Playlist: The Pretty Reckless - Blame Me
''Bir dost kaybettim yine, bir dost kaybettim,
Bu hikayenin nasıl devam edeceğini biliyorum.''
xxx
"Üzgünüm, Tony. Biliyorsun ki eğer başka bir seçeneğim olsa bunu yapmazdım. Ama o benim arkadaşım." Steve, Tony'nin gözlerinin içine bakarak bunları söylediğinde hırpalanmış adam, kalbinin parçalandığı iliklerine kadar hissetti. Zırhından gözükmeyen yüzü kalp kırıklığını, üzgünlüğünü, öfkesini ve en çok da hayal kırıklığını gösterirken, Tony'nin tek yapabildiği şey yutkunmak ve tek bir şey söyleyebilmek oldu.
"Ben de senin arkadaşındım.." Ne kadar saklamaya çalışsa bile sesindeki ton bütün duygularını ele vermişti. "Yalanlar buraya kadarmış," diye düşündü Tony, önündeki sarışın adamın gözlerinden bir şeyler okumaya çalışırken. Ama Steve gözlerini kaçırıp bir şey söylemedi, yıkılmış iş adamı tekrar yüzüne bir darbe yemiş gibi oldu. Zırhının içinden çıkarken Steve kafasını tekrar kaldırdı ve bu sefer Tony'nin yara bere olmuş yüzüyle, ayakta zar zor durabilen bedeniyle karşı karşıya geldi.
Hepsi benim eserim..
"Bak ne diyeceğim," Tony iç burkucu bir şekilde gülümsedi, "Hadi her şeyi unutayım. Bütün yaşadıklarımızı unutayım ve şu an, kaldığımız yerden devam edelim. Ne dersin?'' Tony bir adım atınca Steve'in arkasında, Tony'e doğru silahını doğrultmuş Bucky biraz kıpırdandı.
''İlk tanıştığımız zamanı, minik atışmalarımızı, birlikte savaşıp birbirimizi koruduğumuzu, seninle hafiften dalga geçişlerimi, öldüğümü sandığımda; gözlerimi ilk araladığımda senin mavilerini görmemi, küfrettiğimde 'Diline dikkat et!' demeni, Clint'in evinde oda kalmadığı için aynı odada uyumak zorunda kaldığımızı ve bütün gece boyunca senin horlamanı çekmemi, zor durumda kaldığımda bana hep cesaret vermeni, " Tony bir adım daha yaklaştı,
"Seni aslında ne kadar sevdiğimi unutayım."
Genç adam şaşkınlıkla kaşından kan damlayan adama bakarken, Tony'nin hafif gülümsemesi yavaşça sırıtmaya ve kahkahaya döndü. Terden ve kandan yapış yapış olmuş saçlarını ellerinin arasına alırken kahkahası sinirli bir hale dönmeye başlamıştı.
''Tanrım, gerçekten de seni seviyordum! Ne kadar aptalım!''
Ve bir adım daha.
''Daha fazla yaklaşırsan vururum.'' Sesi buz gibi olan metal kollu adam, silahını iş adamının titreyen bacaklarına doğrultmuştu. Tony ellerini iki yana açtı.
''Kaybedecek neyim kaldı, metal kol? Vur. Zaten bir yaşayan ölüden farksızım.''
Pat.
Ağzından hafif bir inleme kaçırırken sendeledi, düşecek gibi oldu. Şıp sesi korkutucu sessizliği bozarken, Steve dehşete düşmüş bir şekilde olanları izliyordu. Tony'nin bacağından oluk oluk akan kan, yeri parlak kırmızıya boyamıştı bile hemen.
Acı çeken adam gözlerini yumdu sıkıca derin nefesler alarak. Kafasını yavaşça kaldırdı, kendisini gözünü kırpmadan vuran adamla göz göze geldi bu sefer.
''Hala emirleri uyguluyorsun demek-''
Yine bir pat.
''Bucky! Yeter bu kadar!'' Gür sesi yankılandı mekanda mavi gözleri korkuyla bakan adamın. Silahını yavaşça bırakan adamın ağzını açmasına fırsat vermeden birkaç saniyede hemen yere yığılan ''eski'' arkadaşının yanında bitmişti bile.
''Hey, tamam iyisin. Senin yanındayım ve-''
''Ve bunun beni rahatlatması mı lazım?'' Gözleri koyulaşmış adam acıyla bir aralar güvendiği, saygı duyduğu ve sevdiği adama baktı. ''Neredeyse beni öldürüyordun ve şu an senin yanında rahatlamam mı lazım?''
''Tony, seni öldürmek hiçbir za-''
''Canımı yakmak. Öldürmek değil ama canımı yakmak istemiştin. Ve biliyor musun Rogers, başardın da. Fiziksel olarak değil ama duygusal olarak. Neredeyse, neredeyse her şeyimi elimden aldın!'' Yakasını tuttuğu gibi ne diyeceğini bilemeyen adamı kendine yaklaştırdı dişlerini sıkarak. ''Eskiden bana güvenen kişilerin yarısı şu an benden nefret ediyor, Bruce'un nerede ne yaptığı belirsiz, Pepper dünyanın diğer ucunda, Jarvis'i önceden kaybetmiştim, Happy'den gittiği andan beri haber alamadım ve Rhodey.. '' Tony resmen tıslar gibi konuştu, ''Rhodey'i sen öldürdün. Kendi en iyi arkadaşını bulup benimkisini öldürdün.'' Yakalarını bıraktı, gözlerini yere indirerek. ''Gerçekten de beni önemsediğini zannetmiştim, Steve!'' Dudaklarından ilk defa çıkan adamın ismi, zehir gibi bir his vermişti. Gözlerini birkaç saniye sonra tekrar yavaşça ona çevirdi.
''Senden nefret ediyorum.'' diye fısıldadı yaralı adam, bu sefer gözlerini kendisini tutan sarışından çekmeyerek. ''Seni sevdiğimden nefret ediyorum."
...
Tamam, şu an bu duygusal halimle düzgün bir yazar notu yazamayacağımı biliyorum ama yine de başlıyorum.. *boğazını temizler*
Kaç aydan beri bir one shot kitabı yazma fikri aklımdaydı, kafamda bir sürü sahne uçuşuyordu ama bunları toparlayamıyordum, toparlamakta üşeniyordum ve doğrusunu söylemek gerekirse kendime pek de güvenim yoktu. Daha sonra Marvel Civil War fragmanını yayınladı, yayınladığı an serviste izledim ve o andan itibaren kafamda zaten susmak bilmeyen Steve ve Tony'nin sesi daha da arttı. Eh, ben de kendimi tutamayıp yazdım gaza gelip, açılışı ''so was i'' la yaparak.
Bölüm biraz kısa biliyorum ama gelecek bölümler daha uzun olacak, buna emin olabilirsiniz.
Ah bir de, bazı bölümler AU (Alternative Universe) olacak, önceden belirteyim.
İyi okumalar!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
darkshines || stony one shots
FanfictionDark shines, Bringing me down Making my heart feel sore Because it's good.. ... '"Senden nefret ediyorum.'' diye fısıldadı yaralı adam, gözlerini kendisini tutan sarışından çekmeyerek. '' Seni sevdiğimden nefret ediyorum."