Ertesi sabah şartlarını bana yazı halinde sundu. Benden hiçbir şey istemiyordu, sadece boşanmamızı ilan etmek için 1 ay müsaade ve bu süracte normal bir aile gibi davranmamızı istedi. Bunun sebebi 1 ay sonra oğlumuzun sınavlarının olması ve bu dönemde ona bu yükü bindirmemekti. İstediği birşey daha vardı: Onu, evlendiğimiz gece kapıdan içeriye nasıl taşıdığımı hatırlamam. Bir ay boyunca her sabah yatak odasından kapıya kadar taşımamı istedi. Kafayı yediğini düşündüm ama son günlerimiz iyi geçsin diye kabul ettim.
Sonra bu şartlardan Jane'e bahsettim, bir kahkaha patlatıp bunun saçma olduğunu ve eninde sonunda kabul etmek zorunda kalacağını söyledi.
Eşimle boşanma konusunu açtığımdan beri fiziksel temasta bulunmadık. İlk gün onu kucağima alıp götürdüğümde tuhaf bir duygu yaşadım. Oğlumuz arkamızda duruyordu ve alkışlamaya başladı: "Babam annemi kucağında taşıyor ."
Çok sevinmişe benziyordu, sözleri canımı acıttı. Yatak odas8ndan evin dış kapısına kadar 10 metre taşıdım. Eşim gözlerini kapattı ve kulağıma 'oğlumuza boşanmamızdan bahsetme' diye fısıldadı. Başımı öne eğerek 'tamam ' dedim. İcime bir üzüntü çöktü. Kapı önünde onu bıraktım. Eşim otobüs durağina gitti ve kendisini işe götürecek olan otobüs7 bekledi. Ben de tek başıma ofise gittim.
2. gün bu oyunu oynamak bize daha kolay gelmişti. Eşim başın8 göğsüme yaslayınca onun kokusunj duydum. Birden eşime uzun süredir bakmadığımı anladım. Ve onun evlendiğimiz zamanki kadar genç olmadığını fark ettim. Yüzünde hafuf çizgiler oluşmuş saçlarına ak düşmüştü.
4. gun onu kucağıma aldığımda garip bir güven duygusu yaşadım. Kollarımdaki bana hayatının 10 yılını hediye eden kadındı.
5. gün bu güven duygusu daha da büyümüştü. Bundan Jane'e bahsetmedim. Günler geçtikçe onu taşımak daha da kolaylaşmıştı, belki de yaptım antremandan dolayıdır.
Bir sabah onun ne giyeceğini düşünürken izledim. İsyan ederek her gün kıyafetlerinin daha bol geldiğini söyledi. Birden onun nekadar kilo verdiğini ve süzüldüğünü fark ettim. Demek ki onu her sabah daha kolay taşıyabilmemin sebebi buydu. Yüz7me yumruk gibi vurdu! Bu kadar acıyı ve üzüntüyü kalbinde taşıyordu. Farkında olmadan başın8 okşadım. O an oğlumuz da geldi ve 'Baba, annemi taşıman lazım' dedi. Bu ritüel hayatımızın bir parçası olmuştu. Eşim oğlumuzu yanına çağırdı ve ona sıkı sıkı sarıldı. Ben başımı çevirdim, son anda kararımdan vazgeçmek istemiyordum. Onu kucağıma aldım ve yatak odasının kapısına kadar taşıdım. Elini enseme koymuştu ve ben onu sıkı sıkı tutmuştum. Tıpkı evlendiğimiz gün gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Belki de Tam Anlayamadık Birbirimizi
Truyện Ngắnİnsan bazen sevdiklerinin değerini, ellerinin arasından kayıp gidince anlar. Sosyal medyada birkaç yıl önce paylaşılan ve tekrar gündem olan bu hüzünlü hikayeyi, ilişkilerinde 'keşke' dememek isteyen herkes okumalı... Bir zamanlar çok mutlu olduğumu...