Of of of okul okul okul.Her gün erkenden kalkmak zorunda mıyız? Ama bir an önce kalkmak zorundaydım.Hızlıca elimi yüzümü yıkadıktan sonra tam ki kahvaltıdan kaçtığımı sanmışken annemin seslendiğini duydum
"Kahvaltıdan kaçamazsın Miracım" dediginde itiraz bile etneme izin vermeden beni sofraya otutturdu. Somurta somurta yemek yerken babamın nerede olduğunu sordum annemden "Baban erkenden çıktı kızım" diye bir cevap aldığımda doyduğumu fark etmiştim sonra okulun yolunu tuttum.Bu aralar hava soğuk olduğu için yürüyerek okula gidemiyordum. Oysa ki en sevdiğim şey yürümek iken servisle gitmek bana zor geliyordu. Neyse ki henüz servis bulamadığımız için taksiyle gidiyordum. En yakın arkadaşım Nil bugün hasta olduğu için okula gelemeyecekti.Okuldan çıkar çıkmaz yanına gidecektim.Onu çok seviyordum bazen boş konuştuğunu düşünsem bile seviyordum.O da benim gibi kıvırcık saçlıydı ama benim saç rengim gibi sarı değil bakır rengiydi ayrıca gözleri de benimki gibi ela değil yeşildi.Sanırım annesinden almıştı bu özelliğini.Ahh! Bu taksiler yok mu...Sonunda okula yetişmiştim.Merdivenleri çıkana kadar bir çok kişiye selam verdim.10. Sınıf olduğum için en üst katta okuyordum ve de bu benim için çok yorucu oluyordu.Sınıfa girdiğim anda herkesin alkış ve bağırısmaları yükseldi. Ne olduğunu anlamadan şaşkın bir yüzle yerime geçtim. Sınıfta sinir olduğum kızlardan biri Ceyda yanıma gelip "Sen neymişsin kıvırcık" dedi "Ne oldu? " diye sordugumda telefonunu açıp sosyal sitelerden birine girip anasayfamı açıp "Al." dedi telefonu elime alıp biraz elimde aşağıya doğru kaldırdıktan sonra "Adım Adım Sana..." yazısını gördüm kim olduğuna baktığımda "Bir Bilinmeyen" yazıyordu. Büyük şaşkınlığım gitgide artıyordu.Bu kimdi ve benden ne istiyordu? Bunu öğrenmem gerekiyordu. Bağırışmalar neyse ki kesilmişti. Bir diğer sevdiğim 5 yıllık arkadaşım Uzay'ı gözlerim ararken sınıftan içeri doğru girdiğini gördüm. Yerimden hızlıca kalkıp "Uzayy" diye seslendim "Günaydın, nasılsın?"dediginde "Bir bilinmezin içindeyim" dedim. "Gördün mü?" Diye de ekledim.
"Evet gördüm" dedi dudağını büzüştürerek "Peki, sence kim?"-"Hiçbir fikrim yok. Ama bu kişi seni tanıyan birisidir. " dedi "Evet." Dedim ve onunla birlikte yerimize geçtik. Uzay çok tatlı birisi saçları düz ve hafif yana kaymış her zaman biçimli bir şekilde yapılmış ve rengi sarıya çalan bir renk. Gözleriyse...Ahh! Onlar bir harika...Kahverengi. Bazen denizi bazense gökyüzününü anımsatıyor. Spora gittiği için kasları çok şişik ve oldukça çekiciydi. Zil çalmıştî ve dersimiz Coğrafya'ydı. En sevdiğim derslerden birisi de Coğrafya'ydı. Öğretmenimiz büyük bir coşkuyla girdi içeri her zamanki gibi. Bu yüzden derslerimiz hep eğlenceli geçerdi. İsmi de gayet güzel ve anlamlıydı.Kumsal.Ders uzun bir aradan sonra bitmişti. Bunun yanı sıra tonlarca ödev yüklenmistik eve gidince başımı dersten kaldıramayacaktım. Teneffüs zili çalmıştı. Uzay'la birlikte kantine gitmege karar verdik. Kapıya yöneldik."Neyin, var? O konuysa çok sıkma canını. " dedi "Elimde değil ki bu her kimse ürkmeye başladım. Benden ne istiyor olabilir ki?" "Bilmiyorum, Miracım ama korkmana gerek yok ben senin yanındayım. Her zaman için." Dedi Uzay. Hafif tebessüm ettim. Yiyecek bir şeyler alıp bahçeye çıktık. Biraz dolaştıktan sonra sınıfa çıktık. Uzay yerine geçti ve kızlarla sohbet etmeye başladı. Kızlar onu ne zaman yanlız görse etrafını sararlardı. Neyse ki benim geldiğimi gördüklerinde hepsi dağıldı. Hepsi bencil, yalancı ve kendilerinde olmayan bir şeyi varmış gibi gösteren uyuz,itici varlıklar.