A-1

144 11 1
                                    

Multimedia :Erva

"Kızım hadi kalk!!"

"5 dk daha lütfen..."
Annemin sesleri kesilince gittiğini düşünüp yeniden uykuya dalmışken yüzüme ve üstüme su dökülmesi bir oldu.
"Anne yeaa!!"

"Kalk demedim mi ben, ayrıca üstüne döktüğüm altı üstü bir bardak su hadi geç kalıcaksın okula"
"Tamam yaa..."
Vicdansız anneyyy...

Çok acımasızdı bu kadın ya!
Annem diye söylemiyorum sabahları hep farklı bir taktik geliştirip güzelim rüyalarımı bölüyordu...

Evimiz okula yakın olduğu için yürüyerek gidiyorum.Formalarımı giydim,Saçlarımı serbest bıraktım.Saçlarımın sarı olması bana göre ayrıcalık gibi geliyordu. Herkes saçınu boyatırken, benim saçımın doğal hali. . Ama her filmdeki sarışın kız aptaldır sözünüzü geri alın please... '
Mavi gözlerim- ki bu çok güzel bir duygu -Eee kimin gözleri...

Ve herzaman ki rimel göz kalemi parlatıcı sürerek aşağa indim.
Hep bu aile tablosu olmak zorundamıydı yaa...
Umut salağı yüzünden bir sabah patırtısız gürültüsüz okula gidemiyordum.
Bak diyorum kesin evlatlık bu çocuk hastenede falan karıştı galiba?!?

"Günaydın mill-" sözümü kesen burağında masada olmasıydı.
Ben şok, ben iptal!?!

Burak kim derseniz
Mega ultra yakışıkı kuzenim! Ki ama burda ne işi vardı?
Şoku atlatmak için bir iki dakika olduğum yerde kalmıştım.
"Bu-burak kekelemiştim.
" Efendim prenses"diye yanıt verdi.
Bundan altı yıl önce;
Yaz tatilinde herzaman olduğu gibi yine yazlığa gitmiştik. Burak ve ben dışarda şezlonglarda uzanırken içerden annem seslandi. Birazdan eve gideceğimzi söylediğinde bizde bir yaslar başladı.
Daha yeni gelmişlerden mi, sadece iki saat daha kalalımlardan mı bahsetsem. Nasıl yalvarıyoruz.
Az daha annem ne haliniz varsa görün dicekti desem yalan olur.
Off neyse bakalım yolculuk başlasın!?!
Halam va eniştem kendi aralarında ben annem, babam, burak ve ben bizim arabayla gidecektik. Ve birde evletlık sanılan kardişim umut. Değişik bir çocuk umut ya.
Halamlar biyere uğrayacaklarmış. Biz önden gittik. İki saat sonra yani eve varmış olmamamız gerekiyorken halamlar yoktu. Bizi arayıp yarım saata geliyoruz demişlerdi ama bir saat geçmişti üstünden ama hala gelmemişlerdi. Endişelenmeler başlasın!?!
Birden babamın telefonu çaldı, halam arıyordu.
Kaza yaptıklarını ve telefonla konuşanın ambulans görevlisi olduğunu söylemişti. Babam o anın şokuyla ilk iki dakika birşey anlatamadı. Annem hemen yanına Ahmet ne oldu? Anlatsa!?
Ner- nerminler kaza yapmışlar...
Bizi; yani burak, ben ve umut komşumuz olan ayşe teyzede kalmışız.
Annemlerde ananemlerle hastaneye gitmişler.
Burdan sonrasını annem anlattı. Hastanedeye gittiklerinde eniştemlerin adını ve biraz önce ambulansla geldiklerini söylemişler. İkinci kata çıkıp beklemeye başlamışlar.
Bir doktor yoğun bakım odasından çıkınca hemen demon görmüş ben ve bazı manyasal kızlar gibi olup etrafını sarmışlar.

Manyasal ne derseniz de manyak ve salağın birleşimi gibi bişey. Tamam çok alakasız bir benzetme oldu.
Ayy neyse boşverin!?!
"Neyleri var, çok mu ağır durumları, söylesenize yaae!? Demeye başlamış hemen annem.
Ama malesef ki durumları ağır mı ağırmış.
Halam ve eniştem orda ölmüşler. Kavşağı dönemedikleri için bariyerlere çarpmışlar.
Ve hastaneye geldiklerinde, durumları ağırmış. Hemen yoğun bakıma almışlar.
Ve işte onları o zaman kaybettik. O günden sonra burak selma teyzemlerle yaşamıştı. Ondan sonrada hiç konuşmamıştık.

Ama şimdi burak bizdeydi, bizim evimizdeydi. Buma sevinsem mi üzülsem mi bilemedim.
Şimdi konu açılırsa halamlar söz konusuydu. Ama birde mutfağımda koca bir meteor duruyordu. Meteor olmasına sevinmeliydim bence.

" Selma teyzemler yokmu? Yani niye geldin? Şuan şok oldum yaa? Daha bir tatlı olmuşsun sen ? Tam bir meteorsun !? Ayy kimin kuzeni !?! Ben ya off anlıyorum tamam peki?! Okuldakilerle tanıştırmalıyım seni yeaa!?!!"
" Sanada hoşgeldin kedicik!?"

"Haa sanada! Yaa bunu benim söylemem gerekmiyor muydu?"

" Çok konuşuyorsun kedicik?!. Belki o yüzdendir hani!"
Kahvaltı masasına oturdum. Yanımda umut, karşımda da burak vardı. Annem söze başladı;
" Erva burak senin okulunda okuyacak. Sabahları birlikte gidip gelirsiniz."
" Ne yani bizimle mi yaşayacak!? "

" Beğenemedin mi kedicik?! "

" Gerçekten mi yaa? " deyip burağın boynuna yapıştım. Onunla okula gidip bu taş benim kuzenim benim benim!? diyeceğim için mi sevinsem, her sürtüğün burağın yanına gelip, sarmaş dolaş olmalarına mı üzüleyim bilemedim.
" Bu kadar sevineceğini ummuyordum!?" dedii burak boğuk sesiyle hrmen kollarımı gevşetip, burağın çenesinden tutup bana bakmasını sağladım. İki kere öksürdükten sonra gözlerime baktı.
Hep fazla insan sevgisinden vunlar ne geldiyse başıma fazla insan sevgisinden geldi. Yani başıma bişey geldi dediysem, lafın gelişi.
Of peki peki yine çok konuştum.

" Evet hiç olmadığım kadar mutluyum. Okulda daha eğlenceli olacak ama!?! "

" Hadi kahvaltınızı edin okula geç kalacaksınız. " diye araya girdi annem.
"Tamam hemen çıkıyoruz "dedim anneme . O sırada annem mutfaktan çıktı.
" Neler planlıyorsun kedicik? Korkuyorum ama bak!?"

" Bakıcaz artık okulda kızlarla sarmaş dolaş olursan, bu planlarım kat be kat artacak. "

" Peki sen emret payım başka ne isteğin var mı? "

" Daha değil şimdilik bu kadar "deyip kahvaltıma başladım."

" Bu kadar mı acıkmıştın kedicik.?"

" Bence bu kedicik muhabbetini keselim?! "

" Erva ama hâlâ kedilerden korkuyorsun değil mi? "

" Yaaa korkuyorsam korkuyorum sanane be?! " diye cırlamaya başladım.

" Off tamam kess!! "
" İntikamm deyip, bir küçücük aslancık varmış kıtlarda ko-ko - koşar oyna-"diye başlamıştım ki burak sözümü kesti.

"Sende şunu kes erva anasınıfından beri bıktım ya başımın etini yedin ya yeter!?"
Tamam tamam deyip kahvaltıya döndük.

Kahvaltı yaptıktan sonra ayakkabılarımızı giydik.
Ve burağın arabasıyla okula gittik. Okula geldiğimizde azra boynuma yapıştı.

Ve yanımdaki taşı görünce donup kaldı!?!

VAZGEÇTİM..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin