Sabah erken uyanmıştı Eda. Uykusu kaçmıştı. Ayağa kalkmak için çok yorgundu. Ayağa kalkıp cama baktı. Güneş ışınları odasının içine kadar gelmişti. Perdeyi kapadı. Dünden bavulunu hazırlamıştı. Eda ünlü bir bloggerdı. Dünyanın her yanından fan kitlesine sahipti. Blogu için bugün New York'a gidiyordu. Üstünü değiştirdi ve telefonunun şarj olmasını bekledi. Son hazırlıklarını yaptıktan sonra evden çıktı. Havalimanına erkenden gitti. Havalimanında uçağı beklerken sıcacık bir simit yedi. Onun yanında soğuk bir limonata içti. Parayı ödemeye giderken uzun siyah bir şapka ile siyah bir kaban giyen bir adam gördü. Adam Eda'ya çarptı ve özür bile dilemeden çekip gitti. Eda bu duruma çok sinirlendi ama aldırmadı. Sinirlenmemesi gerekiyordu. Fan kitleleri tarafından tanımamak için güneş gözlüğünü taktı. Uçak için son çağrılar gelmeye başlamıştı. Eda özçekim yapıp 'Baybay İstanbul.' diye bir tweet attı. Anında retweet ve like almıştı. Uçağın içine geçti. Snapchat hesabına koymak için özçekim çekmeye çalışırken hostes yanına gelip:"Lütfen telefonunuzu uçak moduna alın." dedi. Eda hostese bakış attı.