Bi kaç dost yetiyordu herşeye. Kalabalığın hiç bi manası yoktu. Herneyse ugur ile buluşacağımız yere ulaşmıştım. Samimi şekilde selamlaştıktan sonra hareket çalışmaya başladık. Kaykayı sürerken birisi yanıma geldi. Kulaklığı çıkartmam için el ve mimikleriyle hareket yaptı. Kulaklığı çıkarttım, kaykayı sürmek istediğini söyledi fakat hareketleri bi garipti. Her neyse kaykayı verdim sürerken ayağından fırlatıp eğlencesine zarar vermeye başladı. Onu uyardım fakat dinlemedi. Aramızda geçen ufak bi tartışmadan sonra kaykayı almıştım. Kaldıgım yerden çalışmaya devam ederken yanıma masmavi gözleri olan bir kız yaklaştı.
: " Kaykayı çok güzel kullanıyorsun " diye mırıldandı.
- Teşekkür ederim " dedim.
: " Bana kaykay surmeyi öğretir misin ? " dedi. O an utanmıştım biraz. Yanaklarım kızarmıştı.
- Kısık bi sesle "olur" dedim.
: Küçük bi gülümseyerek şey benim kaykay surmeye dair hiç bi fikrim yok beni tutar mısın dedi.
Yanaklarım kırmızı bi şekilde ellerinden tutarak kaykay surmeyi öğretiyordum. O an kırmızı olan renkten renge giriyordu. Ve yavaş hareketlerle birşeyler öğretiyordum. Keyfi gayet yerinde ve büyük bi ilgisi vardı.