15 TEMMUZ 1994
BEYOĞLU/İSTANBUL.
Atilla Aksoy'un Can'a veda'sı.
Sevgili oğlum Can;
'Bir insanın kaderi henüz doğmadan önce, bir fetüs iken belirlenirmiş.'
böyle derdi büyük babam. Hayatım boyunca bu cümleye inanarak yaşadım. En zor anlarımda, en mutlu olduğum anlarda dahi aklımdan çıkmayan tek şey bu yaşananların bir yazgı olduğu idi. Yapmamız gereken tek şey bu yazgıyı değiştirmeye çalışmadan bir şekilde hayata tutunmaya çalışmaktı. 35 yaşındaysan ve hayattan gerçekten sıkıldıysan, bu yazgıyı değiştirebileceğinize inanmak pek de şaşırtıcı olmaz. Kim olduğum , ne yaptığım ve bu dünyaya ne için geldiğim? bunlar pek de sorgulamaktan hoşlandığım şeyler değildi fakat yazgının bizi neye iteceği hiç bir zaman belli değildi. Sana bu satırları yazarken hissettiğim derin boşluk hayatım boyunca bir kez bile peşimi bırakmadı. En son annenle evlendiğimiz tarih olan 21 Eylül gecesi kurtulmuştum boşluktan. Ve en çok annenin bizi terk ettiği 8 ekim gecesinde hissettim. İnsanın tüm yaşadıklarını bir kenara bırakıp hayatına öylece devam etmesi pes etmekten daha cazip gözükse de bunu yapabilecek kadar güçlü değildim. Henüz 5 yaşındasın. Ve 5 yaşında ki bir çocuğu öylece terk edip bu dünyadan ayrılmak, tam da benim gibi sorumsuz bir insanın yapacağı türden bir işti. Beni anlamanı ve beni her şeye rağmen sevmeni umut ediyorum. Bu mektup eline geçtiğinde 18 yaşında kocaman bir adam olacaksın, sorumlulukları olan olgun bir adam. Mutlu yıllar oğlum.
Sevgilerle seni her şeyden daha çok seven baban Atilla Aksoy.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayata seyirci kalmak
Novela JuvenilBir insanın görüp görebileceği en büyük yalnızlıktı Can Aksoy ismi. Etrafında ki kalabalık insan topluluğunun işe yaramayışı ise en büyük nefreti idi. Hayatı güzel kılan şeyler hayatınızdan kalıcı olarak çıktığında, hayatın tek tanımı bok çukuru ol...