BIR

50 4 0
                                    

„Nalin!", Babamın sesi kulaklarimda çınlıyordu. Sesi okadar katı ve sert çıkmıştı ki bi an hareketsizce kala kaldim. Elim kapinin kupluğndaydi henüz. "Dur dedim sana! Bu evı terk edemezsin! Eğer ki terk edersen, bil ki bunun geri dönüşü olmayacak." Ve bi an sesizlik kapladi koridoru. Sadece koca bir sesizlik. Ne nefes aliş verişler ne de başka birşey duyuldu. Oysaki herkes şuan arkamda ve bir sonraki adimimi bekliyorlardi. Hiç biri ağzını acmiyordu, hiç biri beni korumak adina bir adim atmiyordu. Herzaman ki gibi yalnızdim. Yalnız ve savunmazsiz. O güclü adamın karşisinda hep yalnız ve savunmasizdim zaten. Yavuz Aslan, benim Babam. Babam... Sahi baba kelimesı nekadar büyük bir anlam taşiyor değilmi... Hele ki bir kızın hayatinda. Ama benim için baba kelimesı bam başka bir anlam taşiyordu. Baba demek Yavuz Aslan demek. Baba demek korku demek, baba demek huzursuzlukdu benim için. Keşke, babam deyince içimde korku yerine sevgı kıvımcılari canlansa.

Ah o keşkeler...

Arkami dönsemiydim? Dönüpde herkesin yüzüne baksam mi? Kimin burda olupda bana yardim etmediğini beynime kazisam mi? Kendime kimsemin olmadiğini hatirlatsam mi? Bu aciyi kendime yaşatsam mi? Yada kapiyi açip da çiksam mi sadece.. bir daha dönmemek üzere. Hem kendimi avuturum ozaman 'kimse yoktu evde, ondan sana yardim etmediler' diye kendime yalan söylerim 'orda değillerdi' diye kendime yalan söylerim. Ailesizliğimi yüzüme vurmamiş olurum o zaman. Bir gün kendi kendime 'niye kimse sana yardim etmedi' diye sorarsam, vericek bir yalanim olurdu. Evet cevap degil, bir yalan olurdu bu. Belki bu yalan ile içimdeki aciyi bastirabilirdim.

çünkü biliyorum ki, en azindan bugün kardeşlerimden biri çikip da bana kol kanat gele bilirdi. Bugün annem bana annelik yapabilirdi. çok mu istiyordum ben acaba...

Gerçeği beni kim neden korusun, hiç yapmadilar ve hic yapmayacaklar...

Bunu biliyorum... Ama keşke bilmesem.

Derin derin nefes aldim. Ya şimdi, ya hic. Bugün herkesi terk etmek zorundayim. Eger yaşamak istiyorsam, hepsini bir nefeste kaybetmem gerek. Pişmanliga dair hiç birşey birakmak istemiyorum arkamdan. Hepsini tek bir bakişla gömüceğim yügreyime. Cenaze namazlarini göz bebeklerimden düşen son damla ile kilacağim ve bir daha asla mezarlarini ziyaret etmiyeceğim.

Eğme başini! Kaldir kafani Nalin! Son bir kez derin bir nefes alip, arkami döndüm ve 'ailemin' yüzüne baktim. Ifadesizce yüzlerine bakmak sandiğimdan da zormuş, ama benden geriye kalmiş son gücümle dimdik durdum karşilarinda. Ilk başta gözlerim abimi buldular.

Abim Rizgar 22 yaşinda genç bir adam. Siyah saçlari ve siyah gözleri ile anneme çok benzetilir. Rizgar abim babamin ilk çocuğu üstelik bir erkekcocuğu. Tam da ailemize yakişir bir sekilde. Babam ozamanlar 20 yaşindaydi baba olduğnda. 20 yaşinda bir evlat sahibi olmak zor olsa gerek. şuan bende yirmi yaşindayim ve kendimi asla bir anne olabilme gücüne sahip görmiyorum. Bir evlat sahibi olmak, onu büyütmek onu eğitmek zor olsa gerek. Belkide babam bu yüzden bukadar katidir, genc yaşta büyük bir sorumluluk sahibi olmuş. Erken yaşta evlendigi yetmiyormuş gibi şimdide bir çocuğa bakmakla hükümlü idi. Onlarin zamaninda bu böyleydi.

Annem babamdan da gencti, daha reşit bile değildi. Onalti yaşinda evlenmiş ve ilk çocuğunu onyedi yaşinda almiş kucağina. çocuklari ile büyüdü diyebiliriz. Eskiler 'aile' kavramina çok büyük önem verirlerdi. Onlar için hemen evlenip çoluk çocuğa karişmak en hayirlisi demektir. Ama sadece bu değil tabiki. Mesela benim babamin ailesi için erkek çocuklar çok önemliydi herzaman. Erkek çocuğun olsun varsin hic birşeyin olmasin. Aman sakin kiz doğrmasin analar! Soymuzu nasil büyütürüz sonra. Bir kiz olmak çok zor. Bir kadin olmak bundan da zor. Keşke kadinlar hak ettikleri değeri göre bilselerdi. Keşke bu cahiller kalmasaydi dünyada. Keşke geride biraktiğim yirmi yili hiç yaşamamiş olsaydim.

KaçışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin