Vera biraz olsun dinginliğe ulaştığı uykusundan uyanmıştı üst kattaki 60'lık yaşlı kadının öksürükleriyle. Mutfağa gitti. Sersemlemiş bir şekilde parmak uçlarına çıkarak üst raftaki kahve çekirdeklerini aldı ve naif elleriyle kahve çekirdeklerini ufaladı, fincanın içine, hemen dolaptaki sütü ısıtmaya başladı ocakta.Bu arada baş ucu kitabı olan "mor salkımlı ev"i aldı. Kaldığı sayfayı açtı ve olduğu yere çöküp okumaya başladı,boşvermişlik edasıyla. Bi anda karnındaki gurultu harırlattı ona ocaktaki sütü aceleyle kalkıp sütün altını kapattı ve sütü fincana dökerek içmeye başladı tatsız ama rahatlatıcı kahvesini.Kahvesi bitince mırıldanmaya başladı karnındaki ağrıyı...Kendisine iki beden büyük olan kabanını giydi ekoseli pijamasının üstüne. ayağındaki köpekli pofuduk terlikleri umursamadan deri sırt çantasını alıp çıktı dışarı. Ne yazıkki asansör yoktu eski ama kıymetli malikanede.Kısa merdivenleri indi saçlarını düzelterek. Onu her gün böyle umursamaz,bakımsız ama tebessümlü gören büyük ada sakinleri her günkü sakinliklerini koruyorlardı o kızı ilk gördükleri ana nazaran...
