sıyrılıp sıcak bir kahvenin iyi geleceğini düşündüm. Zihnimi birazcıkta olsa sert bir kahvenin açacağını düşündüm. Tam kahvenin suyunu koymuştum ki Ozan aradı.'' Bu gün yanına gelemeyeceğim, işlerim uzadı. İlaçlarını almayı ihmal etme, kendini toparlamaya çalış hayatım'' dedi. Buz gibi aşktan uzak sesiyle. '' peki, görüşürüz.'' Deyip telefonu kapattım. Kahveyi hazırlayıp masanın üzerine koydum. Bu arada masanın üzerinde duran günlüğüm dikkatimi çekti. Bu son yaşadıklarımı yazıp yazmamak konusunda kararsız kalsam da kalemi ve defteri elimde buldum. Yazmak belki de iyi gelecekti. Annem öldükten sonra uzun süre kimseyle doğru düzgün konuşmamış, her şeyi içime atmıştım. Boştu zihnim hem de bomboş. Kimsenin '' başın sağ olsun, üzülme geçecek '' demesini istemiyordum. Geçecek bunu bende biliyorum ama bazı acılar yaşanmalı, üstü kapatılıp aklımızın bir köşesine hapsetmemeliyiz. Tabiki ölenle ölünmüyor ama ölen kişi eğer annenizse en değerli varlığını, arkadaşını ve sırdaşını kaybediyor insan. Bu yüzden birileriyle konuşmak yerine yazmanın iyi geleceğini düşündüm. Sadece içimde bir burukluk vardı. Bu defterde onlarca şey yazmasına rağmen annemin ölmeden önce kalan son gücüyle sıktığı elim ve dudaklarından çıkan '' üzgünüm kızım, seni tek başına bırakıyorum '' dediği son kelimeleri mi yer alacaktı? Ne olursa olsun yazdım, yazdım, yazdım... Kafamı kaldırıp saate baktığımda oldukça geç olmuştu. Yapılacak her hangi bir işim olmadığı için rahattım ama uykumun geldiğini fark ederek buz gibi yatağıma girerek ürperdi içim , ısınmaya başlayınca usulca uykunun huzuruna bıraktım kendimi.
Gözlerimi actığımda saati görmemle şaşırdım bu kadar saat nasıl uyumuştum. Başım deli gibi çatlıyordu, hemen kalkıp banyoya koştum, suyun o soğuğa yakın serinliği ile kendime gelmeye çalıştım. Az da olsa iyi gelmişti sanki. Bir şeyler yiyip biraz kitap okumak ve kafamı dağıtmaya çalışmaktı niyetim. Derken Ozan aradı '' geliyorum bir saate yanında olurum '' diye. Gelmesini istiyor muyum? Immm hayır. Ne fark eder ki yapabileceğim bir şey yoktu ve Ozan istemesem de gelecekti. Annemin hatırı vardı, katlanmak zorundaydım Ozana ama biliyorum sevgi olmadan, aşk olmadan bir ilişki yürümez. En azından mantıklı düşünüyorum diyip bu oyunu ben sürdüremem. Annemi anlıyorum hayatımda kimse kalmadığı için Ozanı istiyordu. Kafama koymuştum bitecekti sadece Ozan ile bu durumu konuşup, kendi yoluma bakacaktım. Kimseye ihtiyacım yok benim. Tek başıma da olsam da bu hayat benimdi.
İlk romanım bu arkadaşlar inşallah beğenirsiniz. Desteklerinizi bekliyorum.
Yorum ve beğenilerinizi bırakırsanız çok sevinirim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİ SENSİZ BIRAKMA
RomanceKimileri hayata gözlerini açarken açılırdı şans kapıları. Kimileri ise daha doğar doğmaz karşı karşıya kalırdı hayatın zorluklarıyla. Selini de zorlu bir hayat bekliyordu. Önce babası gitmişti hayatından daha sonra annesi. Yapayalnız kalmış genç bir...