Avcı Raika

304 5 0
                                    

Altın Ormanda bulunan Gümüş Sakal hanına gidiyordu. Burada hiç tanımadığı biriyle görüşecekti. Nasıl tanıyacağını bilmiyordu. Sadece hancıya " Kadim rahibi göreceğim" demesi söylenmişti. Kiralık askerdi. Sokaklarda büyümüş ve kendisini eğitmişti. On iki yaşından beni çeşitli zorluklarda görevler yapmıştı. İlkini hiçbir zaman unutmayacaktı, çünkü bir lordu takip etmiş ve acemiliğinden dolayı yakalanıp sağ kaşından yanağına kadar uzanan bir yaraya sahip olmuştu. Bir gün o lordu bulup hayatını alacaktı. O gün yemin etmişti. O günden sonra bütün kıtayı gezmişti neredeyse. Orclar, elfler, cücelerle iş yapmış ve ünü tüm kıtaya yayılmıştı. Hiçbir görevinde başarısız olmamıştı. Pek çok kral, lord ve lonca kendisine bağlılık sunması halinde suikast ve askerlikten asla kazanamayacağı parayı teklif etmişti. Parayı sevmiyordu sadece zorunlu olduğu için yapıyordu. Özgürlüğüne düşkündü. Kimsenin işine karışmasını istemiyordu. Sokaklarda tek başına yaşamıştı ve gördükleri kimseye güvenmemesi gerektiğini öğretmişti.

Hana az kalmıştı. Bu seferki görevi diğerlerinden daha zordu. Rasnak rahipleri için çalışacaktı. Rasnak rahipleri genelde kimseye güvenmezdi. Demek ki zor bir durumdaydılar.

Hana gelmişti. Han kalabalıktı. Boş bir masa bulup oturduğu sırada yanına biri yaklaştı ve " ne içersiniz efendim" dedi.

Sakin bir tavırla " Kadim rahibi göreceğim" yanıtını verdi. Hancı kulağına yaklaşarak Yukarıda en son odada beklendiğini söyledi.

Yavaş adımlarla yukarı çıkıyor ve arkasını sürekli kontrol ediyordu. Yaptığı işte gizlilik çok önemliydi. Odanın kapısına yavaşça vurdu ve içeri girdi.

İçeride iki kişi vardı. Biri kendisine bakıyor, diğeri perdenin köşesinden dışarı bakıyordu. Her ikiside birbirlerini süzüyor ve temkinli davranıyorlardı.

Rahip "Şarap içermisin" dedi. Raika sakince bir kadehe şarap doldurdu. Rahip "Benim konuşmamı kesmeden dinle anlatacaklarım çok önemli. Bu görev bütün Pyrois kıtasını ilgilendiriyor. Kısa zaman önce eski kitabelerin birinde bir olayla karşılaştık.

Olay Kovulmuş'un yeniden dirileceği ve tekrar birleşik krallıklara saldıracağı yazıyor. Hızlı bir şekilde Ak İhtiyarlara gitmeli ve bu mektubu onlara vermelisin. Dikkat et Dönmüşler saldırmasın." dedi telaşlı bir şekilde. Bu sırada arkası dönük kişi bunları izliyordu.

Bir rahip bekliyordu ama bir rahibeydi. Rasnak Rahiplerini hep erkek olarak bilirdi. Fakat bu nasıl olabilirdi.

Altın sarısı uzun saçlar, yay şeklindeki kaşları ve gök mavisi gözü bütün yaşadığının gerçek olmadığı konusunda uyarıyordu. Bunları düşünürken rahip " Bu Valentin kendisi ilk Rasnak Rahibesidir. Sana eşlik edecek."

Raika " Neden Valentin bana eşlik edecek. Yaptığım bütün görevleri tek başıma yaptım."

" Eğer çok önemli olmasaydı bende istemezdim ama bu mektup çok önemli. Ak İhtiyarlar, Rasnak Rahiplerini huzurlarına alır bildiğin bir konu. Bunu bütün Pyrois halkı bilir."

Raika istesede istemesede bu rahibe ile yolculuk yapacaktı. En iyisi daha fazla itiraz etmemek diye düşündü.

Rahip " Hemen yola çıkın. Mektubu fazla bekletmeyin." dedi.

Raika ve Valentin hızlı hareket ederek odadan çıkıp aşağıya indiler. Hazır bekleyen atlara binerek kuzeye doğru at sürmeye başladılar.

Yolculuk sıkıcı geçiyordu. Buna havanın kasvetide neden oluyordu. Hava 2 gündür yağmurluydu. Mesajın acilen yetişmesi gerekiyordu. Önlerinde gitmeleri gereken altı günlük yol vardı. Artık yorulmuştu. Mesaj ne kadar acilse onu korumakta o kadar önemli bir işti. Atını yavaşlatarak Valentin'in yanına geldi. " Biraz dinlenelim. Eğer hızlı gitmek istiyorsak biraz dinlenmeliyiz. Atlar bu tempoya daha fazla dayanamaz. Herhangi bir çatışmada mesajı koruyamayada biliriz."

Valentin atını durdurdu. Atını bir ağaca bağladı. Raika'da aynısını yaptı. Raika etrafta bulabildiği kuru ağaçlarla ateş yakıp yanında bulunan malzemelerle yemek yapıp yediler. Raika yorgunluktan ateşin yanına kıvrıldı. Toprak kuş tüyü yatak olmuştu.

Uyandığında Valentin yoktu. Etrafı aramak için yattığı yerden kalktı ve ormana doğru yürümeye başladı. Her taraf karanlıktı. Kısa adımlarla ve hızlıca çevreyi araştırması gerekiyordu. Sabah olmadan yola çıkmaları lazımdı. Bir ses duydu. Sesi duyduğu tarafa doğru ilerlemeye başladı. Sesin geldiği tarafta bir ağacın arkasına saklandı. Ve dinlemeye başladı.

Duyduğu lisanı daha önce hiç duymamıştı. Konuşanları görebilmek için biraz açığa çıktığında karşısında Valentin'i gördü. Ne diyeceğini bilemiyordu. Biraz zaman geçtikten sonra " Kiminle konuşuyordun." diye bildi.

Valentin " Tanrılara dua ediyordum." dedi. Bunun üzerine " Bu dili daha önce hiç duymadım. Hangi lisanı kullanıyordun."

"Kullandığım dil tanrıların lisanı. Bu lisanı dünya da sadece Rasnak rahipleri ve Kovulmuş biliyor."

"İşin bittiyse yola çıkalım. Önümüzde gideceğimiz daha çok yol var." dedi ve kamp alanına doğru yürümeye başladı. Arkasından Valentin geliyordu. Atları hazırlayıp yola çıktılar.

Kuzeyde çok fazla yerleşim yeri yoktu. Çoğu Beşizler Savaşında yağmalanmış veya yakılmıştı. Kuzey tamamen farklı bir yerdi. Önceden insanların koyunlarını otlattığı yerlerde mezarlar veya kemik yığınları vardı. İnsanları yaşadığı yerlerde fanglar veya goblinler yaşıyordu. Ticaret merkezi olan kuzey sahilleri korsanlara ev sahipliği yapıyordu. Kuzeye yakın sınır şehirlerde kuzeyin verimli topraklarını tekrar kullanmak için ufak köyler kurulmuştu. Böylece şehirler biraz daha canlılık kazanmıştı.

Ateşin KaderiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin