Tatil

40 2 1
                                    

" Oh be!" Kendimi serin suya atınca rahatlamıştım. Tam tamına 1 saattir bronzlaşmak için güneşin altında yatıyordum. "Biraz daha orada uzansaydın kızarmış bir Deniz olacaktın ve bende seni yiyecektim." diye benimle dalga geçen Okan'a dil çıkartıp" benden başka uğraşacak bişeyin yokmu senin!" diye söylendim. "Ben seninle uğraşmayı seviyorum." şimdi ne demeliydim. "Yani sen safsın ya o yüzden." diyince gülüp "öyleyimdir"dedim. Ve , kahkaha atmaya başladı. Deli ya kendi kendine gülüyo. Hey bu bana salak anlamında mı saf dedi. Hızla ona doğru yüzüp su fırlatmaya başladım. Tabi o da kaçıyordu. Evet şuan havuzdayız ve hayır tabiki biz zengin değiliz ve burası bizim evimizin havuzu değil. Saat başı para alınan sitenin havuzu. İşte tam bir hayaller hayatlar.

Yarım saat suda kaldıktan sonra istemesekde sudan çıktık. Çünkü 1 saatimiz dolmuştu. Burası Buğlem'in anneannesinin şehrin dışında kalan yazlığı. Bizim maddi durumumuz normal ama Buğlem'in anneannesinin birçok oteli var ve bu yüzden durumu bizden daha iyi. Ama şımarık biri değil ve dünyanın en iyi arkadaşı hatta kardeşi de denebilir. Okan , ben ve Buğlem 2 yıl önce tanıştık. Ortaokulda Okan ve ben dönem ortasında aynı okula başladık. Benim gibi onun da deli dolu olduğunu anlamıştım. Kısa sürede Abim gibi oldu. Buğlem'le de ailemin zorla gönderdiği bir dersanede tanışmıştık. Çok güzeldi ve harika tarzıyla herkesi etkiliyordu. Belki sonraki bölümlerde söyleyebileceğim bir olay sayesinde üçümüz kardeş kadar yakın olduk. Buğlem'in ailesiyle benim ailem birbirlerini bizim sevdiğimiz kadar severler. Okan'ın ailesi ise biraz fazla katılar bu yüzden eritmemiz lazım.

*Valla geri zekalı bu çocuk.*

#sen bi sus bakıyım. Hem sen benim için sesimsin her zaman beni motive etmen lazım.

*Yok olamış bu kendi iç sesiyle kavga ediyo. Ben gidiyorum.

#he he içimden çıkıp gidersin.

*Gözlerim olsa devirirdim.

#tamam kes ne anlatıyodum ben.

Hıh evet o yüzden bizim ailemizle pek görüşmezler. Siz Buğlemlerin yazlığındaysanız Buğlem nerede diyebilirsiniz. Tahminen şu an yeni sevgilisiyle gezmekte. Bizse iki sap olarak takılıyoruz. Okan Buğlem'e tam tanımadığı kişilerle sevgili olduğu için kızardı ama herhalde o da alıştı.

"Kendime bikini almam lazım. Bu sanki eskidi." Dediğim anda Okan kaşlarını çattı. "Ne bikinisi lan giyemezsin bikini falan. Al işte üstündeki gibi mayo. Aslında size şu heryeri kapatan mayo gibi şey var ya onu almam lazım da Buğlem bana inat gider en açığını alır. Zaten zar zor mayo aldırdım." Bende kaşlarımı çattım. "Ya oha ya Buğlem olmasa giydirirsin onuda sen." Dediğimde heralde bakışı attı.
"Neyse ben duşa giriyorum. Sonra da sen girersin" diyince kafa salladı.

"Bıcı bıcı yaparım dalinle ipek gibi saçlarım..." ne var duşta söylenecek en iyi şarkı işte. Saçıma son bir kez daha şampuan döküp yıkadım ve havlumu almak için elimi duşakabinin yanındaki dolaba uzattım. Hey , cidden mi! Yine havlu almayı unutmuştum. Yine çünkü ayda iki kere istemesemde olan bir şeydi. Evde olan ve benden başka kimse olmadığı için...

"Okaaaaan!" Diye bağırdım. Koşarak geldiğini adım seslerinden duyabiliyordum. Kapıyı açacağı anda "dur!" Diye bağırdım. "İyi misin?" Diyince "evet ama yine-" cümlemi yarıda kesip "havlu almayı unuttun, tamam bekle getiriyorum."dedi.

Duşakabinin camları siyah olduğu için o beni göremiyordu ama ben onu görüyordum. Gözlerini kapatmış havluyu uzatıyordu."biraz daha öne gel." Dediğimde yerdeki Buğlem'in makyaj malzemelerine takılıp düşecekti ki dolaba tutundu. Gülerek "pardon biraz daha sağa gel." Dediğimde "başlicam şimdi..." dedi. Sonunda bir oda kadar olan tuvalette havluyu duşakabinin önüne bıraktı ve çıktı. "Saol." Diye bağırıp havluyu kendime sararak köşedeki dolaptan erkek tişörtümü ve bol eşofmanımı giyip çıktım. Güzellik mi ? Ben ve güzellik? Hahahaha no. Rahatlığı hiçbir şeye değişmem.

Okan da duşa girdikten sonra mutfağa inip yemek yapmaya başladık. O sırada Buğlem gelmişti. "Evin yolunu buldun demek!" Diye söylenen Okan'a Buğlem "hiç seni çekemem çünkü çok mutluyum." Diye cevap verdi. "Ne oldu , yoksa!" Diye bağırdım. Buğlem de bana bakıp kafasını salladı. "Evet aynen öyle." Diyince gülerek "oha kızım demek bu kesin enişte." Dedim. Okan'sa yanlış anlamış olacak ki "lan yoksa elin adamıyla bişey mi yaptın. Bak kardeşim demem-" sözünü kesip "saçmalama ya ne yapacak alt tarafı ailesiyle tanıştırmış." Diye bağırdım. "E ne diye heyecanlısınız o zaman?" Diye sorunca gözlerimi devirip "anlamanı beklemiyoduk zaten." Diye söylendim. Buğlem yanıma gelip beni çekiştirerek "hadi detayları yukarıda anlatırım." Diyince Okan gıcıklık yapıp "oldu, yemeği kim yapacak?" Dedi. İkimizde aynı anda "sen."dedik. Okan'sa itiraz edip "olmaz."dedi. Buğlem de ona meydan okuyup "o zaman gel sende dinle." Diyince Okan şirince gülümseyip "neyse canım ben yaparım. Zaten sizin eliniz hiç lezzetli diğil." Dedi ve İkimizde gülerek yukarı çıktık...

Saat 12 ye geliyordu. Tvde romantik komedi filmi bulmuş izliyorduk. Tabi Okan izlemiyordu. Telefonundan maç açmış ara sıra söverek seyrediyordu. Buğlem telefonuna gelen mesaja bakınca yüzü düştü. "Ne oldu Buğ?" Diye sordum. "Ya okulun açılış zamanı erkene alınmış. Haftaya açılıyo."dediğinde hepimizin yüzü düşmüştü. "Neyse canım , en azından artık bize milenyumlar demezler."dedim. "Dimi ya bütün sene milenyumlar diye çağrıldık." Diyen Buğlem'e kafa salladım. O sene lise 10ların çıkardığı ve anlamında küçükler ve komikler diye saçma bir şey olan bir adı bize takmışlardı. Bir sene boyunca milenyumlar diye çağrılmıştık. Bir ara hocalar bile diyordu. Artık sıradan 10.sınıflar olacaktık.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 21, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Milenyumlar-lise-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin