Her şeyimizi o kadar erkenden kaybettik ki artık kaybedecek bir şeyimiz, yaşayacak bir olayımız kalmadı. Biz yaşayacağımızı yaşadık geri kalan sadece takılmış bir plak...
"...bitmek tükenmek bilmeyen yalnızlıklara katlanabilme gücüyle..."
Yalnızlığa neden katlanılabilmeliymiş gibi davranılıyor anlamıyorum. Yalnızlık bana göre bir lütuf. Düşünsene ya seni kıracak biri yok, hesap soran biri yok, seni üzecek hiçbir şey yok. Sadece sen varsın. Hayatını istediğin gibi, istediğin şekilde yaşayabilirsin. Tabii yalnızlığını kabullenebildiğin sürece...
"...hep boş vaatler; yaralar sarılmadı."
Yaralar sarılmadığı gibi daha derini açılıp gidiliyor. Vaatlere kanıp inanıyoruz ama aslında kendi kuyumuzu kendimiz kazıyoruz. Belki bile bile, belki de bilmeden yapıyoruz bunu ama kendimiz yapıyoruz. Yaralarımızı görmelerine izin veriyoruz ve onlarda bunu bize karşı kullanıyor. Bir nevi siyaset... Zaten siyasette kravat takmış cinayet.
"Beni boş ver. Konu ben değilim ki. Hiçbir zaman da olmadım."
Konu biraz ben olsaydım zaten her şeyi içimin mezarlığına gömmezdim. Bana bu kadar yük olmazdı her şey. Çok değil azıcık konu ben olsaydım şu an ki ben olmazdım. Hissiz, her şeyi bırakmış bir ben yerine hala yaşamak için enerjisi olan bir ben olurdu. Gerçi onu bunu bırakın da zaten konu ben değilim.
"Daha ilk cümlende, hiç tanımadığın bir insana bir yoksunluğu hatırlatmak."
Kelimeler çok şey ifade edebilir. Hele de hayatı kitap olan birine. Okuduğun her cümlede, duyduğun her sözde o boşluğu hatırlamak... Acıtır, hem de öyle acıtır ki inanamazsın. Ama yine de ondan gelen acıyı bile seversin bazen. Sonuçta sen ondan gelen neyi sevmedin ki?
"Ayrılık hüzne yakın, unutmak kasvete."Ayrılıkta kendimi affettirebilirim umuduna sahiptir insan. O umuda tutunur, o umutla nefes alır. Ama unutmak öyle midir? Seni unutmuş birine kendini hatırlatamazsın. Bu durum seni kasvete boğar. Bu durum seni tüketir. Bu durum seni öldürür. Çünkü umudun yok, sana dönmesinin yolu yok. O yoluna devam ederken sen onda kalırsın. Sen ondan gidemezsin. O başkalarıyla mutluyken sen onun sensizliğini gördükçe kasvete bürünürsün.Erken kaybeden arkadaşlar üzülmeyin, bu hayatta yaşadığın sürece kaybedecek şeyler artıyor. Tek sıkıntı sen herkesten erken başlamışsın bu işe. Eh bu da deneyim demek aslında. Onlar engelde yere düşerken, sen sadece yalpalarsın. Fena mı? Biraz Pollyanna olmalıyız değil mi? Bu zamana kadar negatif baktık da ne oldu? Elde kalan yine sıfır. Biraz da pozitif olalım, bakalım ne olacak?
Yazan: Büşra Nur Yılmaz