0.3

79 7 4
                                    

İyi Okumalar.

Gözlerimi açtığımda yattığım yerde, istifimi bozmadan bağdaş kurdum. Gözüm camdan dışarı takıldığında havanın daha tam aydınlanmadığını fark ettim. Bundan yararlanmak için tekrar gözlerimi kapatıyordum ki, yastığın altından hem titreme hem de saçma bir müzik yükseldi. İnleyerek yerimde doğrulup yastığın altından telefonumu aldım ve gözlerimi kısarak ekrana baktım. Derin bir nefes alarak bu alarmı kurma amacımı düşünmeye başladım. Sonradan idrak ettiğimde küfürler eşliğinde yataktan kalktım ve odadan çıkarak banyoya yöneldim, evet odamda kendime özel bir banyom yoktu.
Banyoya girdiğimde vücudumu bir ürperti kapladı. Sabahları ev soğuk olurdu ve bu beni genellikle rahatsız ediyor. Kısa bir duşun ardından odama geçiş yaptım. Duşta vücudumu liflerken bazı bölgelerimde olan yanıklar, ufak tefek çürükler ve morluklar fazlasıyla tahriş olmuş olsa da pek fazla takmadım. İç çamaşırlarımı ve elime geçen kıyafetlerimi giyindikten sonra elime küçük bir tüpte olan fondoteni alıp aynanın karşısına geçtim. Makyaj yapmayı sevenlerden değilim ama lisede 3.yılımın ilk gününde insanların ve birkaç arkadaşımın beni vücudumdaki şeyler yüzünden soru yağmuruna tutmalarını istemiyorum. Morlukların belirgin olduğu yerleri fondotenle kapattıktan sonra ayağa kalkıp saate baktım. Aşağıdan tıkırtı sesleri duyduğumda annemin uyandığını anladım. Aynada son kez fondotenle kapattığım yerlere göz gezdirip odadan çıktım. Merdivenlerden inip mutfağa girdim ve masaya bardakları koyan annemin saçlarına öpücük kondurdum. Bu her zaman yaptığım bir şeydi. Yanağı yerine saçlarını öperdim çünkü öperken aynı zamanda kokusunu içime çekerim. Annemin kokusu benim için 'huzur' kelimesiydi. "Günaydın." diyerek sandalye çekip oturdum. "Günaydın." diyip karşılık verdikten sonra kendisine çay koydu ve sonradan tezgahın üstündeki kahve makinesini gösterdi. "Kahven hazır." Omuz silkerek ayağa kalkıp dolaptan kulplu bardak çıkarttım ve kahveyi koyup geri yerime oturdum.
Kahvemi yudumlayarak kollarıma baktım. Kapatamadığım ufak yerler vardı ama şuanlık dert etmemeye baktım. Kahvemi yarıda bırakarak ayağa kalktım. Annem kahvaltı yapmamama alışkındı, o yüzden bir şey dememeyi seçiyordu; her ne kadar üzülse de.
Bardağımı alıp yarıda kalan kahveyi döktükten sonra bulaşık makinesine yerleştirdim. "Ben gidiyorum." Omuz silkerek mutfaktan çıktım. "Kendine dikkat et İris." Seslendiğine bir şey demeden omuz silkip evden çıktım. Kitaplarımızı birkaç gün önceden gidip dolaplarımıza koymamıza izin vermişlerdi. Bu yüzden çanta götürme gereği duymadım.
Sigaramın olup olmadığını kontrol etmek amaçlı ceplerimi yokladım. Arka cebimde olduğunu anlayınca alıp, hırkamın cebindeki çakmağı paketin içine tıkışırdım ve geri arka cebime koydum. Okulun önüne geldiğimde etrafa göz gezdirdim. Birbirine sarılanlar, yeni gelenlerin etrafa boş bakışları, arkadaşına seslenenler. Her zaman ki gibi hiç vakit kaybetmeden gözlerimi kamelyada oturan gruba çevirdim. Şuan dışarıdan tuhaf gözüktüğüme eminim çünkü olduğum yerde hareket etmeden kamelyaya bakıyordum. Bana bakanlarıda farketmem uzun zamanımı almadı. Alışık olduğum bir durum olduğu için ellerimi hırkanın ceplerine sokup merdivenlerine ilerledim. İçeri girecekken sol bileğimi çevreleyen parmakları hissettim. Kapıyı ittirmeyi bırakıp bileğimi tutan kişiye kaşlarımı kaldırarak baktım. "Sigaran var mı?" Sesi soğukluğunu hala koruyordu. Başımı sallayarak bileğimi geri çekip arka cebime uzandım. Çağrı paketten bir tane sigara çıkartırken ellerini arka ceplerine sokmuş, hareketlerimi izliyordu. Paketten bir tane çıkartıp ona uzattım. "Sağol." Elimden aldığında bir şey demeden arkamı dönüp tekrar kapıyı ittirdim. "Ateş?" Gözlerimi devirerek kapıyı ittirmeyi bırakıp paketten çakmağı çıkarttım ve Çağrı'ya uzattım. Onu da elimden alıp sigarasını yaktıktan sonra çakmağı bana uzattı. Elinden çakmağı alırken mırıldandım. "Kendine bir paket ve çakmak edinsen iyi olur." Sesimin soğuk çıkması hoşuma gittiğinden vereceği tepkiyi görmek için yüzüne baktım. "Edinmeye çalışırım." Diyerek sırıttı. Sırıttığında dudağındaki piercing yana yattı. Bundan etkilenmemek için başımı başka bir yere çevirdim. "Herneyse." Konuşmasına fırsat vermeden kapıyı ittirip nihayet (!) içeri girdim. Çağrı'nın etkisinden kurtulmam o kadar uzun zamanımı almadığı için sevinerek dolabıma yöneldim. Dolabıma varmadan birkaç kişiye omuz atmaktan çekinmedim. Kilidini açıp şimdiki dersin kitaplarını aldım ve geri kilitleyerek sınıfa ilerledim. Sınıfa girerken Arya'nın iğrenç bakışlarına maruz kaldığım için kusmak istedim. Alya, Çağrı'nın sürtüğü -Bana göre bir tek Çağrı'nın değil bu bölgenin sürtüğü- Muhtemelen bu bakışlar kapının önünde Çağrı'yla beni gördüğü içindi. Eh, her zaman ki gibi buda umrumda değildi. Gözüme kestirdiğim yere oturup kitapları önüme bıraktım.

Ders bittiğinde yerimden kalkıp kitaplarımıda aldıktan sonra bırakmak üzere sınıftan çıkarak dolabıma ilerledim. İlk günden dolapların önünde yiyişen çiftler görmek pek iç açıcı değildi. Yüzümü buruşturarak dolabımın kilidini açıp kitaplarımı içine tıkıştırdım. "Selaam." Arkamı dönerek Yağmur'a baktım. Yağmur, benim arkadaşımdı. Ama ona göre biz kardeştik, herneyse.
"Selam." Mırıldanarak dolabımı geri kilitledim. Yağmur, kimin olduğunu bilmediği dolaba yaslanıp beni süzdü. "Tarzını değiştirmeyi hiç düşündün mü İris?" Aynı şekilde dolaba yaslanarak Yağmur'a baktım. "Peki sen benim tarzımı değiştirmem konusundaki çabalarına son vermeyi düşündün mü?" Gözlerini devirerek yerinde kıpırdandı. "Bir kere elbise giymeyi dene, güzel olur." Omuz silkerek kollarımı kavuşturdum. "Ben böyle iyiyim." Yağmur'la tarzlarımız birbirine çok uzaktı, özelliklerimizde öyle. O cana yakın, samimi ve güler yüzlü bir kızdı. Ben ise.. Sadece bendim.
"Bahçeye çıkalım mı?" Başımı salladım ve benden beklenmeyen bir şey yaparak Yağmur'un koluna girdim. Şaşırdığı aralanan dudaklarından belli oluyordu. Aslında bende neden yaptığımı bilmiyordum, ya da sadece yapmak istemişimdir. "Sonuçta arkadaşımsın." Bir şey demesine fırsat vermeden mırıldandım ve arka bahçeye çıkan kapıya ilerleyip açarak çıktık.
Bahçeye çıktığımızda benim gözlerim her zaman (!) ki gibi Çağrı'ların bulunduğu kamelyaya kaydı. Çağrı, yerinde yayılarak oturuyordu. Saçları gözlerinin önüne düştüğünde eliyle öne düşen tutamları arkaya ittirdi. Onu izliyordum fakat ona karşı bir şey hissetmiyordum. -Nefret hariç- Çağrı ve ben bir nevi düşmandık. Düşman olsak bile birbirimize karşı olan nefretimizi dışa yansıtmıyorduk. Zaten birbirimizden nefret ettiğimizi herkes biliyordu, fazlasına gerek yoktu. Geçmişte Çağrı'yla kötü bir yaşanmışlığımız yok ama içimizde saf nefret vardı. Yani kötülüğümüz kendi aralarında savaşıyorlardı.
Kolumun sertçe dürtülmesiyle birlikte düşüncelerimden sıyrılıp Yağmur'a baktım. "Artık bakmayı kessen iyi olur çünkü Çağrı'da sana bakmaya başladı." Dediği şeyle birlikte gözlerimi tekrardan Çağrı'ya çevirdim.
Sırıtarak dudağındaki piercinge diliyle dokunuş yaptı ve ağır hareketlerle ayağa kalktı. Hareket ederken bana bakmaktan bir saniye olsun vazgeçmiyordu ki bu beni rahatsız ve sinir etmişti. Bende tek kaşımı kaldırmış onu izliyordum. Saçlarını karıştırdıktan sonra kampüsün arka tarafına doğru ilerlemeye başladı. Tek kaşım eski halini alırken anlamamış bir şekilde ona bakmaya istemsizce devam ediyordum. Onun ise gözden kaybolmadan önce tek yaptığı bana sırıtarak bakıp eliyle gel işareti yaptıktan sonra arka tarafa gitmesiydi.

Merhabaa. :)
Biliyorum uzuuun zamandır yeni bölüm eklemiyordum ve bunun için özür dilerim. Gördüğünüz üzere yeni bir kapağımız ve yeni bir bölümümüz vaaar. Jsjjejejs ;) Eğer bir hata varsa tekrardan özür dilerim çünkü mobilden yazdım ve kontrol etmeden atıyoruum. Bir sonraki bölümün yarısını yazdım bile. ;) Umarım iyi bir bölüm olmuştur. Mskejej bölüm hakkındaki yorumlarınızı ve oylarınızı büyüüük bir merak ve sevinçle bekliyorum. <333
Bu arada medyada Çağrı var sevdiceklerim smskjdms
Veee sizi çok seviyorum ❤❤

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Feb 28, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

KONTROL ÇEMBERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin