PLAN DEĞİŞİKLİĞİ

72 5 0
                                    

Bakalım annem ve babam ne tepki vericekler. Büyük ihtimal annem ona haber vermediğim için biraz trip atıcak. Ama sürpriz söylenmez. Arabayı park ettikden sonra yavaşça kapıya ilerliyorum. Anahtarımı çıkarıp sessizce kapıyı açıyorum. İçeri girdiğimde babam biriyle konuşuyordu.

Cihan: Tamam hayatım. Biraz sabret. Her şeyi düzelticem.

Vazoyu devirmemle babamla göz göze gelmem bir oldu.

Cihan: Ben aricam seni sonra. KIZIM! İnanmıyorum bu nasıl bir sürpriz.

Babamın aniden bana sarılmasıyla (galiba bundan sonra nefes alamicam) annemin sesini duymam bir oldu.

Melek: GÜNEŞ! Kızım bu nasıl bir sürpriz. Böyle bir şeyi nasıl haber vermezsin.

Annem de sarıldığımda:

Güneş: Sürpriz yapmak istedim size. Yoksa sevinmediniz mi?
Melek: O nasıl söz ? Sevinmez olur muyuz? Değil mi Cihan?
Cihan: Tabiki de sevindik ne kadar da özlemişim.

Babamın ikinci kez sarılmasından sonra:

Güneş: Çok yorgunum eşyalarımı odama çıkardıktan sonra bir duş alıp rahatlamak istiyorum. Bugün tüm aksilikler beni buldu.

Melek-Cihan: Ne oldu ki?
Güneş: Öküzün biri durup dururken arabama çarptı.
Cihan: Nasıl yani durup dururken? Sana bişey oldumu?
Güneş: Yok yok, ben iyiyim. Arabanın tamire gitmesi gerek.
Melek: Ben arabayı gördüm bir hasarı yoktu arkasında.
Güneş: Arkadan çarpmadı zaten.
Cihan: E nasıl oldu o zaman kaza?
Güneş: Ben herzaman ki gibi arabamı dikkatlice sürüyordum. Birden çat diye bir ses duydum. Artık nasıl becerdiyse bay ukala çarpmış işte önden.
Melek: Sen hatalının öndeki araba olduğuna emin misin?
Güneş: Eminim tabiki! Ben istesemde kaza yapamam ki! Nasıl yapayım. Çok dikkatli kullanırım yani gözümü yoldan asla ayırmam.
Cihan: Peki! Bir rahatla sen sonra konuşuruz.

Eşyalarımı aldığım gibi odaya koşuyorum. Allahım nasıl özlemişim anlatamam. Hiçbir şeyin yeri değişmemiş. Kıyafetlerimi hazırladığım gibi kendimi ılık bir suyun altına bırakıyorum. Yaklaşık yarım saatlik bir banyo keyfinin sonunda acıkdığımı hissediyorum ve işimi halledip hemen çıkıyorum. Ben banyodayken Suzan teyze (evimizin çalışanı, emektarı) eşyalarımı çoktan yerleştirmiş bile. Suziye dua edip aşağı indiğimde bizimkiler sofraya oturmak için beni bekliyorlardı. Suzi herzaman ki gibi yine sofrayı donatmıştı. (İstanbulda, verdiğim kiloları geri alacağım galiba:( ) sofraya oturduğum gibi gördüğüm herşeyi mideye indirdim.

.................

Cihan: Bak Güneş. Biz annenle tekrar Amerikaya gitme kararını desteklemiyoruz. Hatta senin için burada bir okulla görüştük. Yarın gidip kaydını yaptıralım. Tabi burada bizimle kalmak istersen.
Güneş: Baba ben oranın düzenine alıştım. Bütün arkadaşlarım orda. Ama bu sefer sizi kırmak istemiyorum. Eğer okul kabul ederse bir ay denemek istiyorum.
Melek: Tabiki kızım. Yarın sabah okula gidip konuşuruz. Bir terslik çıkacağını düşünmüyorum.
Güneş: Biraz erken değil mi? Daha bugün geldim. Acaba bira-....
Cihan: Bu işi hiç ertelemeye gerek yok kızım. Elbet birgün başlayacaksın.
Güneş: Şuan birtek uyumak istiyorum. Sabah erken kalkcaz malum. deyip gözlerimi devirerek merdivenlerin yolunu tuttum.

Melek-Cihan: İYİ GECELER!
Güneş: Sizede!

Anlamıyorum ne bu acele. İlk günden ne okulu. Daha yol yorgunluğumu üstümden atmamışken birde sabah o saattemi kalkıcam.

...................

Vaaaayy! Okul bayağı büyükmüş.

Güneş: Anne bu okulda kaç öğrenci vardır.
Melek: Hiçbir fikrim yok. Ama çok büyük okul. Hah! Bak müdürün odası. Gel benimle.

Odaya yaklastığımızda bir bağırma sesi geliyordu. (Aman Allahım bu nasıl karizmatik bir ses)

Bora: Sen kim oluyorsun ha! Hangi hakla beni ayağına çağırıyorsun. Ben kimim biliyorsun degil mi? Bak uzatma bir daha da bunu tekrarlama fena olur.

Bir dakika bu ses bana biryerden tanıdık geliyor. Kapının açılmasıyla geniş bir vücuda çarpmam bir oldu. Hayır!

Güneş: Sen o sun!

O'nun GÜNEŞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin