Sessiz

445 19 4
                                    

-Yeni bölümler her hafta sonları gelecektir. -

Derin Sertdemir

    Ankara ayazı, tüm sertliğiyle. le tokat gibi vuruyordu bedenime .
Bedenimin her zerresi soğuktan şikayet ederken zihnimde yankılanan düşünceleri alıp götürüyordu sanki. Düşünceler rüzgar gibiydi, tüm sertliğiyle çarpıyor üşütüyordu. O rüzgar geçse bile üşütmeye devam ediyordu. Düşünceler de böyleydi işte. Biri geliyor, ve tüm zihnimin içinde dolaşıyordu. O düşünce ise hala üşütmeye devam ediyordu. Ankarayı bu yüzden seviyordum işte. Soğuğu rahatlatıyor gevşetiyordu beni. Gecenin bir yarısında, bir bankta, soğuk bedenimin her hücresini hissizleştirene kadar oturuyordum. Cebimden sigara paketini çıkararak çakmağı aramaya başladım. Cebimde aradığımı bulamayınca bir küfür savurdum ve elimdeki sigarayı ileriye doğru, karşımdaki çocuk parkına attım. Bir sigara gibiydim işte. Ateşim yakılmayınca bir hiçtim. Ateşim yakılınca da, kısa süreli huzur veren, insana ölesiye bağımlılık yapan bir zehirdim. Yavaş yavaş ölüme doğru götürürdüm. Bir taneden bir şey olmaz diye başlardınız. Sonra bir tane daha.. Ve bir tane daha. Beni düşüncelerimden sıyıran ileride,zeminden gelen tok, ayak sesleriydi. Başımı kaldırmadan dinledim sadece. Gittikçe yaklaşan ayak sesinin sahibine bakmak için başımı yavaşça kaldırdım. 50-60 yaşlarında tahminimce banklarda sabaha kadar içip sabahlayan adamlara benziyordu. Gözlerinin çevresindeki kırışıklıklar yorgunluğun ve bitkinliğin simgesiydi sanki. Adam tam önümde durmuş, öylece bana bakıyordu. Konuşmak için derin bir nefes aldı.

" Bu saatte buralar pek tekin değildir be evlat. Her türlü it kopuk olur burda. Evin burdan çok daha güvenli emin ol."

Samimi olup olmadığını anlamak için gözlerinin tam içine baktım. Saf dürüstlük ve tecrübe akıyordu gözlerinden. Saf iyilik... Başımı hafifçe onaylarcasına salladım. Ve konuşmaya başladım.

" Çakmağınız var mı acaba ? "

Adam elini paltosunun cebine daldırarak bir çakmak çıkardı. Ve yanıma belli bir mesafe koyarak oturdu. Çakmağı alırken teşekkür maksatıyla hafifçe gülümsedim. Yapmacık olmamasına özen göstermiştim. Ne kadar başardıysam artık. Cebimden sigara paketini tekrar çıkararak rastgele bir dal aldım. Zehiri dudaklarıma yerleştirdim. Bir elimi sigaranın yan tarafında siper ettim ve ateşi yaktım. Dudaklarım susuz kalmış gibi sigarayı sararken huzurlu hissediyordum. Zehiri yavaş yavaş içime çektim. Duman ağzımda dolanıp dışarıya çıkmak için dudaklarıma yöneliyordu. Bir kısmını içime çekip bir kısmını dışarı üflüyordum. Sigarayı iki parmağımın arasında ustaca sallayarak sigara külünü silkeledim.

Yanımdaki adamı incelemeye başladım. Hayatın iniş çıkışlarından, acımasızlığından çökmüş gibi duruyordu. Geniş omuzlarının üstünde kalın, mat siyah bir palto vardı. Omuzlarının hemen üstünde ki başı öne doğru eğilmiş düşüncelere dalmıştı. Başının üstünde ki siyah şapka, uzun yıllar kullanılmış gibi , eskimiş, yırtılmıştı. Adamı incelemeye bıraktım ve konuşmaya başladım.

" Saatin kaç olduğunu biliyor musun dayı ? "

Adam düşüncelerinden sıyrılarak cebindeki saati çıkararak bana baktı.

" 3' e geliyor evlat. Hadi sen evine git artık, benim kimim kimsem yok. Beni merak edecek biri de yok anlayacağın. "

Benimde yoktu. Acıyla tebessüm ederek başımı öne eğdim. Yetimhaneden çıktığımda 18 yaşındaydım ve şimdi 22 yaşındayım. 4 yıldır yalnız yaşıyordum ve beni merak edecek kimse yoktu. Annemin yaşayıp yaşamadığını bile bilmiyordum, bundan 16 yıl önce bir kış günü yetimhaneye zorla getirildiğimi düşünürsek de beni merak edecek bir ailem yoktu.

" Beni de merak edecek kimse yok. Aslında bugün burda sabahlamayı düşünüyorum. Benimle sabahlamak ister misin, dayı ? "

Adam, benim gibi acıyla gülümsedi. Koyu kahverengi gözleri şefkatle dolmuştu. Teselli vermek istercesine uzun kırışık parmaklarını koluma götürdü. Bir baba şefkatiyle sıvazladı. Normalde insanlara kolay kolay alışmazdım, hatta hiç alışmazdım. Arkadaşım diyebileceğim iki kişi vardı ve onlar da yanımda değillerdi. Ama bu adama alışmıştım, sevmiştim bu kadar kısa sürede. Adam başını onaylarcasına salladı. Mutlu olmuştu. O da benim gibi yalnızdı.

*

Adının Çetin olduğunu öğrendiğim adam, 52 yaşında, bir zamanlar polislik yapan, sevdiği kadın için mesleğinden vazgeçen kendi halinde bir adamdı.
Anlattığına göre aşık olduğu kadınının babası Ankara'nın ileri gelen mafya babalarından olduğu için bu evliliğe karşı çıkmış. Ancak Çetin abi aşık olduğu kadından vazgeçmemiş ve onunla evlenmiş. Kısa süre sonra kadın hamile kalmış ve doğum yaparken ölmüş. Kadınının babası ise 5 yaşındaki çocuğu alıp sırra kadem basmış. Ayrıca Çetin abi de mafya babasına yardım ve yataklık ettiğinden işinden alınmış.
Bunları anlatırken gözleri dolmuştu. Peçeteyle gözüne gelen damlayı siliyor fakat tekrardan bir damla daha geliyordu. Göz yaşlarını durdurmak için peçeteyi gözüne bastırdı. Daha sonra bana doğru baktı.

" Bu koca ihtiyarın kimsesi yok. Ya sen evlat ? Senin hikayen ne ? "

Konuşmak için bir nefes alıp boğazımı temizledim. Çetin abi bana beklentiyle bakarken anlatıp anlatmamak arasında ikilemdeydim. Daha önce kimseye anlatmamıştım. Bana kimsenin yetimhane kızı diye acımasını istemiyordum çünkü. En dayanamadığım şey de buydu işte. Ama bir yanım da anlatmak istiyordu, sanki anlatınca hepsi geçecek ve bir daha konusu açılmayacak gibi. Bu adamı sevmiştim, sadece güvenmeli miydim onu bilmiyordum. Herşeyi bir kenara bırakıp anlatmaya başladım.

" Bundan 16 yıl önce, bu parkta otururken babamın öldüğü haberi geldi. Babam intihar etmişti, annemden ise hala hiçbir iz yok. Akrabam da yok diye biliyorum, amcam vardı bir aralar ama o da beni kabul etmedi, kimse beni istemiyor hayatında, haklılarda. Kim annesi kayıp, babası ölmüş 6 yaşında ki bir çocuğu evinde barındırmak ister ki. Kızmak istiyorum içten içe , kızamıyorum. Haklılar çünkü. 6 yaşımda bu parktan alınıp yetimhaneye gittim o gün. 2 Kasım günü, babam ölmüş, annem kayıplara karışmıştı. Etrafımdaki herkesin bana bakışı bile değişirken tüm arkadaşlarım beni bırakıp gitmişti. Alay konusu olmuştum hayatım boyunca. Dışlanmıştım hep, küçümsenmiş, acınmıştım. İlkokul, ortaokul, lise zamanlarımda. En çok da bir insanın bana acıması koyuyor be Çetin abi. Delirme noktasına geliyorum, kontrol altına alamıyorum kendimi. Çıldırıyorum. Etrafında bir kişinin bile seni sevmemesi, küçümsenme korkusu büyüyor, bir delik açıyor kalbimde. Her bıçak darbesinde biraz daha açılıyor, kalbim yok oluyor. Duygularım, hislerim köreliyor, kusamıyorum içimdeki lanet düşünceleri. Bu ağrıyla yaşıyorum hayatımın her salisesini. Ben böyle bir insan değilim be Çetin abi. "

***

Arkadaşlar öncelikle herkese merhaba ! :) Bölümleri aksatmamak için uğraşacağım, her hafta sonu gelir, uzunluğu vote ve yorumlara bağlı. Bu bölüm tanıtım amaçlıydı yani karakterimiz kendini anlattı falan filan. Bu yüzden kısa oldu ve benim ilk hikayem olacak, umarım beğenirsiniz. Beğendiyseniz vote ve yorumlarınızı bekliyorum, beğenmediyseniz yorum veya mesaj atarak önerilerinizi sunabilirsiniz, dikkate almaya çalışacağım ^^

Ve son olarak profilimde bölümle ilgili bilgiler paylaşacağım, beni takip ederseniz bildirim gelecektir. Görüşmek üzere :)

UnutamadımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin