Without you

6K 439 398
                                    

Onu yeniden görmek, akıntıya karşı yüzmek gibiydi.

Cesaret lazım. Kalbimde biraz nefret lazım. Ruhuma güç lazım. Sensiz bir zaman dilim lazım.

Restoranttan içeri girdiğim an da bacaklarım titredi. Bunu yapamazdım. O benim eski sevgilimdi. Ben hala ona karşı içimde ümit beslerken, onun ne hissettiğini bilmiyordum. Etrafa boş bakışlar gönderirken, Ashton mükemmel gülüşü ile ayağa kalkıp bana el salladı. Gülerek sola doğru döndüm, onların olduğu masaya doğru yürümeye başladım. Michael elinde büyük bira bardağı ile gülerek bana baktı. Ashton masaya doğru yavaşça fısıldadı ve diğer herkes Michael gibi bana baktı. Masaya sevinçle yürürken, garson masanın önünden çekildi.

Gözlerimin ufaldığını hissettim. Luke yanında ki kızın omzuna elini atmış, gülüyordu. Kız, ona patates kızartması vermeye çalışıyordu.

Luke patates sevmezdi. Fakat ona bakıp gülümsedi ve parmaklarının ucunda tuttuğu patatesi ağzına aldı. Yutkundum. Sanki ses yankılanmıştı. Gözlerimi onlardan kaçırarak, yanıma doğru geldiğini fark ettiğim kişiye döndüm. Calum bana çok güçlü bir sarılma yaparak havaya kaldırdı. İçimde ki acının daha fazla ağırlaşmaması için gülerek onun boynuna tutundum.

"Ah Tanrım, düşeceğiz."

Calum enseme kahkahasını bırakırken saçlarımı okşadı ve beni yere bıraktı. "Hatırladığımdan daha hafifsin."

"Ben de tam hatırladığımdan daha kaslısın diyecektim."

Gülerek kol kaslarını sıktı ve bana gösterdi. Kollarında ki dövmelere bakmayı es geçerek tebessüm ettim. Michael belime güçlü kollarını doladı ve yanaklarımı ıslak öpücükleri ile doldurdu. "Bana seni özleyeceğimi söyleseler intihar ederdim."

Onun sırtına vurarak güldüm. "İçten içe hep beni sevdiğini biliyordum."

Gülerek benden ayrıldı ve bana sarılmayı bekleyen son sarışınıma kollarımı açtım. "Gel buraya patates suratlı."

Kollarını bana sardı ve en çok özlediğini hissettiğim bir sarılış yaptı. Calum ve Michael'ı severdim ama o dönemler Ashton beni anlayan tek kişiydi. Benden ayrılırken kulağıma fısıldadı "İyi misin?"

Gülümsedim ve kafamı salladım. Gözlerimi sonunda masaya çevirdim. Luke'un yanında oturan kumral kız ayağa kalkarak elini uzattı. "Venice, Venice değil mi?"

Kafamı sallayarak onayladım. "Evet."

Dedim ve ona elimi uzattım. "Ben de Celest. Senin hakkında Luke'tan çok fazla şey duydum."

Şaşırarak ayağa bile kalkmayan Luke'a baktım. Elimi Celest'in avucundan çekerken omzumda askısının bulunduğu çantamı oturacağım yerin yanında ki sandalyeye koydum. "Öyle mi?"

Celest gülümseyerek tekrar Luke'un yanına oturdu ve asla anlayamayacağım o hareketi yaptı. Sanki bir saniye bile onsuz geçiremezmiş gibi elini tutarak, onun bacaklarının üstüne bıraktı. "Evet. Gruba girmeyi başaran tek kıza üye olman beni meraklandırdı."

Onun yanında oturan Calum gülerek Celest'e baktı. "Artık sen de varsın."

Gözlerimde ki acıyı göstermemek için kafamı eğdim ve deri ceketimi çıkartmaya uğraşırmış gibi yaptım. Benim yıllardır sahip olduğum arkadaşlarımı elimden almıştı. Benim yokluğumda bir ben olmuştu. Ve şimdi de benim gibi Luke'un yanında oturuyor ve onu öpebiliyordu. Siyah deri ceketimi çıkartım sandalyenin omuzlarına bıraktım. Üzerimde ki gri tişörtü düzelttim.

Without youHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin