Warsaw War

191 11 6
                                    

Cevrede kasvetli bir hava vardı. Doğa sanki savaş çanlarını çalıyor gibiydi. 1 gündür yoldaydık, yol artık canımı sokmaya başlamıştı, buda yetmez gibi yol boyunca yağmur yağdı. Yağmurluğumun şapkasını kafama geçirip dışarı çıktım. Sonunda Polonya'ya gelebilmiştik, Cavuş elini karşıdaki duman bulutuna uzatarak "Şunu görüyor musunuz?" dedi, başımı salladım. "Orası Warsaw yarın güneşin doğumu ile saldırıcağımız yer, Piç kuruları herşeyden habersiz" diyerek kahkaha attı. Anlayabiliyordum, savaş psikolojisi insanı değiştirirdi fakat... bu katliamdı. Oradaki binlerce insan herseyden habersizlerdi. Sonunda kamp yerine gelebildik, kamp yerinin önündeki tabelada "Polonya'ya hoşgeldiniz, Gözünüz açık olsun" yazıyordu. Yutkunup çevreye göz attım. Kamyonetlerden inip kamp alanının ortasında toplandık. Rütbeli olduğu belli olan bir asker önümüze gelerek bize göz gezdirdi, ardından sağındaki daha düşük bir rütbeli askerin kulağına bişey fısıldadı, Asker basını ona cevirip bu yıl gönderilen bu kadar efendim dedi. Asker bize dönerek "Polonya'ya hoşgeldiniz beyler, güneşin ilk ışıkları ile beraber saldırı başlayacak bu kamp gibi sınırda toplam 16 kamp var, uykunuzu iyi alın, bugün eğitim yok serbestsiniz" diyerek çadırına çekildi. Bende kendi Çadırıma giderek silahımı temizledim, Yarın Büyük gündü hazır olmam gerekiyordu. Ocağın üstüne suyu koyarak kaynamasını izledim aslına bakarsan korkuyordum, orda ne olacağını hiç bilmiyordum. Dürbümü alıp şehirin ışıklarını izledim. Orada masum insanlar vardı.

Lewis' in dürtmesi ile aniden uyandım. Kolumu çekerek "acele et çavuş tüm bölüğü toplamamı emretti" dedi ardından bugün büyük gün şampiyon diyerek omzuma vurup çadırdan apar topar çıktı. Çadırı açmamla Tank seslerinden kulaklarım uğuldadı. Polonyalıların bu kadar sesi nasıl duymadıklarını anlayamıyorum sanki "biz burdayız" diyor gibiydik. Formamı giyerek Kamp girişinde gittim. Ortalama 50-60 kişi sarılırdık
fakat bütün bölük çok geçti. 17 yaşlarında çocuklar bile gördüm. Kamyonetlere binerek yola çıktık. arkamızdan uzun menzilli toplar geliyordu, savaşın şiddetini tahmin etmeye başlamıştım. 20 dakika sonra şehre çok yaklaşıp durduk. Dün bizle konuşan asker Telsizi alarak başlamaya hazırız kuşları yollayın dedi. arkamızdan gürültülü bir motor sesi duydum. Ağır bombardıman uçakları geliyordu, Şehirde aniden çalan siren ile irkildim. Çığlıkları duyabiliyordum. Bir uçak asagidaki uçaksavarlar tarafından düşürülerek
şehrin ortasına çakıldı. Güçlü patlayıcılar taşıdığından havaya uçtu. Arkasındaki uçaklar şehri yararak patlayıcıları Şehre bıraktı, Mürettebatın ağır makineli ile şehre açtığı yaylım ateşini görebiliyordum.
Junkers Ju 88'ler gözden kaybolduklarında arkalarında devasa bir yangın bıraktılar, Şehir alevler içerisinde yanıyordu. Tanklar kükreyerek şehre daldılar arkalarında siper alarak biz ilerliyorduk. Sağımdaki tank havan topu ile havaya uçtuğunda tökezleyerek yere düştüm. İçindeki mürettabat alevler içerisindeki metal yığınından alevler içerisinde çıkarak yerde kıvrandıktan sonra öldü. Yardım etmek istedim, fakat 100 metre ilerimizdeki izli mermi atan ağır makinalı buna engel olmuştu. Daha ilk çatışmamdı ve kalkamıyordum. Biri yakamdan tutarak beni ayağa kaldırdı. Kendime gelmemi söyleyerek tanka çıkarak karşı cepheye ateş etti. İzli mermiler tankı dövüyordu, Sonunda Topçu birliği Tank Savarları imha edebilmişti. Saklandığımız tanktan ayrılıp şehre koşturduk. Arkama baktığımda parçalanmış yüzden fazla ceset gördüm. Sokaklarda bütün gün çalıştık...

Güneş batarken tüm alman askerler yorgun ve bitkindi. Sokaklardaki çatışma seslerinin yerini çığlıklar ve ordu gibi gelen sineklerin vızıldamaları almıştı. gövdesi hasarlı bir tankın üstüne çıkmış güvenli bir yere gidiyorduk, Yarın tekrar savaşıcaktık. şehrin kuşatılmış bölümüne gelerek tanktan indik. Çavuş apartmanın kapısını kırıp içeri girdi. İçerden 2 bayan çıkarıldı. Çavuş ikisinin ellerini bağlayarak diz cöktürdü ve tek mermide kafalarına sıktı. Birşey diyecektim, fakat hiçbirşey diyemedim. Savaştaydık ve bu onlara göre normaldi. binaya girerek evin içinde dolaştım. Telefon açık kalmıştı, apar topar birini aradığı belliydi. Yatak odasına girerek yatağa uzandım. Bütün gün savaştıktan sonra yumuşak bir yatakta yatmak iyiydi... (arkadaşlar bölümü beğendiyseniz oylamayı, eksiğim varsa yorumda belirtmeyi unutmayın)

FuhrerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin