İkilem

4.7K 63 15
                                    

Justin , ikilem arasında kalmıştı..Ya delicesine sevdiği kadınla yoluna devam edecekti..Ya da her şey burada , başladığı yerde bitecekti..

J: Selena..Ben bilmiyorum. Bana biraz zaman ver. Belki böylesi ikimiz içinde daha iyi olacak.

S: Eğer daha iyi olacaksa..Peki.Ama şunu unutma Justin. Seni sonsuza dek bekleyeceğim.

J: Seni evine bırakmamı ister misin ?

S: Ben giderim. Teşekkür ederim. Dedi Selena titreyen sesiyle.

Son kez Justin’in gözlerinin içine baktı ve yürümeye başladı.Biliyordu bunun son görüşmeleri olduğunu..Anlayabiliyordu.Her ne kadar istemese de bırakmıştı sevdiği adamı..Onun da bir gururu vardı.

Hafifçe çiselemeye başlayan yağmur göz yaşlarını kamufle ediyordu.Bu iyi bir şeydi.En azından paparazzi bunu fark edemeyecekti.

En zor zamanlarında yanında olan arkadaşını aramaya karar verdi.Telefonunu eline aldı ve ekranda ‘ikisinin’ resmini görünce telefonu sinirle yere fırlattı. Daha fazla dayanamayıp yere yığıldı.

Onu fark eden insanlar şaşkınlıkla ona bakıp 911’i aradılar.15 dk. sonra ambulans gelmişti. Selena’yı sedyeye yatırıp hastaneye götürdüler.

Selena ise rüya görüyordu.Hiç uyanmak istemeyeceği bir rüya..Justin vardı yanında.En  güzel gülümsemesiyle bakıyordu ona.Saçlarını okşuyordu.Selena’da gülümseyerek karşılık veriyordu ona.Yavaşça doğruldu ve sıkıca sarıldı sevgilisine..Kokusunu ciğerlerini yakana kadar içine çekti.Justin’de onun sarılmasına karşılık verdi.

Justin,yaptığı davranışı tartıp duruyordu.Bu ilişkinin daha fazla yürümeyeceğini anlamıştı.Sürekli kavga edip,sürekli yaralanıyorlardı.Çoktan eve gelmiş;havuzun başında birasını yudumluyordu.Aklına Tish’i aramak geldi.Her zaman onu mutlu etmesini bilen biricik arkadaşını.

Cebinden telefonunu çıkardı ve Tish’i buldu.

--- TISH ---

Düşüncelerini Nicole Scherzinger – Don’t Hold Your Breath sesiyle ayrıldı..Telefonu çalıyordu. Yavaşça masanın üstündeki telefonu aldı ve arayanın kim olduğunu görünce gülümsemeden edemedi..

Justin arıyordu.Yanında kendini mutlu ve huzurlu hissettiği tek insan.Büyük bir neşeyle telefonu açtı.

J: Tish ?

T: Efendim Justin ?

J: Bugün biz de kalabilir misin ? Kendimi hiç iyi hissetmiyorum.Sana ihtiyacım var.

T: Tamam.Ben eşyalarımı hazırlayayım.

J: James’i yollarım.

T: Peki.Görüşürüz.

J: Görüşürüz.

Her zaman böyle olurdu.Justin Selena’yla kavga ederdi.Teselli Tish’in kollarında bulurdu.Tish alışmıştı artık. Küçük çantasının içine gerekli malzemelerini ve günlüğünü koydu.

Odasının kapısını kilitledi ve merdivenlerden aşağıya inmeye başladı.

A(Anne) :Tish ? Nereye gidiyorsun ?

T: Justin’de kalmaya gidiyorum.Sanırım yine Selena ile kavga ettiler.Birazdan James gelecek Anne.

P(Paul-Babası ) : Ona ne zaman ‘anne’ demeyi öğreneceksin. ?

T: Bu konuyu haletliğimizi sanıyordum.Annemden başka kimseye ‘anne’ demeyeceğimi daha önce söylemiştim.

A: Benim için sorun teşkil etmiyor Paul. O haklı.

P: Bunu seninle tekrar konuşacağız o zaman küçük hanım.

J: Tish!!Tish!! Nerdesin !? dedi Jake merdivenlerden inerken.

T: Salondayım Jake!

J: Nereye gidiyorsun bakalım ‘küçük kardeşim’ . Benden izin aldığını hatırlamıyorum.

T: Justin’in yanına gidiyorum ‘küçük kardeşim’ . Senden izin alacakta değilim.

J: Selam söyle.

T: Baş üstüne. !

P: Tamam çocuklar.!Kesin ar-

Paul’un sesini korna sesi böldü.

T: Ben gidiyorum.!

 Çantasını kaptığı gibi dışarı çıktı Tish.Bazen bunalıyordu o evde.Az önce olduğu gibi duvarlar üstüne üstüne geliyordu. Annesi öldüğünden beri böyleydi.Evet Tish’in annesi öldü.Babası Paul’da Anne ile evlendi.İlk başta bu ilişkiye karşı çıksa da sonradan kabullenmişti.Hem Anne hiçte kötü biri değildi.En az annesi kadar yakın olmaya çalışıyordu Tish’e..

 James’in uyarısıyla geldiklerini fark etti Tish.James hızlı bir şekilde arabdan inip Tish’in kapısını açtı.Tish teşekkür ederek arabadan indi ve eve doğru yürümeye başladı.

Gök Kuşağı (Rainbow)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin